BALO .2. |İşkence,Güzel Bir Gece|

710 45 21
                                    


   Kütüphaneye gidiyordum. Şu an yatakhanemde olmam gerekiyordu ama yakalanmicamı biliyordum yakalanırsam da zaten hafızasını değiştirirdim.  Ay ışığı kusursuz bir şekilde koridorları aydınlatıyordu. Gölgelerde ilerleyerek kütüphanenin kapısına vardım. Asamı yatakhanede unutmuştum ve kapı kilitliydi. Etrafa baktım, kimse yoktu kırmızı büyümü kullanarak kapıyı açtım ve üzerime kilitledim. İçeride bir masaya oturarak parşömeni çıkardım. Kalemi elime aldım ve yazmaya başladım ;

__________________________________________________

          Sayın Lord Voldemort.
   Ben Merope. Şu anlık her şey yolunda baba. Dumbledor veya bir başkası benden şüphelenmiyor. Slytherin' e seçildim. Black 'lerle iyi anlaşıyorum tabii diğer Slytherin 'lerle de. Görevim iyi gidiyor. Derslerde de iyiyim. Kütüphanede zamanımı geçiriyorum. Şimdiden profesörler çağının en zeki cadısı demeye başladı. Ve baba... Sana söylemem gereken bir şey var.. Annem... Annemin günlüğünü buldum... Hogwarts 'da sizin gizli yernizde ortancaların altına gömülmüştü... Ayrıca da annem günlüğünün yanına Salazar Slytherin 'in madalyonunu gömmüş... Baba ben onu buldum. Şu an güvende, bende... Senden gelicek emiri bekliyorum...

                                 Saygılar; Wanda E. M. Riddle
     
__________________________________________________

     Mektubu bitirmiştim. Şu an asam yanımda olmadığı için şifrelemeyi yapamayacaktım. İsim bittiği için kilidi açtım ve çıkışta yine kilitledim. Yine gölgelerde ilerleyerek Slytherin ortak salonuna vardım. Buradakilerin neredeyse hepsi ailelerinde Ölüm Yiyen vardı. O yüzden benimde gerçekte kim olduğumu biliyorlardı. Kızlar yatakhanesinin merdivenlerine ilerledim ve bizim kapıyı açtım. Meda ve Cissy uyuyorlardı ama Bell yoktu. Asamı alarak aşağı indim. Gölgelerde kalan bir koltuktan ses gelmişti asamı doğrulttum. Gölgelerden çıkan kişi Bell 'di.

    "Nerdesin sen Wanda ?? Odada ki kargaşadan yararlanıp kaçtın."

Pekala. Doğru söylüyordu. Bell 'e her zaman güvenmişimdir o da aynı şekilde... Ona herşeyi anlattım. (Kıvırcık hariç tabii ki. ) O da anlayışla karşıladı. Evet Bellatrix Black beni anlayışla karşılamıştı... O görünen onun dış kabuğu çünkü... O değer verdiği insanları hep korumuştur, sadece kan meselesi baş gösterdiğinde koruma olayı biraz ters tepebiliyor o kadar... Mektubu elime aldım ilk önce üzerine
   Orion Black 'e, Wanda Irdeld 'den...
Yazdım ve asamın ucunu onun üzerine dokundurdum. İçimden büyülü sözleri mırıldandıktan sonra mektubun üzerinde kırmızı bir yılan göründü ve mektubun üzerinde yok oldu... Yarın kalkıp baykuşla Orion Black 'e göndicektim. Artık biraz uyumam gerekiyordu. Odaya çıktık ve ikimizde yataklarımıza yattık. Ben koyu yeşil perdeleri çektim ve asam ile sessizlik büyüsü yaptım. Daha sonra da uykunun karanlık kollarına verdim kendimi...

    .......

Sabah uyandığımda karanlıktı çünkü perdelerim hala kapalıydı. Büyüyü kaldırıp perdelerimi açtım. Kimse yoktu... Hayret etmiştim doğrusu, hani çılgınlar gibi elbiseleri karıştıran Iki Black ?? Yataktan kalkıp bir duş aldım daha sonra sa üzerime ilk olarak siyah bir gömlek ve üzerine de koyu kırmızı bir elbise giydim saçlarımı dağınık bir şekilde at kuyruğu yaptım, ayakkabılarımı da giyip odadan çıktım...

    Ortak salonda hala kahvaltı yapılıyor olması lazımdı. Ortak salona girdiğimde bütün gözler beni buldu daha sonra Slytherin masasına geçene kadar da takip ettiler. Her zamanki yerime oturdum ve gözlerim direk olarak Gryffindor masasında bir çift gri gözle karşılaştı... Anlayamadığım bir şekilde bakıyordu, ne iğrenme vardı ne de kızgınlık... En sonunda Rodolphus 'un eli bakışmamızı kesti.

    "Sana diyoruz Wanda ?? Duyuyor musun bizi ??"

    "Ne demiştiniz ??"

    "Ohooo Wanda sende iyice Regulus iki olmaya başladın. Seninde en-çok-kim-kitap-okur yarışman falan mı var ?? Bak eğer öyleyse hiç düşünme çünkü sen kazandın."

