3 Hafta olmuştu Sirius hala uyanmamıştı ve bu benim sinirlerimi zorluyordu. Bir iki kez onu ziyarete kendim gitmiştim ama sonra bu babamın kulağına gidince Potter 'dan görünmezlik pelerinini alarak her gece birisi gelene kadar orada kalıyordum. Uykusuzlukta zirveye vurmuştum. Kahve kahve makyaj makyaj bu daha yürümüyordu. Ya ben Sirius 'u ziyaret etmeyi bırakacaktım ya da Sirius gerizekalısı hemen uyanacaktı.Babamda odanın mührünü açtığım için çok sinirlenmişti kendince Dumbledore'un benden şüphelendiğini üstüne üstlük odanın tekrar açılması onu daha da şüphelendirmişti. Pekala düşünmeden davranmıştım acı çektirip öyle basilisk yemi yapmalıydım.
Günlüğüme bir şeyler yazarken oda kapısı bir anda açıldı içeri Bell girdi fazla heyecanlıydı ve koştuğu da belliydi. Bir anda sordum :
"Sirius mu uyandı?"
"Hayır tabiiki de ben onun için koşar mıyım?!"
İşte bir umut sormuştum.
"O halde beni ilgilendirmiyor."
"Ow aslına bakarsan en çok seni ilgilendiriyor Merope."
Pekala olaylar çok kötüydü. Bell bana "Merope" demişti. Babam Dumbledore 'u benim yerime mi öldürmüştü? Veya bütün bulanıklar okuldan temizlenmiş miydi? Ya da beni almaya mı gelmişti bakanlık?
"Sorun ne ?"
"Aslında hiçte sorun değil aksine senin buna çoktan ihtiyacın vardı Elizabeth."
Evet Elizabeth demişti kesinlikle bir şeyler oluyordu. Yataktan kalktım ve Bell ile merdivenlerden aşağı indik. Ortada büyük bir kalabalık vardı Bell kalabalığa karıştı sonrasında yavaş yavaş kalabalık dağıldı ve kalabalığın sebebini anlamıştım.
"Procyon ?"
"Beth ?"
Merlin bunun bir şaka olduğunu söyle lütfen. Procyon Arcturus Prewett buradaydı! Giderek yanıma yaklaştı ve ellerimi tuttu.
"Seni tekrar görmek çok güzel Liz..."
Ben kendime gelemeden ortak salona Regulus nefes nefese girdi. Bana baktı bir de Procyon 'a sonra da ellerimize! Elimi çektim ve Regulus 'un yanına gittim.
"Si-sirius u-uyandı."
Nefes nefeseydi Procyon yanıma yaklaştı ve elini omzuma koydu.
"Liz ?"
"Gidelim Regulus. Hemen."
Ve hastane kanadına doğru koştum Regulus 'u da peşimden koşturdum. Kapıya gelince durdum ne yapmamı bekliyordunuz ? Bir anda Sirius aşkım iyi misin?! Diyerek girmemi mi ? Hayır asla.
İçeri girdiğimde gayet sakin bir şekilde yatağının yanına yürüdüm yanında Potter, Remus ve Pettigrew vardı. Üçüde beni görünce yatağın başından ayrıldılar. Sirius gözlerini çok kısık bir şekilde açmıştı. Kollarımı göğsümde bağladım ve olduğum yerde durdum Sirius bana baktı, pekala iyi olduğunu görmüştüm artık gidebilirdim. Ona baktım ve arkamı döndüm gitmeye hazırdım, sonuçta onu görmüştüm bu benim için yeterli değildi tabii yinede gururum ancak bu kadarına izin veriyordu.
Sirius kısık bir ses ile gitmemi durdurmuştu:
"Gitme Beth..."
Biraz durdum ve yutkundum daha sonra da yoluma devam ettim...
-Yazar-
Wanda Sirius 'u dinlememiş ve gitmişti. İkisi de acı çekiyordu hemde fazlasıyla ama akıl ve gurur birisi inatçı asi Black varisiydi diğeri ise gururlu, Salazar 'ın varisiydi...
Bir kaç saat sonra Sirius yatağında biraz daha doğruldu gitmek istiyordu dersleri veya Profesör McGonagall' ı özlediğinden değildi, ama şu birkaç saat içerisinde yediği yemekler onu McGonagall' ı özleyecek hale getirmişti. James kaçak yollarla birkaç bir şey getirmişti ama onları da kaptırmışlardı.
Sonunda ikna ederek beşi de odadan çıkmışlardı evet beş yanlarında Regulus da vardı. Regulus ne kadar ağabeyine sinirli olursa olsun onu kaybetme fikri Reg 'i kahretmişti.
Yolda yürürlerken James ve Remus birbirlerine kaçamak bir şekilde bakıyorlardı sonunda James lafa başladı:
"Ben söylüyorum Aylak. Bununla yaşayamam."
"Ben sadece "o" olmadan yaşayamazsın sanıyordum Çatalak."
"Tabii "o" da var ama konumuz bu değil. Sirius sana bir şey söylememiz gerekiyor-"
"Burada neler oluyor ?"
Dedi Sirius kalabalığı göstererek. James açıklamak isterken Sirius 'un çoktan kalabalığın içine girmeye çalıştığını gördü. Remus hemen Sirius 'un peşine takılmıştı Sirius kimseyi dinlememiş ve karşısında gördüğü kişi ile şaşırmıştı, peki kimi görmüştü ?
"Procyon Prewett? "
Procyon yüzündeki gülümsemeyi silmişti ve daha ciddi bir ifade ve alaycılığın ustaca harmanlandığı bir yüz ifadesine büründü.
"Sirius Black? Seni görmek ne kadar da güzel kuzen."
James ve Remus birbirine baktı ve James her şeyi durdururcasına ellerini salladı.
"Bir dakika bir dakika Prewett diyorsun nasıl kuzensiniz ? Ayrıca Sirius bundan neden haberimiz yok ??"
" Halamın oğlu. Ve açıkçası Prewett ile kuzen olmak pekte eğlenceli değil ondan söylememiş olabilirim James."
Sirius sevmediği kuzeninin yanındayken yoldan Wanda ve Meda 'nın geçmesi Sirius 'u sersemletmişti sonra kuzeninin eline baktı Wanda da onlara yaklaştı ve kuzeninin elini tutmuştu Sirius ikisinin birleşen ellerine baka kalmıştı...
Procyon söze başladı:
"Nişanlımda buradaymış."
Dedi ve minik masum bir öpücük kondurdu Wanda 'nın yanağına, Bütün Slytherin 'den yüksek bir alkış kopmuştu. Sirius hala olayın şokunu atlatamamıştı neden Wanda hiçbir şey yapmıyordu? Merlin kızı öpmüştü...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın İçindeki Beyazlar...
Teen FictionHayatı günahlarla çevriliydi. Yedi yaşından beri... O babasının sayesinde en güçlü ve korkusuz cadı olmuştu... O üvey kız kardeşinin ve diğer kişilerin hep imrenerek baktığı bir kız olmuştu zekası ile, yeteneği ile, karanlık lordun gözdeliği ile...