Günler haftaları kovalamıştı. Elina ile birlikte Hogwarts' a gidecektik, trende kendimize boş bir kompartman bulmuştuk. Az biraz heyecanlıydı ama ben onun sadece Slytherin' e seçileceğini biliyordum.
Benimse içimde bitmek bilmeyen bir ateş yanıyordu, adı da Sirius Black 'ti...
Herkesi gerçekten de fazlasıyla özlemiştim. Bir yıl bensiz geçmişti... Bu gerçekten de acı vericiydi ama ne yapabilirim ki ??
Kendim ve ailem hakkında çok fazla bilgi öğrenmiştim ama soru işaretleri hala kafamda dönüyordu. Bunları düşünmek istemediğime karar vererek uyku pozisyonuma geçtim. Gözlerimi kapattığımda aklımda dönüp duran bir melodi karşıladı beni. Ama kafamı bununla yoramayacaktım...
Kalktığımda Hayley' i görememiştim, trende karanlıklara bürünmüştü. Camlar buz tutmuştu ama çok da üşümüyordum. Ağzımdan nefes verdiğimde buhar çıkmıştı, donan kapıyı açtım ve koridora baktım, kimse gözükmüyordu içeri girmek ile çıkmak arasında karar vermiştim ve çıkmıştım. Koridorda yürürken ellerimle kollarımı ovuşturdum ve derin nefesler vermeye başlamıştım. Kompartmanların perdelerinin hepsi kapalıydı açtıklarım da boştu zaten.
"Kimse var mı? "
Ama ses yoktu... Daha sonra acayip bir ses duymuştum, birisi sesli bir şekilde dişlerinin arasında nefes alıp veriyordu sanki. Soğuk daha da yayılıyordu bunun cevabı sanırım açıktı :
Ruh Emi-
Düşüncelerim bir anda beni çeken kol ile yarıda kalmıştı. Kendimi boş bir kompartmanda, güçlü kollarını arasında ve özlem dolu kokuda bulmuştum. Bu ancak Sirius olabilirdi, cidden fazla sıkıyordu kolları bedenimi, içimde ona sarılmak için büyük bir istek vardı ama hayır. Olanları hemen silemezdim. Kollarından her ne kadar istemesem de ayrıldım.
"Bana nasıl dokunursun sen Black ?!"
Yüzünde anlamadığını ifade eden bir bakış vardı.
"Daha son sözü söylemedim. Ben bitti demeden bitmez."
"Başka kızlar için o geçerli olabilir ama benim için değil. Ben bitti dedim bile Black."
"Sen, sen inatçı bir Riddle 'sın. Kafanın dikine giden, bir seri katilin küçük, sevimli kuklası. Onun istediği herşeyi, herkesi öldürüyorsun, yakıp yıkıyorsun. Eline ne geçiyor onun dediklerini yapınca ?!"
"Lafını bil de konuş Black. Ve istersen kafanın dikine giden lafını bana etme, ilk kendine bak. Babam beni kullanmıyor, beni bu evrendeki en güçlü, en korkusuz kadın haline getirdi. Ölenlerin hepsi cezalarını çekmesi gereken kişilerdi. "
"Sen ve senin gibiler haklı oldukları (!) için birilerini cezalandırıyor! Çoğunlukla masum insanlar bu cezalara kurban gidenler! "
Sessizlik olmuştu.
"Daha sonra tartışırız, Sihir Bakanlığı seni arıyor "Scarlet Witch" sana bu ismi takmışlar. İşte bu yüzden Ruh Emiciler burada. Herkes indi, seni inenler arasında göremeyince gizlice girdim, senin için çok telaşlandım...
Onlara gözükmeden seni buradan çıkarmalıyım, seni görürlerse anında ruh emici öpücüğü verirler ve açıkçası seni benden başka birisinin öpmesini istemem."Gözlerimi devirdim ve cama baktım. Hava giderek soğuyordu yaklaşıyorlardı. Ruh Emiciler benim kim olduğumu biliyorlardı. Tren ne kadar büyüktü ki ? Elbet yakalayacaklardı...
Not : Yeniden başladım. Açıkçası yazmaya çok üşeniyordum ama Hayley yazmam için fazlasıyla ısrar etti bu yüzden de yazdım. Biliyorum kötü bir yerde kesmiş olabilirim ama olsun. Bana hangi kitabımdan bölüm istediğinizi yazarsanız çok iyi olur yoksa ben kend kafama göre yapıcam. İyi okumalar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın İçindeki Beyazlar...
Teen FictionHayatı günahlarla çevriliydi. Yedi yaşından beri... O babasının sayesinde en güçlü ve korkusuz cadı olmuştu... O üvey kız kardeşinin ve diğer kişilerin hep imrenerek baktığı bir kız olmuştu zekası ile, yeteneği ile, karanlık lordun gözdeliği ile...