"ÖLÜM GİBİ"

69 1 0
                                    

- "Hayır. Hayır! Vadi! Hayır!"

Terler içinde uyandığım da, etrafa bakınıyor, gördüğüm kabusun etkisinden çıkmaya çalışıyordum. Kalbim yerinden fırlamak üzereydi. Sinir tüm bedenimi ele geçirmişti.
Doğrulup yatağın kenarlarına sıkıca tutunmuştum.

- Vadi!

Bağırdım. Kan gibi aktı sesim. Içimde bilmediğim o his, ağzımda oluşan acı tat...

Kendime acımam uzun sürmedi. Beni dibe vurup oradan dev bir öfkeyle yukarı fırlattı.

- Efken, iyi mısın?

- Yokluğu acımasızca evladı öldürülen bir annenin avuç içi gibi. Bir babanın hiç sarılmadığı gibi. Ölüm gibi.

- Kendine gel artık. Günlerdir uyuyorsun. Yemek bile yemiyorsun. Herşeye gerdiğin göğsün artık yok gibi. Kendine gel Efken, kendine gel!

Bende onu anlamıyordum. Herkese gerdiğim göğsüm nefesimi kesecek kadar acıyordu. Kabullenemiyordum!
Öfkem kendimeydi. Neden bu denli acıyordu canım? Nasıl bunun önüne geçemiyordum! Her şeye hükmeden ben, buna nasıl hükmedemiyordum!

- Onu bulacağım.

- Kendini de, bizi de sürekli tehlikeye atıyorsun. Kim için! Bir kız için! Toparlan artık. Aşık mı oldun? Göm o zaman içine! Bu yoldan dönemeyiz Efken. Öleceğimi bile bile gerekirse öldürürüm o kızı!

- Ne, ne dedin sen!

Alnımdaki çıkıntı damarların üstünden süzülen su damlaları bile buharlasabilirdi öfkemin üzerinde!

- Senin için Efken, senin için yaparım bunu!

- Aşık falan değilim! Sadece çok şey biliyor. Onu bulacağım!

- Bulalım o zaman. Sonra sıkalım kafasına. Bu kadar olay yeter!

- Ona benden başka kimse dokunamaz. Ölmesi gerekse bile! Sakın. Sakın bir daha bunu aklından bile geçirme!

- Anlamıyorum seni. Umarım ölen sen olmazsın bu yolda, neyse. Depoyu imha ettik. Tek bir iz bırakmadık. Haber vermek için gelmiştim.

- Tamam, çık.

Serkan'ın söyledikleri beynimi ele geçirmişti. Susturmaya çalışıyordum. Haklıydı. Aşık mı olmuştum gerçekten? Hayır! Sadece o saf ve temizdi. Onun yanında arınıyordum. Üstelik ölümü haketmiyordu ve çok şey biliyordu.
Peki ya içimde ki sızı? Hayır. Sadece elimden birşey alınınca verdiğim tepkiydi. Alışmıştım üstelik. Onunla konuşabiliyordum.

Dolabı açıp kıyafetlere baktım. Hepsi içim kadar karanlık ve siyahlardı. Bacaklarımı kaplayan siyah bir pantolon geçirdim sonra salaş siyah bir kazak. Postallarımı bağladıktan sonra aşağıya indim. Günlerdir birşey yemedigim için midem bulanıyor, gözlerim kararıyordu. Dolabı açıp söyle bir göz gezdirdikten sonra, kırmızı bir elma çıkartıp yıkadım. Bir ısırık aldıktan sonra yürümeye başladım. Herkes bana bakıyordu. Sessizlerdi. Bitirdigim elmayı çöpe attıktan sonra arabaya bindim. Nereye gideceğimi biliyordum. Ailesinin evine, herşeyin başladığı yere..

Biraz uzaktı. Hızlı gidiyordum. Yalnızdım. Bir müzik açıp rahatlamayı düşünüyordum ki, müzik daha da canımı acıtmıştı. Onu nasıl geri alabilirdim bilmiyordum. Almalıydım. Ne olursa olsun, almalıydım.

Evinin köşesine gelmiştim. Arabayı sakince kenara park edip, motoru durdurmuştum. Kafamı eve doğru çevirmiştim. Güvenlik önlemleri çok fazla alınmıştı. Tahmin edilebilir bi durumdu. Olasıydı. Birşeyler düşünmeliydim. Oraya girip, Vadi'yi çıkartmanın bir yolunu bulmalıydım.

"ÖÇ"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin