"YARATILAN"

682 14 4
                                    

Herhangi bir şehrin merkezinde bir hastanede dünyaya gelmiştim. Benim olmama sebep biyolojik ailem yani annem ve babam;
Ilişkileri dokuz yıl kadar sürmüş. Babam... "sebep" kelimesinin bendeki kavramı.
Benim için birlikte olduktan kısa bir süre sonra bir başka kadınla evlenmiş. Bunun bendeki tanımı, size göre "terbiyesiz", bana göre bir kadını cinsel obje olarak görüp, tenindeki arzuya sahip olduktan sonra "elde ettim" aşaması.
9 yıl... Sağlam bir sabır söz konusu.

  Aralık-6 da doğdum. O gün benim için yazılmış kaderime gözlerimi açtım.

  Yaratıldım...

Defalarca annem tarafından düşürülmeye çalışmışım henüz buğulu sıvının içindeyken...
Babam; benden habersiz, olacaklardan habersiz evliliğini sürdürmekteydi.
Sadece yaratmanın tanrıya has olduğunu düşünmüyorum.

Babam, annemin de yardımıyla bir canavar yaratmıştı, normal olmayan...

 

Okula başlamıştım. Bir babam vardı üvey olduğundan haberim olmayan, birde abim. Abimi çok seviyordum. Benimle oyunlar oynuyor, benimle uyuyordu. Yalnızlığı ve karanlığı sevmiyordum.

Üvey babam alkolikti. Annem varlıklı bir ailenin en küçük çocuğuydu. Ailesine evlilik dışı olan hamileliğini kabullendiremeyip, çareyi evlenmekte bulmuş. Üvey babamdan iki kardeşe sahiptim, birde önceki eşinden olan abime.
Herhangi bir semtte bir apartmanın en alt katında oturuyorduk. Apartmanda yaşayan, yaşıtım olan arkadaşlara sahiptim. Oyuncaklara olan zaafım... Her çocuğun olduğundan belki de daha fazlaydı.

Oyuncak için tanrıya yakarışlarımı halâ hatırlıyorum. Bir kaç kalem pil ve çöp kenarlarından bulduğum kırık arabalarla oynardım.

Henüz dokuz yaşındaydım. Üvey babam her zaman ki gibi sarhoştu. Bana oyuncak aldığını, kazan dairesinde beni beklediğini söyledi. Hayatta en çok istediğim şeydi. Içeriye girdiğimde etrafı kısaca gozlerimle taradım, oyuncaklarimi arıyordum. Arkamı döndüğümde o adam (üvey babam) çıplaktı. Gozbebeklerimin büyüdüğünü hissetmiştim. Bana doğru yavaşça yürüyordu.

Bir kaç istekte bulundu, kolumdan tutuyordu. Acı...
Eğer isteklerini yerine getirirsem oyuncakları vereceğini söyledi.

O gündü!
Bir hayatın sönüşü, intikamın yaratılış günüydü.
Bir insanın içindeki insanlığın son buluş günüydü.
Gün...
O gündü!
Bir daha hiç bir şeyi sevemeyip, istemeyecegimin başlangıç günüydü.
Hiç bir suyun, hiç bir kişinin bedenimi, zihnimi temizleyemiyecegi gündü.
Gün çocukluğumun bitiş günüydü.

  Oradan ağlayarak çıktığımda artık oyuncaklardan ve henüz ne olduğunu içki şişelerinden nefret etmiştim.

Yavaş yavaş yaratılıyordum...

"ÖÇ"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin