(Medya da bir şarkı var. Onu benim dediğim yerde açabilirsiniz.)
Kendime geldiğim de tek hissettiğim şey yine acı olmuştu... Gözlerimi bile açarken canım acıyordu. Açtığımda odamdaydım... Siyah perdeler tamamen çekiliydi. Yüzümde, göz yaşlarımın ardında bıraktığı tuzlu su gibi bir koku vardı. Çok cılız bir şekilde konuştum...
"Baba..."
Ama kimse yoktu... Daha sonra bir ev cini geldi.
"Efendi Riddle uyanmış. Hemen Karanlık Lord 'a haber vermeli."
Dedi. Tam gidiyordu ki ben durdurdum.
"Hayır. Istemiyorum. Kimseye bir şey söyleme."
"Ama efendi Riddle, Karanlık Lor-"
"Bu bir emirdir. Kimseye bir şey söyleme. Görmedin beni."
"Siz nasıl isterseniz öyle olsun efendi Riddle."
Yataktan kendimi zorlayarak kalktım. Gözümün önüne anılar geldikçe gözlerim doluyordu. Ama hayır ağlamıyordum, ağlamayacaktım. Babama da söylemeyecektim, ona ben kendim cezasını verecektim... Odam da dönüp durdum. Sonra yatağımın yanında olan sandığımı açtım... Içini biraz kurcaladıktan sonra aradığım şeyleri bulmuştum... Annemin günlüğünü, madalyonunu ve... Gryffindor atkısını... Hemen üzerimi değiştirdim. Siyah bir elbise giydim, saçlarımı taradım ve aynada kendime baktım... O kompartmanda olan o kompartmanda kalmıştı... Ben Wanda Riddle 'dım, kimseye kendimi güçsüz gösteremezdim, göstermezdim...
Gryffindor atkısını boynuma doladığım anda Sirius 'un kokusunu hissettim, sanki bana sımsıkı sarılıyordu... Peki bu olandan Sirius 'un haberi var mıydı ?? Lucius' un kucağındayken onu görmemiştim... Ona söyleyemezdim, bu beni.güçsüz gösterirdi. Peki gerçek kimliğim?, onu söyleyecek miydim ?? Söylemek istiyordum ama olmazdı. Ne tepki vereceğini kendim görmüştüm... Tam camı açmıştım ki odama birisi daldı. Kim diye baktığımda Pietro 'yu gördüm. Nefes nefeseydi. Yanıma geldi ve elimi tutarak beni odadan çıkardı. Merdivenlerden inerken görmüştüm, her yer harabe haline gelmişti. Ortalarda büyüler uçuşuyordu. Birisi tam bize geliyordu ki kırmızı büyüm ile geri savurdum. Duvarlar yıkılıyor, eşyalar patlıyordu... Tam büyü bana isabet edecekken Pietro ustaca büyüyü savurdu. Bu kargaşada babamı arıyordum. Nereden çıkmıştı ki bu kargaşa ??
"Neler oluyor ?? Nereden çıktı bu kargaşa ??"
"Seherbazlar, seni almak için geldiler..."
"Ne ??"
"Hemen çıkmalıyız. Seni istiyorlar, öldürecekler, gücün onları korkutuyor. Şu maskeyi tak. Görmesinler yüzünü."
Pietro beni ne güzel de aydınlatmıştı ama. Verdiği maskeyi taktım ve büyüklerin arasında cisimlenmek için doğru noktaya ilerlemeye çalışıyorduk. O anda merdivenlerden yukarı çıkan seherbazları görmüştüm. Üstümü yokladığım zaman asamı bile bulamamıştım, odamda kalmıştı herşeyim... Annemin günlüğü, madalyon, asam ve... Atkı... Onları bırakamazdım, annemden bana kalan son şeyi de bırakamazdım... Hemen Pietro 'nun elinden kurtuldum ve yıkık, dökük merdivenlere koştum. Basamakları aşarken her gelen büyüyü kırmızı büyüm ile savuruyordum. Merdivenleri çıkmam son bulduğunda hemen koridoru aşmaya bakmıştım. Odalardan seherbazlar çıkıyordu, beni fark ettiklerinde direk büyü yolluyorlardı. Kaos büyüsü ile onlara karşılık veriyordum, duvardan duvara atıyordum. Koridorda ilerleyebilmiştim ve odama girdim kapıyı kapattım ve hemen asama uzandım. Bir büyü mırıldandım, kapıyı patlatıcaklardı bunu biliyordum ama en azından bu fikir akıllarına gelene kadar biraz zaman kazanmış olucaktım. Eşyalarıma bir büyü yaptım ve yok oldular, onları güvenli bir yere göndermiştim. Elimde sadece Gryffindor atkısı kalmıştı. Tam ona da büyü yapıyordum ki kapı patladı, yakalanacaktım. Bunu biliyordum, yakalanırsam maske hiçbir işe yaramayacaktı o yüzden son hızla sokma büyüsünü güçlü bir şekilde kendime uyguladım ve kafama bir darbe indirildi. Bilincimi kaybetmeden önce son kez Gryffindor atkısını görmüştüm...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın İçindeki Beyazlar...
Teen FictionHayatı günahlarla çevriliydi. Yedi yaşından beri... O babasının sayesinde en güçlü ve korkusuz cadı olmuştu... O üvey kız kardeşinin ve diğer kişilerin hep imrenerek baktığı bir kız olmuştu zekası ile, yeteneği ile, karanlık lordun gözdeliği ile...