Okula geleli iki ay olmuştu o Black ile tonlarca kavga etmiştim. Çok canımı sıkıyordu. Ama hala oraya gidememiştim... Neresi mi. Annemin ölmeden önce bana dediği yer... O günü hatırlıyordum...
Return to memory ;
Anneme hızla ilerliyordum. Karşısına dikildiğimde bana soru sormuştu.
"Eliza, tatlım, elindeki şey de ne ??"
"Yaralı bir kuş anne. Şu ağacın altında buldum."
Demiştim işaret parmağım ile ağacı göstererek. Kuşu elimden nazikçe almıştı ve kuşa bakmıştı
"Iyileştirebilir misin anne, ben düştüğümde bir öpücüğün ile ağrım gidiyordu. Onuda öpersen iyileşir !"
Demiştim. Annemde bana tebessüm ederek bakmıştı... Sonra bir anda yere dalmıştı ve yüzündeki tebessüm giderek yerini acı dolu bir gülümsemeye bırakmıştı...
"Elizabeth... Benim ve babanın okuduğu okul büyülü bir yerdir tatlım oradan sana bahsetmiştim, baban ve ben orada tanıştık, orada sevdik. Hogwarts yalnızca bizim evimiz olmamıştı o okula giden herkesin evi olmuştu meleğim...
Eğer bir gün o okula gidebilirsen senden bir yere gitmeni istiyorum. Oraya baban ve ben giderdik. Orada bir şey saklı, senin için. Ortancaların altına bakacaksın meleğim... Seni seviyorum Eliza... Hemde her şeyden çok tatlım. Senin klabin yüzün gibi tertemiz. Bu senin en büyük gücün sakın bu saflığını, iyiliğini, masumiyetini kaybetme... Onlar senin zırhın... Onlara sarıl ve kendini koru. Ne yazık ki dünya iyi bir yer değil yavrum... Ve bir gün ben senin yanında olmayabilirim... Doğanın kanunu bu... Bana söz ver Elizabeth asla sevginin en büyük güç olduğunu unutmicaksın tatlım... Söz mü ??"
"Söz annecim."
"Akıllı, güzel ve saf kızım benim... Inan bana bir gün en güçlü cadı sen olacaksın..."
"Senden bile mi güçlü olucam anne ??
Şaşırmış şeklim annemin bana şefkatle gülümsemesine sebep olmuştu... Gülümseyerek
"Evet annecim. Benden bile güçlü olucaksın..."
Sonra annemin elini tutarak evimizin içine yürümüştük...
The end of the moment ;
Anneme verdiğim sözü tutamadım... O eski masum Elizabeth yoktu... Onun yerine herkesin korktuğu Slytherin 'in kraliçesi vardı...
Bunları düşünürken Potter 'ın görünmezlik pelerini aklıma gelmişti işte bu benim çok işime yarayacaktı.
Geçen gece ben koridorlarda yürürken yanımdan bir koku geçmişti, ilk başlarda oraya baktığımda hiçbir şey yoktu. Ama o koku...Yağmurdan sonra toprak kokusu...
İşte anlamıştım ve biraz araştırma yaptıktan sonra Potter 'ın bir görünmezlik pelerini olduğundan emin olmuştum. Tek sorun Potter ile bir samimiyetimin olmamasıydı. Ne dicektim
"Hey Potter! Annemin isteği üzerine bu okulda ki gizli bir bahçeyi bulup, orada ortancaların altına bakabilmem için benimle gecenin bir yarısı, buz gibi havada görünmezlik pelerinin ile gelir misin mi ??"
Derin bir nefes verdim koridorda yürümeye devam ediyordum ki arkamdan gelen ses ile kaskatı kesildim.
"Potter mı ?? Görünmezlik pelerini mi ?? Ortanca mı ?? "
Derin bir nefes aldım tekrardan ve sakince arkamı döndüm. Bu kıvırcıktı. Ona yaklaşarak
"Ne istiyorsun Black ?? "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın İçindeki Beyazlar...
Teen FictionHayatı günahlarla çevriliydi. Yedi yaşından beri... O babasının sayesinde en güçlü ve korkusuz cadı olmuştu... O üvey kız kardeşinin ve diğer kişilerin hep imrenerek baktığı bir kız olmuştu zekası ile, yeteneği ile, karanlık lordun gözdeliği ile...