[16] Nasıl hissettirdiğini unutmam mümkün mü?

12.3K 773 1.1K
                                    

Selam ben geldim yine uzun bir bölümle geldim. Bu bölümü yazalı bir kaç gün oluyor ve ben bugün gelen Hyundai reklamından sonra atmam gerekiyor diye düşündüm. Çünküü geleceği görmüşüm resmen bütün şansımı burada kullandım sanırım. :') Bol bol yorum istiyorum :* yeni bir fic yayımlayacağım taslaklarda uzun zamandır tuttuğum şarkıcı görünümlü psikopat Kim Taehyung ve onun sesine aşık küçük bebeği, Jeon Jungkook... Bahsetmiştim diye hatırlıyorum o yüzden onda mutlaka buluşalım :) 2 tane ficimi yakında final yapacağım için ondan artık beklemek istemiyorum atmak istiyorum. Sizi seviyorum keyifli okumalar :3

|16| Nasıl hissettirdiğini unutmam mümkün mü?

Eskisi gibi olmadığımı evime dönmek istediğimde anlamıştım. Sorun burada başlamıştı. Evimin neresi olduğunu bilmiyordum. Kendimi ne zaman onun kollarının arasında bulsam, evimin kapısında beni bekleyen çocukluğum varmış gibi hissediyordum. Fakat artık hissetmek, sadece benim hissediyor oluşum yetmiyordu bana. Bırakmam gerekiyordu onu. Gerçekten artık devam edebileceğimi düşünmüyordum. Ben acıya dayanıklıydım, fakat kalbin acıması çok, çok farklıydı. Hiçbir acıyla kıyaslanamazdı. Nefret etmiştim bu acıdan aynı zamanda kölesi olmuştum. Dudaklarının ensemle arasındaki mesafesi dayanılmazdı. Bana sımsıkı sarılmış ve ayaklarım hafifçe yerden kesilirken, nefesim beni zorluyordu. Taehyung'un dudakları saç diplerimde gezerken, öpmeye kıyamamak vardı dudaklarında. Bunu hissediyordum ve hayatım boyunca bu hissin yerini doldurabilecek hiçbir şey yoktu.

"Sen..." dedim ne söyleyeceğimi bilmiyordum. "Sen ne söylediğini, ne konuştuğunu bilmiyorsun." nefesi kulağımın arkasındaydı. "Biliyorum. Ne söylediğimi, ne konuştuğumu gayet iyi biliyorum." demişti sırtım göğsüne değiyordu. Güneşe yaslanmak gibiydi. Sırtım yanıyordu. "Bilmiyorsun. Bilmiyorsun işte beni kandırma." demiştim kandırmasına öyle muhtaçtım ki, yalan olmasın diye yalvarıyordum içimden. "Seni kandırmam." demişti. "Seni asla kandırmam, kendimi kandırırım ama seni asla kandırmam." sırtım yanıyordu, sırtım feci şekilde yanıyordu. Boğuluyordum. Duymak için çıldırıyordum fakat iyi değildim. "Yemin et." demiştim boşluğundan yararlanarak, kollarından bırakıvermiştim kendimi. "Yemin et Taehyung." demiştim önce gözlerinin içi gülmüştü söylediğime, sonra dudakları.

"Sen ciddi misin?" demişti komikti biliyordum. Tavrımı hiç bozmayışımla suratındaki gülümseme daha çok genişlemişti. "Tanrım sen ciddisin." demişti kollarımı sardım birbirine. "Ediyor musun, etmiyorsun?" demiştim gözlerine bakıyordum. Onu tanıyabilseydim, yalan söyleyip söylemediğini anlardım. Lanet olsun ki onu tanımıyordum. Bir anı, bir anını tutmuyordu. "Ciddi ciddi yemin etmemi istiyorsun öyle mi?" demişti beni sinirlendiriyordu bunu bilerek yapıyordu. "Tamam, kızma. Neyin üzerine yemin edeceğim?" demişti kafam güzeldi gerçekten kafam çok güzeldi, gözlerine kilitlenmiş neyin üzerine yemin edeceğini düşünmüştüm. "En sevdiğin şeyin üzerine yemin et." demiştim bakışlarımız uzadıkça uzadı, ve o bir anda belimden kavrayarak çekti beni kendine.

Yavaşça eğilmişti yüzüme doğru. Dudaklarımı aralayışımla parmakları dudaklarımın üzerine çıkmıştı. "Sakın... sakın, konuşma. Tamam mı?" demişti başımı sallamıştım şaşkınlıkla. "Güzel." demişti dudakları yolunu biliyormuş gibi boynuma inmişti. Soluklarını, aldığı nefesin sesini ritim tutmuştum kendime. Çok sevdiğim şarkılar gibi kulağıma kazımıştım. Dilinin ıslaklığıyla vücudum kasılırken, boşta kalan eli belimi okşayarak rahatlatıyordu beni. Çok kısa sürmüştü. Köprücük kemiğime parmağını koymuş, "Çok güzel, çok çok güzel." diye fısıldamıştı.

"Ölümden nefret ediyorum ama şuraya gömüleceğimi bilsem, şimdi sıkardım kafama." demişti gözlerimi kapatıp ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Gömülmek istediği çukur, tam olarak benim köprücük kemiğimdeki minicik çukurdu.

bodyguard | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin