[8] Bırak anlamsızlıklar anlam kazansın biz seninle sevişelim.

13.7K 850 820
                                    


İki haftadır bölüm atmıyorum şöyle ki, bu hikayeyi kaldırmayı düşünüyordum ama Twitter'dan attığınız mesajlar vicdanıma lap diye oturdu (kıyamadım açıkçası) bu yüzden kaldırmadım umarım pişman olmam. Yorumlarınızı esirgemeyin cimri olmak kötüdür umarım beğeneceğiniz bir bölüm olmuştur. Keyifli okumalar :3

|8| Bırak anlamsızlıklar anlam kazansın biz seninle sevişelim.

Bir kişiye gereğinden fazla bağlanmak, onsuz bir saniye bile devam edebileceğini düşünmemek, onu sevmediğimi bildiğim halde onsuz yaşayamayacakmışım gibi hissetmem normal değildi bunu biliyordum. Hislerime, bende bıraktığı etkiye engel olamıyordum kontrolden çıkmıştım. Hiçbir zaman bu kadar hassas ve duygusal açıdan biri olmamıştım. İnce ruhlu biri de değildim beynimi ince düşüncelerle meşgul edemezdim fakat ince beli bir adamın kollarına peydah olmuş birine dönmüştüm ben. Onu sevmiyordum ya da bu duyguyu anlatacak kadar kelime dağarcığım geniş değildi. Taehyung benim için inkar edilmesi mümkün olmayan bir alışkanlık gibiydi. Bir çok insanın elleri dokunmuştu bana fakat o farklıydı. Her şeyiyle, her şeyiyle farklıydı.

O hayatıma girdikten sonra yastığım bile onun dizlerinden olsun istedim. Pahalı kıyafetler yerine paha biçilemez kolları arasında gevşemek kendimi gizlemek istedim. İçimi gördü benim. En içimi. Herkesten gizlediğim o duyguları sevgisiz kalmış içimi öptü. Taehyung benim içimi gördü. Ve şimdi tüm yaralarımı ezbere biliyordu. İnsan vücudundaki damarların sırayla dizildiğinde dünyayı tam olarak 2.5 kez sardığını duymuştum. Kim Taehyung dünyada bulunan bütün insanlığın yerine tam tamına 2.5 kez sarmıştı içimi. Ve bütün kılcal damarlarım onun dudaklarının tamı tamına milyonlarca kez esiri olmuştu.

Berbat durumdaydım. Adeta üzerimdeki ağırlık beni bitiriyor beni öldürüyordu. Defalarca kez onun üzerime çullanışına şahitlik etmiştim fakat bir şekilde bu daha farklıydı. Ağırdı çok fazla ağırdı delirmek üzereydim. Yüzüm yanıyordu parmaklarım ceketinin yakasını kavramış boynum onun yüzüne ev sahibi olmuştu. "Nefes al." demiştim endişeyle. "Taehyung yalvarırım nefes al..." demiştim nefes alıyordu çok fazla nefes alıyordu ama endişeliydim işte az önce ne olduğunu bilmiyordum. "Eğer burada ölürsen senin ölüne tecavüz ederim duydun mu beni?" demiştim sesim titriyordu yerimde ufacık bile hareket edemiyordum. Korku her yanımı sarmıştı fakat en çok içimdeydi. Korkuyla sevişiyor gibiydim.

"Daha yapacak çok şeyimiz var Taehyung." demiştim ne zaman kendimden geçercesine ağladığımın bile farkında değildim. "Taehyung bağırmalı mıyım, yardım mı istemeliyim bilmiyorum lütfen bir şey söyle." demiştim sakin olmaya karar verdim buradan çıkacaktım kesinlikle burada kalmayacaktım. Boynumdaydı tamamen ona odaklanmıştım. Nefes alıyordu sadece nefes alıyordu. Gömleğinin bir kaç düğmesini açıp parmaklarım tenine dokunmuştu. "Kalk..." demiştim bir çocuk gibi fısıldamıştım saçlarının arasına. "Kalk ve evime götür beni." demiştim etrafta herkes bir yere koşuyor kimisi istifini bozmadan şarap içmeye devam ediyordu.

Gözlerim kapalı kimseye bağıramıyor ya da yardım isteyemiyordum bu durumda bile tek güvendiğim oydu. "Ölmedim." demişti ses tonuna binlerce umudu yaşamaya sakladığım adam. "Yaralanmadım da." yüzü hala boynumdaydı. "Ama sanırım..." demişti yüzünü kaldırmıştı boynumdan. "Vuruldum." panikle doğrulmuştum yerimden. Hiçbir yerinde bir şey yoktu. "Sen benimle dalga mı geçiyorsun?" demiştim omzuna geçirmiştim yumruğumu. "Sen benimle alay mı ediyorsun?" demiştim ceketinin yakaları avuçlarımda parçalanmak üzere gelirken, gözlerimin içine bakıyordu. "Öldün sandım her şey bitti sandım aptal!" demiştim suratına garip bir gülümseme oturmuştu.

"Gülme." demiştim öfkeyle. "Taehyung gülme seni öldürürüm." belime uzanmıştı parmakları. Elinin altında bir yanardağ gibi patlamış dudaklarına kapanmıştım. Acıkmış gibi susuzluktan ölecekmiş gibi içime çektim dudaklarını. Islak ıslak emdim her seferinde her bıraktığımda yeniden kabul ettim dudaklarımın arasına. "Ben... ben çok korktum." demiştim yanakları titreyen avuçlarım arasındaydı. "Sen... sen öldün. Sen... sen beni bırakıp gittin sandım." demiştim bunu neden söylemiştim bilmiyordum hiçbir şeyi bilmiyordum. Etraf duman kaynıyordu göz gözü görmeyecek kadar yoğundu ama ben onu burada bile çok net görebiliyordum. "Sakin ol. Kimseye bir şey olmadı." demişti ben iyi değildim çıldırmak üzereydim ona bir şey olabilirdi direkt kendini benim üzerime atmıştı. Bunu istemiyordum artık beni korumasını falan istemiyordum. Ona gelecek her zarardan ölesiye nefret ediyordum.

bodyguard | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin