Salı Günü:
AKAY'IN AĞZINDAN:
Sabah Echer'in beni dürtmesi ile uyanmıştım. Yatağın üstüne çıkıp yanıma sokularak kirli sakalım ile oynamaya başlamıştı. Yavaş bir şekilde ona doğru dönüp tek gözümü açıp sorgulayan bakışlarla bakmaya başladım. Bana masum bir şekilde bakıp sırıtıyordu. İstemsizce ben de sırıtırken uyku mahrumu sesimle konuşmaya başladım.
'Hayırdır prenses hazretleri? Neden kedi gibi sokuluyorsunuz kucağıma?'
"Sevemez miyim ya, Allah Allah?! Ben acıktım ve Faruk abi hâlâ uyuyor. Uyanacak gibi de durmuyor. Yanına gidip dürttüm ama odadan kovdu beni." Kıkırdayarak konuşmuştu ve ben de istemsizce sırıtmıştım.
Bu sabah Faruk'un ve Echer'in ısrarı üzerine dinlenmeye karar vermiştik fakat ben burada çalışmayı düşünüyordum. Boş duracağıma bir kaç çizim yapabilirdim, tabi Echer'den fırsat kalırsa..
Echer yanımda biraz kıpırdandıktan sonra sıkılmış olacak ki oflayarak kalktı ve beni dürtmeye devam etti.
"Kalk artık hadi. Hem bak, bugün seni ilk defa bu kadar uyurken görüyorum. Saat 9'a yaklaşıyor. Ben birkaç bir şey hazırlamaya çalışacağım ama bana yardıma gelmeyi unutma."
'Tamam o halde geliyorum birazdan.' derken arkasından seslenmiştim. Uzunca esnedikten sonra yataktan kalktım ve yavaş bir şekilde banyoya doğru ilerledim. Dün çizim yaparken kendimi fazla kaptırmıştım sanırım. Çünkü hayatta bu saate kadar uyuyan bir insan değildim.
Her zaman ki yaptığım rutinleri tekrar ederken günün nasıl geçeceğini düşünüyordum. Tam planlarımı kurmaya başlamışken aşağıdan bağıran Echer'in sesi duyuldu.
"Abi ne zaman gelmeyi düşünüyorsun acaba? Meyve verdim burada!'
'Geldim be... Çatlama.' derken odamdan çıkıp merdivenlerden inmeye başlamıştım. Mutfağa geldiğim zaman somurtkan bir Echer'den çok sinirli bir Echer bekliyordum. Bana doğru döndüğü zaman düşüncelerimde yanılmadığımı anlamıştım.
"Çok şükür.."
'Kedi gibi mırıldanmaya devam etmeyi kes ve ne yapmaya başlayacağımızı söyle.' dememden sonra iyice sinirlenerek koluma bir yumruk attı. Aldırış etmeden dolaptan yumurtaları çıkardım ve tezgahın üzerine koydum. Onu sinir etmek çok hoşuma gidiyordu.
"Şu huyundan nefret ediyorum.."
'Ben de seni seviyorum Echer.'
Homurdanarak söylediği şeye alayla cevap vermiştim ama bu sefer bana bakmayıp dolapları birkaç dakika boyunca aradıktan sonra sevinçle sırıtırken aldığı tavayı ocağın üstüne koydu ve tezgahın üzerindeki yağa ulaştı. Sonra benim hiçbir şey yapmadığımı fark etmiş olacak ki gözlerini kısıp tehdit içerikli bakışlar atmaya başladı. Ben de daha fazla sinir etmemek için yamuk bir gülüşle ellerimi tezgahtan çektim.
Yumurtaları alıp annemin yaptığı gibi orta boy bir cezvenin içine koydum ve çeşmeden suyu açıp içine doldurdum. Yani sanırım böyle yapıyordu..
Suyu kapattıktan sonra ben de Echer'in yanına geçip cezveyi ocağın üstüne koyarken ocağı yakmıştım. Echer de bu sırada sosisleri garip şekillerde kesiyordu.
'Echer n'apıyorsun güzelim?'
"Sosisleri çiçek şeklinde kesmeye çalışıyorum ve abi kesinlikle yaptığım sosislerden yiyeceksin. İtiraz hakkı tanımıyorum."
'Tamam yerim de yani o sosisler.. Çiçekten çok başka şeylere benziyor gibi durmuyor mu sence?' dedikten sonra kaşlarını çatarak 'ciddi misin?' der gibi bakıyordu. Aslında gözleri ile ateş ediyor bile diyebilirim..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Kusur Sorunsalı
HumorGözlerindeki maviler gittikçe içine çekiyor. Korktuğunda sığanılabilecek liman gibiler. Hiç hissetmediğin kadar güven veriyorlar.Sanki sana hiç zarar gelemez onun yanındayken. Ellerini daldırmak istediğin pamuk gibi yumuşak görünen o saçlara ne deme...