Perşembe Günü:
PAPATYA'NIN AĞZINDAN:
Ah şu sabahlar. Yatsam ya sadece off. Kahvaltıyı hazırlamaya inmem lazım. Hadi be Papatya ,yapabilirsin. Yürü be.. Kendimi gaza getirebilmem de ayrı bir yetenek he. Yüzümü yıkamak için banyoda ilerledim. Soğuk su beni kendime getirirken merdivenlere ilerledim. Kimse kalkmamış galiba. Mutfağa girdim. Krep ,ardından patates yaptım. Buzdolabından kahvaltılıkları çıkartıp masaya yerleştirdim. Kaynayan çayı demleyerek altını kıstım. Miniğim için de portakal sıktım.Bu sıcakta ne çayı demeyin ,biz Karadenizliyiz. Biz de çaysız tek bir kahvaltı bile geçmez. Her neyse her şey tamam gibi . Odama çıkıp şort ve bol bir tişört giydim. Anahtarı da yanıma alıp fırına doğru yürüdüm.
'Günaydın Salih abi 4 simit 2 de ekmek verir misin?'
"Günaydın Papatya, bekle vereyim hemen."
İstediklerimi bir poşete koyup bana uzattı. Parasını ödedikten sonra ;
'Kolay gelsin,gittim ben.'
dedim ve eve geldim. Aldıklarımı masanın üzerine bırakırken bütün aile fertlerim mutfağa doluştular.
"Benim gördüğümü görüyor musunuz?" diyen kişi Ezra'ydı.
"Nart, b-b bu benim kı-kızım mı?"
"Galiba hatunum."
"Anneeem kuzum iyi misin sen hı? Bir şeyin yok değil mi?"
'Ne diyorsun aneyy? İyiyim ben. Kahvaltıyı hazırladım. Gören de hiç hazırlamıyorum sanır.'
"Hazırlamıyorsun ki abla. Ona şaşırdılar ya bu kadar zaten." diyense Asilay'dı.
'Aiy,içimden geldi yaptım. Hadi oturun bakayım. Bugün bendensiniz. Yemekler benden.'
Herkes masaya oturdu ve kahvaltı başladı.
........
Evin işlerini halletmiş, öğlen yemeği için hazırlık yapmıştım. Sonrasında odama geçmiş kitap okumuştum. Asilay'ın kreş çıkış saati yaklaştığı için üzerimi değiştirdim ve sade bir makyaj yaptım. Hazırlandığımda aşağıya indim. Ayakkabılarımı giyip annemin arabasına yöneldim. Kreşe vardığımda arabadan indim. Bir süre bahçede beklemenin ardından zil çaldı, ben de içeriye girdim. Asilay beni gördüğünde gayet cool bir tavırla gelip elimi tuttu. Sarılmak için eğildiğimde Gösterelim Yıldırım kardeşleri dedi.
'Merhaba çocuklar. Nasılsınız?'
Her kafadan ayrı bir ses çıkarken;
"Ablamı tanıyorsunuz zaten. Kendisini pek sorularınızla sıkmayın." dedi.
Arkamızdan gelen kadın sesiyle başımı çevirdim. Giydiği şeylerden ve konuşma tarzından da anlayabileceğim üzere kokoş ve kendini bir şey sanan kız tipi.
"Allah Allah, o kimmiş de kardeşim onu sıkacakmış? Varoş gülü, giyindikleri de ne? İnsan azıcık özenir. Bu ne gevşeklik? Adam gibi bir üniversiteye bile gitmemiştir, bir de havalı havalı takılıyor. Kültürsüzlükte nirvana. İngilizce biliyorsunuz bari?"
Asilay hemen söze karıştı;
"Pişman olursun Ceren Abla yapma, benim ablam.."
derken telefonum çaldı. Arayan Behnan Bey'di. Açsam uygun bir yerde değilim ama açmasam da olmaz ki patronum o. Kendi içimdeki tartışma bittiğinde kararımı verebilmiştim. Açmalıyım.
