Bölüm 20- BKS

24 5 0
                                    

Pazar Günü:

PAPATYA'NIN AĞZINDAN:

Ah, çıldıracak gibiydim. Cuma günü Çiğdem'in kapıyı açmasıyla gözlerimiz kapıya dönmüştü. Ben de öylece orada duramayacağım için hemen içeriye geçmiştim. Konuşmamız bitmiş olabilirdi belki ama o anı bozanın Çiğdem olması daha da sinir bozucuydu. Ancak maydanoz olsun zaten. Her yerden mi çıkar bir insan ya? Her şeye burnunu sokuyor.

'GIIIII- CIIIK'

"Anladık be. Bağırmasan olmuyor mu? Sağır ettin bizi." dedi Ceylan.

Partide olanlardan sonra dün gayet normal bir gün geçirmiştik. Birbirimizden kaçmamız hariç.. Nasıl kaçacaksak artık! Henüz olmasa da illaki bir gün yakalanacaktık. Ama bunu olabildiğince ertelemeye çalışıyorduk. Dünü atlatmıştık. Ben de partide olanlar hakkında konuşmak için bizimkileri aramıştım. Sonuç ortada gerçi. Çiğdem'in olayı bölmesini anlatmayı bırakamadığım için asıl soruyu soramamıştım bile.

"Sakin olur musun artık?! Yarım saattir kızı gömüyorsun. Anladık, sizin konuşmanızı böldü. Ne konuştuğunuzu anlatsan daha iyi olmaz mı, hı?"

Beri'yi onayladım ve kısaca neler olduğundan, ne konuştuğumuzdan bahsettim.

'Kızlar, bu içimdeki duygu basit bir şey değil. Buna eminim. '

"Nasıl bu kadar eminsin?"

'Mesela onu gördüğümde içime huzur doluyor. Gözlerinin mavisinde boğuluyorum.'

'Daha önce hiç böyle şeyler hissetmedim ben. Nasıl olabilir bilmiyorum ama sözlerinde, ses tonunda, bakışlarında, davranışlarında babamın sıcaklığını hissediyorum.'

"İnanmıyorum. Sen aşık olmuşsun.."

'Yok artık. Saçmalama istersen Şeyma.'

"Olayı dalgaya vurmaya çalışırdım ama baba sıcaklığını bile hissettiriyorsa diyecek sözüm yok." dedi Ceylan.

'Ne yeyip içiyorsunuz siz? Beyniniz eridi herhalde. Pembe dizide miyiz biz?! Tövbe ya. Kapatıyorum ben. Dinlediğiniz için sağ olun ve görüşürüz.'

Telefonu kapatır kapatmaz mırıldandım. 'Saçmalık.' Dizi çekmiyoruz ya burada. Onların bahsettiği şeyler dizilerde falan olur. Gerçek hayatta olabilir mi? Yok canım daha neler?!

Odada biraz daha tek başıma durursam kafayı yiyeceğim. Bari Asilay'ın odasına gideyim. Kapıyı tıklatıp içeriye girdim.

'Gardaşım..'

"Abla, seni bana Allah gönderdi. Bazen senin gibi olabiliyorum. Senin çevirmen olduğunu unutuyorum. Salaklık işte."

'Pardon, doğru mu anladım ben? Salak dedin bana. Benim zekamla zorunuz ne?! Azıcık övseniz olmaz mı ya?'

"Ablam, bir tanem.. Zeka fışkırıyor mübarek. Canım benim, hadi ödevime yardım et."

'Vay, yalakacı. Neyse, iltifatların hatırına yardım edeyim.'

Konuyu anlayabileceği şekilde anlatırken ben de oldukça eğleniyordum. Parmak kuklaları yapmıştık. Şarkıyı ezberlemesi daha kolay olmuştu. Asilay ise şarkıları onun değil, kuklanın ezberlediğini savunuyordu. Bu dediğine Ezra ile ben kahkahalarla gülmüştük. Daha sonra annemin yemeğe çağırmasıyla aşağıya indik. Yarın için hazırlamam gereken dosya olduğunu hatırlayıp yemeğimi hızlıca yedim. Herkese 'İyi geceler.' deyip odama çıktım. Taslağını çizerken Behnan'a yardım etmeye çalıştığım villa projesi için olan dosyaydı bu. Mimarlığa ait olan kısmını biliyordum zaten ama iç mimarın devreye girdiği yeri merak ettim. Tasarımlar o kadar güzeldi ki.. Büyük bir emek harcandığı belliydi. Dosyayı hemen çevirmeye başladım. Saat 12 olmuştu bile. Normalde uykum olduğu için hemen yatacaktım ama o an dışarıyı izlemek daha cazip göründü. Battaniyemi alıp balkona geçtim. Saatin geç olmasına rağmen İstanbul canlılığını koruyordu. İstanbul'un büyüsüne kapılıp etrafı izlemeye devam ettim. Aklıma o gün yaşananlar geliyordu. Yaptığı tanım gerçekten de 'Aşk' mıydı? Bulursan bana gel, demişti. Onun beni sevmesi ihtimali kalp atışlarımı hızlandırıyordu. Çoğu kez gözlerim dalıp gitti uzaklara. Artık yatmam gerektiğine karar verip odama geçtim. Yatağıma uzanıp gözlerimi kapattım. Gözlerimin önüne bir çift mavi göz geldi. Öylece uykuya daldım.

Bir Kusur SorunsalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin