[20] İçinin güzelliğinden gözleri(m) doluyor

17.6K 725 1.6K
                                    


Medya : Sam Smith - Fire on Fire

Bakııın kim geldi buraya kim asırlar sonra yeni bölüm attı, kim sizden çok ama çok özür diliyor evet ben :3 bölüm adına sizin oh be sonunda diyeceğiniz bir (m) bıraktım eheh umarım beğenirsiniz içime fazla sinmedi ama beklersem de daha fazla batıracaktım defalarca kez silip tekrar yazdım artık nasibinizde böyle bir bölüm varmış 9k kelime boru değil bu yüzden hepinize ithaf ediyorum beğenip yorum yapmayanı 9k kelimeyle döverim. Bölümü kesinlikle medyayla birlikte okuyun, biterse yeniden açın. Şarkıyı eskitebildiğiniz kadar eskitin. Şarkının tınısı bile Taekook'u hatırlatıyor bana. Sizi çok seviyor, beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum. Keyifli okumalar.

|20| İçinin güzelliğinden gözlerim doluyor.

İçimdeki duyguları nasıl tanımlayabilirdim, bunun tasvirini nasıl yapabilirdim bilmiyordum fakat bu benim için ağlarken gülmek, gülerken ağlamak gibiydi. Gülüyordum, gerçekten gülerken dudaklarım geriliyordu. Evren üzerinde en çok ihtiyacım olan dudaklar gülüşüme değiyordu. Ben gülüyordum fakat bir şekilde yas ilan etmiş gibiydim içimde. Gülüyordum fakat içimde korku vardı, sevinçlerim uçup gitmiş ve dilim keskin bir acıyla mühürlenmişti gibiydi. Beni yine öpmüştü. Beni yine nefesim kesilene kadar öpmüştü, küsmüştüm o beni öperken, içimde yas ilan eden kendime. Beni öperken gülümsemiştim, gülümsemek zorundaydım çünkü o öpüyordu dudaklarımı.

Kırılan kaburgalarımın sesini duymasın diye gülerek öpmüştüm onu. Sığdıramamıştım korkumu içime, içim inlemişti bir kaç defa dudaklarına. Yüzüm solmuştu, ben anlatamamıştım ona, içime saldığı korkunun beni öldürdüğünü.

Belimden sıkıca tutmuştu. Ölüm meleği sanıp kurtulmak için öpmüştüm dudaklarından, öldürmemişti.

Ölüm meleği sandığım benim için ölüyor, benim için öldürüyor fakat beni öldürmüyordu.

Ölüm meleği tüm insanlığı katlediyor, bir Jeon Jeongguk'a kıyamıyordu.

Dudakları değmişti dudaklarıma; çokça, günah bile sayılmamıştı. Ölümden korkan dudaklarım onu bir kerecik öpmek uğruna, ölümü bile göze almıştı.

Beni çok güzel öpmüştü.

Kim Taehyung beni öperken içimdeki kıyamete rağmen yaşadığımı hissettirmişti.

Dudakları binlerce kelime fısıldamıştı dudaklarımdan, nefesime. Dudaklarıma veda ederken sanki bir şiiri üç noktayla sonlandırıyormuş gibi, şiirin sonuna bırakılmış üç nokta misali, tamı tamına üç kez öpmüştü dudaklarımı.

Üç nokta onun dilinde ben sana doyamam demekti.

O hiç bana bağırarak söyleyemezdi içindeki o yangını, bana olan özlemini, üç kez öperdi dudaklarımı ve anlardım ben.

Kim Taehyung sahiden bana doyamazdı.

Elimden tutuyordu şimdi. Parmaklarım parmaklarının arasına yerleşmiş, sımsıkı tutmuştu elimi. Cayır cayır yandığımı hissetmiştim, o elimden böylesine güzel tutarken. Kaburgalarımı zehirli bir sarmış gibi hissederken, tuttuğu parmak uçlarımda kağıt kesiği varmışçasına sızlatıyordu.

Onunlayken yanmayı, o ateşin içimde dolaşmasını hep sevmiştim fakat ilk defa yanmaktan bu derece korkuyordum. Araba çok uzağımızda olmamasına rağmen, saniyede bir arkamı dönüp çıktığımız bara bakıyordum. İlk defa onunlayken tereddüt ediyordum. Arabanın kapısını açtığını bile fark etmemiştim. "Jungkook." demişti enseme dokunuşuyla titremiştim. "Binmeyecek misin?" tereddüt ettiğimi gizleyememiştim. "Bir sorun mu var?" yüzüme bakarak konuştuğunda parmakları ensemi okşuyordu. "Ne sorunu, ne gibi bir sorun olabilir? Gayet iyiyim, bir sorun yok." demiştim yüzünde alaycı bir ifade gün yüzüne çıkarken, ondan biraz daha ürkmüştüm.

bodyguard | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin