0.2

260 84 18
                                    

(Murat 👆🏻)

Bade : sen ne karışıyorsun be? Hem en son seni engellemiştim?

0534.......: ne demek ne karışıyorsun? Ben senin gelecekteki eşinim doğru konuş.

0534.......: telefonunu çantanda unutmuşsun :D

0534.......: Hem konumuz bu değil!! o yavşağa söyle yada birşey söyleme. Sen çık sıradan ne almak istiyorsan Melisa alsın.

Bade : Ne? Sen... sen Melisa'yı nerden tanıyorsun?

Bade : Sen çantamı nasıl karıştırırsın özel hayata saygı kalmamış yemin ederim. :D

0534.......: Ben senin herseyini bilirim gülüm.

0534.......: Hiç özel hayat bitmiş. Vay babanın derdine :D

Yüzümde istemedende olsa bir gülümse oluştu. Sıradan çıkmadan önce Melisa'ya bir çikolata bir kahve almasını söyleyip boş bir masaya oturdum. Vakit kaybetmeden mesajlara girip yanıt verdim.

Bade : Salak

0534.......: Mal

Bade : Eşşek

0534.......: Yüzünde oluşan gülümsemenden öperim.

Yanaklarım yavaş yavaş ısınmaya başlarken Melisa önüme çikolatamı ve kahvemi koymuştu. Mesajı görüldü yapıp bıraktım.

"Kiminle mesajlaşıyorsun sen?" Omuz silktim.

"Yine bilinmeyen numara işte." Kahveme parmaklarımı sarıp dudaklarıma götürdüm. Melisa'da çikolatasının poşetini açıp bir ısırık aldıktan sonra konuştu.

"Çok şanslısın kızım sen. Düşünsene şuan burda ve seni seviyor. Seni izliyor en önemlisi anonim."

Kahvemden bir yudum daha alıp çikolatama uzandım. Poşetini yırtıp büyük bir parça kopardım. Ağzımdaki çikolatayı yutup konuşmaya başladım.

"Off Melisa bazen seninle neden arkadaş olduğumu sorgulatıyorsun. Saçma sapan şeyler bunlar. Hem seviyor olsaydi karşıma çıkar delikanlıca söylerdi böyle gizem yaratmaya gerek yok."

Melisa kahvesinden yudum alarak tekrar masaya bıraktı.

"Çok duygusuzsun kızım sen."

"Of bir sus hem sen git mu-" dememe kalmadan Murat ve Ali masaya oturdu. İyi insan lafının üstüne mi? Yoksa iti an comağı hazırla mi? Bilmedim. Murat Melisa'nın yanına oturup omuzlarından tuturak Melisa'yı göğsüne çekti. Şimdi şuraya kusacağım müsaadenizle.

Gözlerimi onlardan çekip yanımda oturan Aliye çevirdim. Hafif çıkmış kirli sakalları, kısılmış gözleri, saçlarının sıfır kesilmiş olmasına rağmen baya baya yakışıklı görünüyordu. Bu sefer o gözlerini gözlerime dikti. Birkaç saniye sadece gözlerimizi çekmedik ama sonra ben gözlerimi çektim.

"Bade sen nasılsın ne yapıyorsun?" Bu soruyu soran murattı.

"İyi okul ev, dersanede ev, ders, Matematik, Türkçe, Edebiyat, Tarih, Coğrafya-"

"Tamam tamam anladım. Bahsetme derslerden yeterince beynimin içinde Arif Nihat Asya'lar, kurtuluş savaşları, iklim değişikliği, x+y yer alıyor." Dedi onun bu söylediğine kıkırdadım. O sırada zil çaldı ve hepimiz ayaklandık. Çikolatamı elime alıp sınıfa çıkana kadar yedim. Sınıfımızın kapısına geldiğimizde  Murat ve Melisa birbirlerinden ayrılar. Bizde Melisa'yla beraber sınıfımıza girip sıramıza oturduk.

Yüzünde o aptal sırıtmayla yüzüme bakıyordu. Onun bu mutlu haline seviniyordum muratla beraber gerçekten hem çok yakışıyorlardı bende birbirlerini çok seviyorlardı. Bir insan daha ne isterdi ki? Aslında birşey istenebilirdi. Mesela sınavı geçmek gibi evet evet tam olarak bu. 'Yeter ama Bade kafayı yedin sınavla' diyen iç sesime güldüm.

Ben bunları içimden düşünürken Öğretmenler zili çaldı ve bir kaç dakika sonra Engin hoca içeriye girdi.

"Nasılsınız çocuklar? Nasıl gidiyor çalışmalar?" Orta sıralarda oturan Kaan konuştu.

"Berbat." Diye ağzının içinde geveleyip söyledi. Ön sıralarda oturan sınıfımızın kendini çok beğenmiş kendini çok zeki sanan arzu bu sefer söze atladı.

"Bence harika gidiyor hocam." Kaan sırıtarak.

"Hiç şaşırmadık." Arzu arkasını dönerek Kaan'a ölümcül bakışlar attı.

"Sen tembelsen ben ne yapabilirim?" Diye sordu arzu.

"Ben tembel değilim. Sen fazla ineksin." Dedi. Sınıfça Kaan'ın söylediklerine gülmeye başladık. Engin hoca masaya vurarak.

"Tamam keselim şamatayı. Kaan?" Kaan hemen sırasında dikelip.

"Can hocam?" Engin hoca işaret parmağını tehditkar bir şekilde sallayarak.

"Dersimden geçemezsin ona göre sınavına çalış. Anlaşıldı mı?"  Kaan Engin hocaya asker selamı verip.

"Mesaj alındı hocam. O sınavın anasını anlatacağımdan emin olabilirsiniz." Diyip sustu.

"İnşallah o senin ananı ağlatmaz Kaan." Dedi ve bütün sınıf gülmeye başlamıştı.

"Neyse derse başlayalım o vakit. Matematik testi vermiştim çözüldü mü?" Herkes ayni anda evet demeye başladı. Bu ne ya anasınıfı çocukları gibi. Masasının üzerindeki kağıtları ön sıradaki sedaya uzattı.

"Tamam şimdi bunları çözün. Arkaya doğru dağıtalım şu kağıtları."

Diyerek kağıtlar dağıtılmaya başladı. Engin hocada masasındaki yerini alıp önündeki kağıtlarla uğraşmaya başladı. Kağıtlar bize ulaşınca iki tane sıramıza bırakıp geri kalan kağıdı arkamızda oturan Samete uzattım. Kağıdın birini önüme alıp çözmeye başladım. Melisa koluma vurarak.

"İlk sorunun cevabı ne?" Diye sorunca göz devirdim.

"Şaka şaka ya." Diyince ters bir bakış atıp kağıdı önüme çektim.

Soruları çözmeye devam ederken telefonumun titremesiyle soruları çözmeyi bırakıp cebimden telefonu çıkardım.

0534.......: Çıkışı müzik odasında masanın altında sana bir kutu bıraktım onu al.

İKİ DİRHEM BİR ÇEKİRDEK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin