Perşembe Günü:
PAPATYA'NIN AĞZINDAN:
Ne olduğunu kestiremediğim bir günün ardından eve gelip rahat bir uyku çekmiştim. Alarmın yaklaşık olarak 5. çalışıyla ancak ayılabildim. Gözlerim yarı kapalı bir şekilde mutfağa indim. Kendim için oldukça basit bir şekilde kahvaltı masası hazırladım. Sonrasında kahvaltımı yaptım ve çayımı içtim. Odama çıktım. Giyeceğim şeyleri dün seçtiğim için hemen onların yanına gittim. Oldukça yavaş bir şekilde üstümü giyindim. Çünkü hâlâ uykuluyum. Uyumak benim için ata sporu.. Mutfaktan gelen kokuyla, kaçan uykuma el salladım.
'Nerede olsa tanırım. Taze simit kokusu bu. Mis gibi.'
"Kızım biz de buradayız hani."
"Sana da günaydın abla."
'Günaydın benim garip ailem ve simitler..'
Kahvaltımı yaptım ve odama geri çıktım. Çantamı aldım ve montumu giyindim. Aşağıya indim.
'Anneeee. Ben çıktım. Bir şey diyor musun?'
"Selam söyle Efe'ye. Bir ara yemeğe beklerim."
'Söylerim. Hadi gittim ben.'
Ayakkabılarımı giyip bir taksi çağırdım. Bu arada da Efe'yi aradım.
"Günaydııın. Nasılsın bakalım bugün?"
'Günaydınlar. Tabii ki iyiyim, seninle buluşacağım hem. Sen nasılsın?'
"Ah, benim gibi bir insan bulunmadığı için mutlusun. Kim olsa sevinir. Sen de haklısın. Anlıyorum seni Papatya."
'Egon telefonu aldıktan sonrasını dinlemedim Efe. Egon telefonunu geri sana verdiyse sorayım. Gittin mi AVM'ye?'
"Az kaldı. Söyleyeyim giriş katta buluşacağız yemek katında değil."
'Anladım be. 40 kere söyledin.'
"1 kerede anlamadığın için tekrarlıyorum Papatya."
'Aman be. Birine telefonundan fotoğraf gösterirken çocukluğundaki o maymun halini gösterirsin inşallah. İşe geç kaldığında benzinin bitsin, tekerleğin patlasın. Çok hoşlandığın kız trans çıkar inşallah. '
diyerek telefonu suratına kapattım. Bana kocaman gözlerle bakan taksici amcayı görmeyi beklemiyordum.
'Taksici amca, amca.. Hu hu duyuyor musun?'
"Kusura bakma kızım. İyi (!) dileklerini duyunca öyle kalakaldım. Bin bakayım arabaya."
'Bindim bindim amca.'
Nereye gideceğimizi söyledikten sonra geriye yaslandım. Bütün yol boyunca camdan dışarıyı izledim. Yaklaştığımızda ödemem gereken fiyatı öğrenip parayı ödedim. İyi günler dileyip arabadan indim. Dönen kapıdan içeriye girdim. X-ray'den geçtikten sonra bütün AVM'nin görebileceği şekilde el sallayan Efe'yi tanımıyormuş gibi yapıp yanından geçtim. Arkamdan tam anlamıyla böğüren Efe'ye doğru koştum. Elimle ağzını kapattım. Ama hâlâ konuşuyordu. Boğuk boğuk gelen sesiyle birlikte sabır çektim.
'Çocuk, manyak mısın? Az sus be. Rezil olmamak için kaçmaya çalıştım. Sonuç ne aha şu teyze gibi herkes bize bakıyor. Neden öyle öküz gibi el sallıyordun? Kör müyüm ben Efe?'
"Sana da iyilik yaramıyor. Göremezsin falan yakışıklı suratımı diye el salladım. Ama anlayan kim!"
'Benim mi görmem gerekiyordu? Bütün AVM gördü seni, merak etme. Neyse, gel bakalım ilk alışveriş yapalım.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Kusur Sorunsalı
HumorGözlerindeki maviler gittikçe içine çekiyor. Korktuğunda sığanılabilecek liman gibiler. Hiç hissetmediğin kadar güven veriyorlar.Sanki sana hiç zarar gelemez onun yanındayken. Ellerini daldırmak istediğin pamuk gibi yumuşak görünen o saçlara ne deme...