[11] Kazanmadığım birini nasıl düşünebilirim ki?

9.2K 761 432
                                    



|11| Kazanmadığım birini nasıl düşünebilirim ki?

Hiçbir zaman toparlanamayacak kadar yıkılmamıştım. Kimse neler yaşadığımı bilmiyordu fakat ne yaşarsam yaşayayım asla dibe vurmamıştım. Düştüğüm yerden kalkmasını öğretmemişti bu yüzden kimse bana. Çünkü hiçbir zaman düşmemiştim. Yere çakılmak ne demek bunun hakkında bir fikrim yoktu. İnsanın kemiklerinin bile sızlamasının mümkün olduğunu bilmezdim. Kalp mesela bana göre en dayanıklı şeydi kolay kolay kırılmaz, ya da acımaz öyle basitçe fakat öyle bir acıyordu ki her yanım, yutkunsam bile kalbim parçalara ayrılacakmış gibi hissediyordum. Dünya üzerinde yaşayan bir çok canlının yüreğinde yıkıntılar vardı. Bana göre dünya kalbinde enkaz taşıyan insanlardan ibaretti. Benim için dünya üzerindeki en büyük enkaz beni ona bağlayan gülüşü olmuştu.

Kim Taehyung benim enkazım. Tenime bastırırken o kutsal sayılabilecek dudaklarını öpmeden önce gülerdi. Dişleri tadardı önce onun için haykıran tenimi. O beni öpmeden çok saniyeler önce onun gülüşüyle öpüşmüş olurdum. İçinde bulunduğum enkazda tek güzel şey onun gülüşüydü. Ve asıl beni enkaza çeviren şey onun başkasına koşuşunu izlemekti.

O günden sonra evden çıkmamıştım. Telefonumda milyonlarca cevapsız arama ve bugün başlasam yarına kadar anca bitirebileceğim mesajlar dolmuştu. Önemli kısım bu değildi önemli kısım Taehyung'un adının hiçbirinde geçmemesiydi. Kitap insanın kafasını biraz da olsa dağıtıyordu yalan değildi fakat bir şekilde o hikayedeki karakterlerle bağdaştırıyordunuz kendinizi. İyiydim iyi olmamam gereken hiçbir şey yoktu. "Aptal Augustus aptal... aptal!" dedim burnuma sardığım peçete ve gözyaşlarımın tahriş ettiği gözaltı morluklarımla o tipik sevgilisinden ayrılmış kız itemine uyuyordum. "Ölme bak sakın ölme... Seni öldürürüm sakın ölme." demiştim Hazel mektubu bitirmişti. Ve Augustus gitmişti. Kitabı duvara fırlattığım an düştüğüm boşluğu anlatamazdım. O an ona sormak istediğim iki şey vardı sadece.

Kanser mi daha çok nefessiz bıraktı seni, yoksa onun gidişi mi?

Belki de dakikalarca karşımdaki duvara ifadesizce bakıp durdum. Bu yaşadığım her şey onun suçuydu. Ondan nefret ediyordum ve bu yalanla kendimi kandırdığım için kendimden daha çok nefret ediyordum. Bir fotoğrafı vardı öyle rastgele okuldayken çekilmiş basit bir fotoğraftı. Basit falan değildi kendimi kandırıyordum omzumda uyurken çekmiştim onu. Basit falan olamazdı. Parmaklarım fotoğraftaki yüzündeydi. "Busan'a gidecektik." demiştim. "Dünyamı başıma yıkacaktın. O yorgunluğunla üzerimde sızıp kalacaktın Taehyung." demiştim dudaklarım titriyordu ağlamamak için ısırmaktan çatlamış dudaklarım titremekten sızlıyordu.

"Senden nefret ediyorum Taehyung. Benim göğsüm sana yetebilecekken bana gelmediğin için göğsüme bıraktığın ağırlıktan da senden de nefret ediyorum." ona inanmıştım bir şeyleri onunla aşacağıma ve karşılacağım beni düşüreceği bataklık ne kadar boktan olursa olsun hazırdım. Kendimi ona hazırlamıştım. O hazır değildi o sadece beni hala güzel kalabilen şeylerin varlığına inandıran yalancının tekiydi. "Boynuma sokularak uyudun. Bunun anlamını bildiğin halde bana gelmedin senden nefret ediyorum Taehyung." demiştim daha fazla kendimi sıkmayacaktım yormayacaktım kendimi. Fotoğrafı sildiğim an o benim için bitecekti. Bitmesine biterdi de benim elim o fotoğrafı silmeye gitmiyordu.

"Uyumamışsın." Babamın sesini duymamla birlikte telefonun ekranını kapatmıştım hemen. "Uyku tutmadı." demiştim beynimin içinde dönüp duran düşüncelerden uykunun tutmaması normaldi. Elinde bir bardak süt vardı ve komodinin üzerine bırakmıştı. "Baba ben süt içecek yaşı geçtim. Farkındasın değil mi?" demiştim daha sonra yorganımı kaldırıp ayağımdaki tavşanlı pandufları işaret etmişti. "Panduf giymenin yaşı olmaz bir kere." demiştim farkında olmadan getirdiği süte uzanmıştım bile. "Dilim damağım kurumuşta ondan içtim yoksa içmezdim." demiştim bana biraz daha yaklaşmıştı. "Gözlerime bak Jungkook." demişti bakamıyordum. Şu aralar kimsenin gözlerine bakamıyorduk kotamı doldurmuştum.

bodyguard | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin