Sabah uyandığımda hareket etmemin kolaylaştığını gördüm, uyumak gerçektende iyi gelmişti. Yatakta doğrulurken yinede canım acıyordu ama olsun, bu gün babamı bulmalıydım. Evime dönmeliydim. Etrafıma baktığımda Emma 'yı gördüm sandalyesinde oturuyordu, beni gördüğünde gülümsedi."Günaydınnn."
"Günaydın."
"Ben evden çıkıyorum, kahvaltı saati geçti fakat buzdolabından istediğini yiyebilirsin. Gardırobumdan da istediğini seçip gidebilirsin."
"Pekala."
Ve çıktı. Bende biraz gerindikten sonra ayağa kalktım ve gardırobu karıştırdım elime siyah bir kot ve asker yeşili, boğazlı kazak geçti. Onları giydim ve lavaboda aynanın karşısına geçtim. Kendime baktım. Kazağın boyun kısmını indirdim ve mosmor olan boynuma baktım... Mide bulandırıcı ve de acınası bir haldeydim. Toparlanmam gerekiyordu, en kısa sürede Potter 'ların evini terk edip ailemi bulmalıydım ve ben nasıl yapabileceğimi biliyordum. Aynada kendi sefil halime bakmayı bırakıp dışarı çıktım. Merdivenlerden indiğimde, direk olarak mutfağa yönelmiştim. Altı kişilik, dikdörtgen masa da tanıdık yüzler ile karşılaşmayı açıkçası beklemiyordum. Masa da James, Remus, Meda, Alice ve Sirius vardı. Meda beni gördüğü gibi hemen kalktı ve yanıma gelip beni kolları arasına aldı. Bende ona karşılık vericektim ama morluklar yüzünden canım acıyordu. Meda benden ayrılmayacak gibiydi bende onun kollarını indirdim. Bana baktı, yanımıza Alice de gelmişti. Alice Sirius ve Regulus 'un küçük kardeşiydi. Sirius ile aralarında iki yaş vardı yani şu an dördüncü senesindeydi. Meda derin bir nefes verdi.
"Merlin 'e şükürler olsun ki iyisin... Çok merak ettik seni Wanda... Bella 'larda gelmek istiyorlardı fakat durumlar fazla karışık, onlar benden daha çok içiçe oldukları için ben geldim. Yanımda Alice 'i de getirdim. Regulus pek gelmeyi istemedi ama seninle bir alakası yok."
Sitem dolu bir sesle söylemişti bu son cümleyi, baktığı yere baktığımda tezgahın önünde bir şeylerle oyalanan Sirius 'u gördüm. Gözlerini tezgaha dikmişti. Anlaşılan bir haltlar karıştırmıştı ve Regulus sinirlenmişti. Ona döndüm ve derin bir nefes verdim.
"Ne yaptın Sirius ??"
James gülmemek için kendisini tutuyordu, Sirius gözlerini bana kaldırdı. Alice yanımdan daha sinirli bir şekilde konuştu.
"Evet Sirius, Wanda 'ya söylesene evden kaçtığını. Durma hadi söyle (!). Bu budala evden kaçtı ve Potter 'larda kalıyor! "
"Ne ne ne ?! Sirius açıklamanı duymayı fazlasıyla istiyorum."
Sirius beden diliyle Alice 'e 'afferim.' diyordu. Nasıl evden kaçmıştı ve James 'lere sığınmıştı ?? Merlin ben bunu kanı bozuklukta kurtarmaya çalışıyorum onun yaptığına bak. Evi terketmiş!
"Bak. Nedenlerim vardı. Ben sizin gibi olamam, olmam. Lord diye diye deliriceksiniz. Ben karanlık ile ilgili hiçbir şeyi sevmiyorum ve o evde kalamazdım."
"Fark ettin mi bilmiyorum ama ben onun kızıyım Black. Ben karanlığın tam ortasındayım... Beni de mi sevmiyorsun ??"
"Wanda öyle bir şey demediğimi biliyorsun. Seni seviyorum ama bütün o ölüm yiyen saçmalığı..."
"Bende onlardanım Black. Saçma dediğin şeyi ben seviyorum ve sen yine herzamanki gibi ön yargı ve bencilliğinden ölmek üzeresin. Regulus seni seviyor ama sen bunu yaptığın için kendisi istese de gelemez neden ?! Çünkü sen evden kaçmışsın ! Annen ve baban buna izin verir mi zannediyorsun ?! Onu, Alice 'i ağabeysiz bırakmaya senin ne hakkın var ?!?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın İçindeki Beyazlar...
Teen FictionHayatı günahlarla çevriliydi. Yedi yaşından beri... O babasının sayesinde en güçlü ve korkusuz cadı olmuştu... O üvey kız kardeşinin ve diğer kişilerin hep imrenerek baktığı bir kız olmuştu zekası ile, yeteneği ile, karanlık lordun gözdeliği ile...