   Gözlerimi devirdim ve kahvaltımızı ettik. Koridorlarda yürümek imkansız gibi bir şey haline gelmişti. Oradan oraya koşturan kızlar, erkekler. Koridorlar tıklım tıklımdı. Bir keresinde düşüyordum da Regulus tutmuştu beni. Bell ise o erkeğe bağırmakla meşguldü. Sonuçta Lord 'unun kızıydım ben ve de arkadaşıydım...

      Yatakhaneye girdiğimiz gibi kendimi yatağıma bıraktım. Belki akşama kadar dinlenebilirdim. Ama Meda ve Cissy hiç rahat bırakırlar mı ?? Asla. Bell ve ben nasıl kaçıtığımızı bilemedik. Sonra ben kütüphaneye gitmek istedim lakin Bell bunu onaylamadı ve zorla da olsa bahçeye gitmeye ikna etti beni. Koridorda kıvırcık bana çarpmıştı ve ben dengemi bir adım gerileyerek kazanmıştım.

   "Önüne bak Black ! "

Bana döndü ve omuz silkti. Hah bunun umursamaz tavırları çok sinirimi bozuyordu. Bahçede biraz dolaştıktan sonra hazırlanmamız için vaktin geldiğini düşündük ve yola koyulduk...

   Herşeyimiz hazırdı. Meda benim, Cissy de Bell 'in makyajını yapıyordu en sonunda bittiğinde babamın bana aldığı kolyeyi de taktım ve aynada kendime baktım (medyada). Arkamı döndüğümde Cissy ve Meda "ustalık eserimiz" diyerek bakıyorlardı. Yatakhaneden aşağı indiğimizde Lucius ve Rodolphus bizi bekliyorlardı. Daha doğrusu Cissy ve Bell 'i bekliyorlardı....

    Rabastan ve Regulus 'ta bizi yalnız bırakmamak için balonun yapılacağı yere kadar beraber gittik. Ben Regulus 'un koluna girdim, Meda 'da Rabastan 'ın. Ikimizde Gryffindor' lulara gidiyorduk... Aramızda ki fark Meda mutluydu ben ise huzursuz...

      Balo salonuna gelmiştik gerçekten de muazzama yakın bir yerdi. Ben kişileri baştan aşağı süzerken bir anda durdum. Siyahlar içinde ki Black bana bakıyordu bende ona bakıyordum. Regulus bunu görmüş olacak ki beni onun yanına çekti elimi kolundan çıkardı ve

    "Seni teslim ediyorum Wanda. Ve sen, onu üzme."

Ikimizde giden Regulus 'a bakıyorduk. Pekala o benimle olmak istemiyordu çünküüü ben ona göre "iğrenç" bir Slytherin' dim. Ben onunla olmak istemiyorum çünküüü... Çünkü ukala, kendini beğenmiş, egoist, aptal bir Gryffindor' lu. Ayrıca ben aşk'a inanan insanlardan da değilimdir. Ona döndüm.

    "Bak Black. Inan bana bende şu an bu durumda olmak istemezdim. Geceyi bitirmek için bir dans edelim ve sonra ben hasta numarası yaparım ve gece de biter. Sonra sen de ben de kurtuluruz."

Ilk yüzüme baktı ve yüzüne yarım bir gülümseme ekledi.

   "Anlaştık Irdeld. Gel bir an önce dans edelim de bitsin bu işkence."

Nedenini bilmesem de göğsümün sol tarafında hafif bir acı hissetmiştim... Böyle iğne batırmak gibiydi bu acı... Elimi tuttu ve biz dans edilen alana gelmiştik. Herkes bize ağzı açık bakıyordu, Dumbledor hariç. Bu ihtiyar sanki her şeyi önceden biliyordu diye içimde bir his vardı. Black bir elini belime koydu bende onun omzuna koydum ve diğer elimizide birleştirdik. Benim elimin aksine sıcak bir eli vardı... Ve dans etmeye başladık... Ikimizde gözlerimizin içine bakıyorduk, hiç konuşuyorduk. Sanki gözlerimiz bu işi dudaklarınızmn yerine yapıyordu... Hemen yanımızda da diğer insanlar ve James ile Andromeda da dans ediyordu. Bizim aksimize daha heyecanlılardı. Biz ise bu geceyi bitirmek için dans ediyorduk... Şarkı bitince otomatik olarak ayrılmaya yeltenmiştim ama Black beni bırakmamıştı... Ikinci şarkı başlayınca dans ederken sordum.

   "Şarkı bitti. Bu işkence olan geceye son verebiliriz..."

  "Anlaşma feshedildi. Tadını çıkar işte bu gecenin... Yarın yine aynı düzenimize döneriz..."

Aniden o acı gitmişti. Gülümsemek istiyordum ama maskemi çıkarmadım. Nasıl olsa yarın aynı düzenimize dönecektik. Sanırım bir iki dansın sorunu olmazdı. Ben bunları düşünürken Black sol koluma bakıyordu. Yani bana özel olan Ölüm Yiyen işaretimin olduğu yere !!!

           Evet. Evet çok şerefsizim. Çok güzel bir yerde kestim akdnkmaxmmakxmsoxms. Üzgünüm ama üçüncü bölümü yazamicam anca akşama falan. Sorry,sorry. Keyifli okumalaarrrr.

 Karanlığın İçindeki Beyazlar... Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin