[10] Ne söylersen söyle sana inanacağım.

10.2K 754 683
                                    



|10| Ne söylersen söyle sana inanacağım.

Hayatımı bok etmek için etrafımda dolaşan insanlar vardı sanki. Ne zaman bir şeyler yolunda gitse ya da ben mutlu olsam dibine kadar bir şey olur, ben boktan işlerin içine girerdim. Alışkındım bununla yaşamaya bir şeyleri değiştiremeyeceğime alışmıştım. Taehyung gelene kadar her şeyi idare edebiliyordum. Hiç hesapta yoktu onun gelişi. Onu gördüğümde öyle yıldırım aşkına da tutulmamıştım. Kimseden farkı yoktu benim için, uzanıp elleriyle bana dokunana kadar düşüncem bu yöndeydi. Bir şekilde dokunmuştu bana tenim parmaklarının altında feryat edercesine bağırıyordu. Biraz daha diyordu her dokunuşunda. Biraz daha dokun bana.

O bana her dokunduğunda ben nasıl ufak ufak yok olduğumu izledim. Beceriksizin tekiydim ona karşı koyamamıştım. İtememiştim bana sahip olan ellerini. İçime kadar işleyen ıslak düşüncelerini. Beceriksizdim ben, edebiyat yapmayı beceremeyen biri olarak onun bacaklarım arasındaki görüntüsüne mabedim demiştim. Şair oldu bana dokunurken şiir gibi dokundu o parmakları, tenime damlayan her bir emek terinde yanıp tutuştum. O bir şairdi ben de onun eseri olabilmek için yanıp tutuşmuş satırların son dizeleriydim. Aramızda birkaç santim varken bile bana bir an olsun unutulmuş, utanç verici bir eseri gibi bakmamıştı. O orada öylece dikilip bana baktı. Hayatını mahvetmek için buradayım der gibi baktı.

"Bizim bir şey yapmamıza gerek kalmadı." demişti Yeri. "Ne yaptıysan sen yaptın." ona dönüp bakmamıştım bile. Onunla göz kontağımızı kesmek istememiştim. Çünkü insan bir son olduğunu bilirdi ve eğer son burasıysa o birbirimize mühürlenmiş gözlerimizde bitmeliydi. "Gidelim istersen burada kalmamız manasız çünkü." demişti Hoseok elimde olmadan iç çekmiştim. "Bu çocukta ne bulduğunu anlamış değilim ama neyse gidelim." demişti tekrardan. "Görüşürüz Jungkook." dedi bana. Taehyung'un yanına gittiğinde kolundan tuttuğunu görmüştüm ve Taehyung'un kolunu ondan çektiğini.

"Ne halt ettiğini sanıyorsun sen?" demişti hala onun kolunu sertçe tutuyordu. "Çocuk deli anladın mı? Takıntılı manyağın teki." burada daha fazla durmak istememiştim. Taehyung öğrenmişti ve hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Ben onun beni aşağılayan sözlerini kaldıramazdım. "Sana ne?" dedi Taehyung midem fazlasıyla bulanıyordu. Burada daha fazla kalamazdım.

"Ben gidiyorum." demiştim. "Taehyung'u istiyordunuz alın burada işte. Ben gidiyorum." benim hatam değildi onun o gece kalp krizi geçirmesi kesinlikle benim hatam değildi. Onun da payı vardı sadece benim hatam değildi. Taehyung'un yanındaki kapıdan çıkıp gidecekken kolumdan tuttuğu gibi oraya çakılmıştım. "Hiçbir yere gitmiyorsun Jungkook." demişti kolumdaki eline bakıyordum şaşkınlıkla. Parmakları oraya masaj yapıyordu sanki. Biz onunla konuşarak anlaşamazdık ve ne zaman birbirimizi anlamasak, o bana dokunurdu. Bu bizim beden dilimizde 'seni anlıyorum' demekti.

"Sen manyaksın." demişti Hoseok. "Başına gelen her şeyi hak ediyorsun sen. Keşke... keşke o gece seni kurtarmasaydım da..." demişti öfkeyle ben idrak edemiyordum hiçbir şeyi. Öylece kolumu kavrayan eline ve elinin üzerinde belirginleşen damarlarına bakıyordum.

"Kapa çeneni!" demişti Taehyung ve beni ittirmişti. Yeri bir şey söyleyeceği sırada Taehyung ona bakmıştı. "Sakın..." demişti delirmek üzereydim ölümü bekleyen hastalar gibiydim. Bana ne yapacaktı buradan sonra ne olacaktı bilmiyordum. "Ben bunu Jungkook'un ağzından dinleyeceğim." demişti yaslandığı kapıyı sonuna kadar açmıştı hepsinin gözü benim üzerimdeydi. "Anlat hadi küçük prens hepimiz heyecanla seni dinliyoruz." demişti Hoseok, panik halinde olduğumu inkar edemezdim. Aklından geçen şeyleri bilmediğim halde beni ürküttüğünü yalanlayamazdım. "Siz hemen şimdi defolup gidiyorsunuz ben burada Jungkook'u dinliyorum." demişti doğru olan bir şeyi ona anlatamazdım. Onların haklı çıkmasına ve bana nefretle bakan bakışlarını kaldıramazdım. Giden ben olmalıydım.

bodyguard | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin