Uyandığımda kendimi tahmin ettiğim gibi hastane kanadında bulmuştum. Hava aydınlıktı, etrafıma baktığımda kimsenin olmadığını gördüm. Kısa süre sonra yanıma elinde tepsi ve iksirlerle bir bayan yaklaşıyordu.
"Uyandın mı Irdeld. Başında ağrı olabilir. Bilincini kaybederken sert çarpmışsın. Bu iksirler uyumana yardımcı olur, yemekte yemen lazım."
Dediği gibi başım ağrıyordu. Iksirleri komodinin üzerine bırakırken bir kağıt parçası dikkatimi çekmişti. Hemşireye göstermeden kağıdı aldım ve açtım.
'Çıktığında gece yarısı ihtiyaç odasına gel...'
Isim veya başka bir şey yoktu. Benden uzaklaşmaya başlayan bayana seslendim.
"Acaba beni ziyarere kimler geldi biliyor musunuz ??"
Yanıma yaklaştı ve komodinin üzerinde ki ince defteri eline aldı.
"Bir bakalım... Bay Malfoy, Bay Lastrance' ler, Bay Lupin, Bay Potter, Bayan Black 'ler, Bay Black. Vee Bay Avery."
Son isim sinirlerimi bozmuştu. Beni tehdit eden aptal birisi neden ziyaret etsin ki ?? Bu listede bu yazıyı yazabilecek tek bir kişi vardı, o da Avery 'di... Biraz kitap okudum, Rodolphus canımın sıkılacağını düşünerek bırakmış. Gelen giden yoktu. Sanırım herkes derslerdeydi. Bende iksiri içip uykuya daldım...
Kalktığımda geceydi ve camdan ay ışığı odaya vuruyordu. Hala yatakta yatıyordum, tam kımıldayacaktım ki kapının gıcırtısını duydum. Hemen uyku pozisyonumu aldım ve beklemeye başladım. Gözlerim kapalı olduğu için kim olduğunu bilmiyordum. Karşıda ki kişi, artık kim ise ?, ne konuşuyordu ne de başka bir şey yapıyordu. Bir süre sonra ayak sesleri benden uzaklaştığının habercisi olmuştu. Yine kapı gıcırdadı ve ben yavaşça gözlerimi açtım. Kim di bu kişi ??
Düşünmek için fazla uykum vardı, galiba uyku sıvısının etkisi bitmemişti, gözlerimi yine kapattım ve bu düşünme işini yarına erteledim...
.......Yarın sabah yine aynı manzara ile karşılaşmıştım. Yalnızdım... Yataktan kalkıp hemşirenin odasına girdim. Iyi olduğumu ve artık gitmek istediğimi söyledim o da istemiye istemiye izin vermişti. Cüppemi giydim fakat Gryffindor atkısı yerinde yoktu. Tekrardan hemşirenin odasına gittim.
"Pardon ama benim burada, eşyalarımın arasında Gryffindor atkısı olmalıydı. Nerede biliyor musunuz ??"
"Tatlım inanki bilmiyorum, quidditch maçları sıklaşmaya başladığı için buralar hep dolu oluyor."
"Peki, yinede teşekkür ederim."
Belki de Cissy 'ler almıştır diye düşündüm. Başka Slytherin' lilerin görmesini ve benim zor durumda kalmamı istememişlerdir.
Slytherin ortak salonuna geldiğimde koltukta oturup kitap okuyan Rabastan ile karşılaştım. Beni görünce yüzünde bir gülümseme belirmişti. Eee Slytherin binası diğer binalara sertti. Sonuçta içinde neler yaşandığı bilinmiyordu. Hepsi ile özlem giderdikten sonra -ki sadece iki gece kalmıştım.- Bell Lucius 'lar ile sohbet ederken Meda ve Cissy 'i yatakhaneye çıkardım ve atkıyı sordum, Cissy yatağının altından atkıyı çıkardı, demek ki olay tam da tahmin ettiğim gibi olmuştu. Atkıyı alıp sandığımın en dibine yerleştirdim, üzerine de kilitleme büyüsü yaptım. Aşağı inince maçta ve sonunda yaşananlar hakkında konuşmaya başladık.
Bell : Yalnız o Gryffindor' luyu elime geçirirsem üzerinde bir kaç lanet denemeden bırakmam.
Lucius : Sonuna kadar haklısın. Gryffindor' larda bir tek o kanı bozuk Black ve çetesi bu kadar aptal olabilir sanıyordum demek başka üstdüzey aptallar da varmış.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın İçindeki Beyazlar...
Teen FictionHayatı günahlarla çevriliydi. Yedi yaşından beri... O babasının sayesinde en güçlü ve korkusuz cadı olmuştu... O üvey kız kardeşinin ve diğer kişilerin hep imrenerek baktığı bir kız olmuştu zekası ile, yeteneği ile, karanlık lordun gözdeliği ile...