|1| Öğret bana.İnsan hiç bilmediği yollarda yalın ayak yürürken ayağına takılacak olan engelleri bilmeden yürür o yolda. Yapabileceğine inanır başarabileceğine. İnsan gururdan ve biraz da aptal cesaretinden ibaret olduğundan o yollarda her şeye göğüs gerebileceğine inanır. Ayağına batan ilk dikende yere düşer, gururundan dönemez geri. İlerledikçe daha büyük dikenler batar ayağına. Yürüyemez, hatta ayakta duramaz hale gelir. En sonunda bir uçurum çıkar karşısına ve sırf gururundan geri dönmediği yolda pişmanlığıyla bitirir o yolu. Cesedini kurtlar kuşlar bile yemez çünkü insan evrene en zararlı olan en tehlikeli varlıktır.
Bir köpek kalp kıramaz mesela bir kedi sizi ağlatamaz ya da bir kuş sizi yarı yolda bırakmaz. Ben de onların arasındaydım henüz atlamadım uçurumdan fakat yürüyecek takatim de yoktu. Oturmuşum o ecelim olacak uçurumda, ayaklarımı sallıyorum. Ya ben atlayacağım oradan ya da o beni alacak, ikisinin arası yok ben her türlü bir gün, ölecektim.
Sadece buna sebep olacak insanı, beni omzumdan iteceği günü bekliyordum.
Bu insan Jimin değildi. Hatta Jimin insan bile değildi. Bir gece yarısı getirilmişti bana bakmıştım, büyütmüştüm onu. Benim gibi bir adamın yetiştirdiği bir çocuk, meleklerin bile kıskanabileceği iyilik dolu bir kalbe sahipti. Yüzü de öyleydi bembeyaz teni alnına dökülen sarı saçları ve insanın kalbine kadar işleyen bakışları vardı. Bu hayatta sahip olduğum tek şeydi. "Jimin hadi uyan güzelim." dedim saçlarını kulağının arkasına sıkıştırırken. Birlikte uyumuştuk ve uzun zamandır onu çalışmaktan ne kadar ihmal ettiğim gelmişti aklıma. "Jimin uyanmazsan seni gıdıklarım." dedim gözünün tekini açıp bana bakmıştı.
"Gıdıkla." dedi. "Seninle çocukken oynadığımız o günleri özledim." dediğini yapmıştım çatlayana kadar gıdıklamıştım onu. Gözlerinden yaş gelmişti gülmekten. İşte benim mutluluğum buydu. O mutluysa mutluydum. Bir yerden sonra Jimin gerçekten oğlummuş hissi vermişti bana. "Kahvaltı hazırlayacağım özel istediğin bir şey var mı?" dedim biraz düşündüğünde yüzü kızarmıştı. "Eğer paran varsa azıcık biftek alır mısın canım çekmese istemezdim gerçekten." dedi daha maaş almamıştım ama üzerimde ne kadar varsa harcardım onun için. "Sen kahvaltıyı hazırla ben biftek alıp geliyorum sana." dedim boynuma sarıldığında o minnet dolu ses tonuyla konuşmuştu. "Teşekkür ederim Hyung." demişti bir şey diyemedim çünkü zaten varlığı yetiyordu bana.
O olmasaydı çoktan intihar falan etmiştim ben. O bana ne kadar borçluysa ben de ona o kadar borçluydum.
İstediği bifteklerden fazla fazla alıp eve döndüğümde kapıda ev sahibi yakasından tutmuştu Jimin'in. Sinirle adamı kendime çektiğimde elimdeki poşetleri Jimin'e uzattım. "Gir içeri." dedim sonra karşımdaki adama döndüm. "Derdin ne senin?" dedim sinirle ağzını açsa öldürecekmişim gibi hissettim. "Kirayı ödemediniz ne yapsaydım saçlarını okşayıp paramı mı isteseydim?" dedi yakasını sertçe kavrayıp onu kendime çektiğimde öfkeyle baktım yüzüne. "Bu evi alacağım çok yakın bir zamanda sadece bekle ve Jimin'e bir daha dokunma. Eğer o elini sürdüğünü dahi görürsem, o elini kırar bir tarafına sokarım." dedim beni tanıyordu hatta çok iyi tanıyordu. Eğer bir şey söylersem onu yapacağımı çok iyi biliyordu.
"Sadece 1 hafta veriyorum sana eğer parayı getirmezsen, soluğu Jimin'in yanında alırım." dedi eve gireceğim sırada söylediği şey beynimden vurulmuşa çevirmişti beni. "O da soluğu benim artık kalkmayan penisimin üzerinde alır."
Suratına attığım yumrukların haddi hesabı yoktu. Jimin belimden çekiyordu beni. Herkes başımıza toplanmıştı. "Sikeceğim onu bırakın!" dedim aldığım nefes zehir oluyordu bana. "Şerefsiz o penisi yediririm sana!" dedim kaç kişi zorla tutuyordu beni. Jimin yanağıma koymuştu elini. "Kimse bana bir şey yapamaz sen varsın." dedi yüzümü okşarken. "Hyung bana bak sen varsın korursun beni kimse bir şey yapamaz bana." dedi o adamı benden uzaklaştırdıklarında eve geçirmişlerdi beni. Hoseok vardı yanımızda ve omzuma vurmuştu. "Adamın yüzünü sikmişsin dua et davacı olmasın." dedi sinirden saçlarımı çekiştiriyordum sürekli. "Hele bir etsin mahallenin ortasında domaltıp sikmezsem onu bana da Taehyung demesinler." dedim o sırada Jimin'i göstermişti göz ucuyla. "Çocuğa yazık Taehyung çok korktu." dedi önünde diz çöküp kollarıma aldım onu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bodyguard | taekook
أدب الهواةDudaklarım çatlardı onu öperken kokusu sarhoş ederdi benliğimi. Ben Kim Taehyung'a asla doyamazdım.