'Buyurun Behnan Bey?'
"Kusura bakma,rahatsız ediyorum. Pazartesiye toplantı çıktı. Hazırlanman gereken konular var. Mail olarak atarım olur mu?"
'Tabi, olur da konumuz ne peki?'
"Bir proje için beraber çalışmak istiyorlar. Bir holding binası için."
'Ah, tamam. Anladım. Hemen çalışmaya başlarım. İyi günler.'
"Sana da.."
Konuşurken etrafımdakileri unutmuştum. Arapça konuştuğumdan olsa gerek tüm çocukların ağzı bir karış açıktı.
Bundan istifade edip kıza ağzının payını nasıl vereceğimi bulmuştum. Şimdi o düşünsün.
Bildiğim bazı dillerde cümleler söylerken hangi dil olduklarını da söylüyordum.
"Ama ben sana demiştim,tüh beni de dinlemedin ki?" 😏
Asilay kıza alaycı bakışlar atarken bunu da söyledi, ardından ben söze başladım.
'Boğaziçi Üniversitesi, Çeviri bilim.'
'Pardon ne demiştin?? Kimin vizyonsuz ve kokoş olduğunu konuşmaya ne hacet.Her şeyi bildiğini sanıyorsun ya. İlk önce haddini bil.'
'Kendinize iyi bakın çocuklar, sizi seviyorum. Hadi kardeşim, gidelim.'
Çocuklara öpücük attık. Kızın yüzü kızarmaktan morarmaya geçerken oradan ayrıldık. Beter olsun pis yılağn.
........
Eve geldiğimizde kapıdan yaşanan olaya güle güle girdik. Salondakilerin dikkatini çekmiştik.
"Hayırdır kızım?"
'Önemli bir şey yok baba, birilerine haddini bildirdik.'
Olayı anlamadıkları için boş boş bakıyorlardı.Biz ise gülmekten ağlama evresine geçmiştik. Asilay sonunda kendini durdurabildiğinde herkese olayı anlattı.
"Helal be"
diyen Ezra'ya karşılık elimi kalbime koyup
'Eyvallah gardaş'
dedim. Konuşamamızın ardından babamın guruldayan midesinin isteğini yerine getirdik. Onlar masaya geçerken ben de fırındaki son Pizza tepsisini çıkardım. Yaptıklarımı fırını koyup annem pişirmiş olmalı. Babama yemek verirken bize Pizza koydum. Yemeklerimizi yedikten sonra herkes kendi işinin başına geçti. Ezra tezini hazırlarken Asilay ezberini yapıyordu. Ben de Behnan Bey'in attığı maili açıp çalışmaya koyuldum. Konuşmaya ben de katılacağım için ikna etmek için süslü cümleler kurmak bir nevi benim elimde. Bugünlük yeterince çalıştığıma inandığım için dinlenme kararı aldım. Her zamanki gibi izlemek için film aramaya koyuldum. Güzel bir dram filmi buldum ve izlemeye başladım. 2 buçuk saat sonunda ağlamaktan kuruyan göz pınarlarım sonucunda gözüm sızlamaya başladı. Mucize çok güzel film vesselam. Daha fazla dayanamadım.
Ve o ertelenen sınav, ödevi unuttuğunda okula gelmeyen hoca, fizik dersinin boş geçmesi kadar güzel uykunun kollarına sarıldım.
💙
Bölümleri bu kadar hızlı atmayacaktım aslında. Beri'min istemesi üzere atmış bulunmaktayım. Buyur kardeşim, oku. Her neyse, buradan bizimkilere selaaaam.
28.09.18
Hypnos
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Kusur Sorunsalı
HumorGözlerindeki maviler gittikçe içine çekiyor. Korktuğunda sığanılabilecek liman gibiler. Hiç hissetmediğin kadar güven veriyorlar.Sanki sana hiç zarar gelemez onun yanındayken. Ellerini daldırmak istediğin pamuk gibi yumuşak görünen o saçlara ne deme...