Öfkenin vücudumda ilerleyişini hissediyordum.Tıpkı avına sinsice yaklaşan bir avcı gibi yavaş yavaş damarlarımda ilerliyor, beni ele geçiyordu. Karanlığımın bir sonu yoktu.- Vadi? Uyuyor musun?
- Defol git efken.
- Yanına gelmek istiyorum.
Ses çıkartmamıştı.
- Giriyorum.
Kapıyı açıp içeri girmiştim. Bacaklarını karnına çekmiş, ağlıyordu.
- Yine ne kötülük yaptın da soluğu burada aldın efken? Kötülüklerinin neden sonu gelmiyor? Ya git hepsini öldür! Git sık kafalarına, neden uzatıyorsun! Allah kahretsin seni ya!
- Vadi. Sakin ol.
- Orada yaşlı adam var ya! Orada! Ya orada çocuklar var! Sen kendine ne yaptın böyle?
- Yaptılar Vadi. Yarattılar. Artık sakin ol. Kendine gel.
- Allah hepinizi kahretsin!
Ağlamaya devam ediyordu. Yavaşça yattığı yatağının ucuna oturdum. Kafamı çevirip ona baktığım da, kendimi görmüştüm. Küçücüktüm. Bacaklarımı karnıma çekmiş, tüm benliğimle ağlıyordum. Bitkindim. Küçücüktüm ama yorgundum. Yorgun ama güçlüydüm de. Tıpkı Vadi gibi...
Ellerime baktım. Avuçlarım saçlarını okşamak istiyordu. Sanki oymuş ve saçı okşanmak istermiş gibi, sanki onu çok iyi anlarmış gibi.
Ama bunu yapamazdım...
Sanki başka birşey vardı hıçkırıklarında, benim kötülüğümden daha büyük birşeymiş gibi.Ayağa kalkıp kapıya doğru yönelmiştim.
- Annemi özledim.
Gülümsemiştim.
- Ne var? ne gülüyorsun? Bilmediğin duygulara empati yapmanı beklemiyorum. Ha bide empati var tabii. Tek bildiğin kendin ve intikamların! Can yakmak, acı çektirmek, emir vermek, asmak, kesmek... daha...
- Tamam, anneni göstereceğim.
- Nasıl yani? Nasıl göstereceksin?
- Camları filmli olan arabanın içerisinden.
- Efken ne diyorsun, nasıl, ne zaman?
- Uygun zaman da, uygun yerde.
Ağlamayı kesmiş, gözlerinin içi umut dolmuştu. Kapıyı açıp, odadan çıkmıştım. Odayı kilitledikten sonra cebimden telefonu çıkartıp adımlarıma devam etmiştim. Aradığım Serkan'dı.
- Hallettin mi çocukları?
- Halloldu. Biraz daha uyutacağız sadece. Yani yeni ailelerine kavuşana kadar.
- Tamam. Vadi'nin annesini takip etmeni istiyorum. Dışarıya çıktığın da, haberim olsun.
- Bi sorun mu var?
- Hayır. Serkan, önemli. Range Rover'in camlarına da film çektirin, hemen.
- Tamam. Ha efken, bir de babanın kaza yaptığı araba bulunmuş. Hastaneye kaldırılıp ölen kişi, baban değilmiş, tespit etmişler.
- Peki kimmiş?
- Arkadaşıymış. Yanında çalışan Ali vardı hani, oymuş.
- Arabayı nerede bulmuşlar?
- Olay yerinden on üç kilometre ilerisinde, olay yerinde olan diğer yarısı bulunmuş. Ambulansı çağıran görgü tanığı iki kişi demiş. Eşkali babana benziyor, diğeri de tespit edilen arkadaş. İşin ilginç tarafı, gördüğün de arabanın sadece arkasında hasar varmış. Arabanın kalıntılarıyla, ölen adam olay yerindeyken, araba üç kilometre ötede bulunmuş. Olay iyice karıştı yani.