"AFALLAMAK"

232 9 0
                                    


   Bir hayatım yoktu. Neyin var diye sorsalar, bir annem bile diyemezdim. Aramız iyi değildi, olmasına gerekte yoktu. Çünkü bağ demek, cehennem olmaktan vazgeçmek demekti. Çünkü bağ demek, kaybedecek bir şey var demekti. Sadece intikamlarımı sevmeli, onlara değer vermeliydim.

Ateşsem eğer, yakmam gerekiyordu, kül olana kadar...

Çünkü bağ demek, takılıp düşmek demekti. Düşmek isteyeceğim en son şeydi, henüz kalkamamışken...

Yankısıydım ben kendimden kopan bir çığın.

  Geçmiş diye birşey yoktu, geçen birşey hiç olmayacaktı. Geçmiş olmadığı gibi, gelecekte yoktu.
Gelecek...

 

   Okuldan eve döndüğüm de kapıda polis memurlarının olduğunu görmüştüm. Merakla ilerlemeye devam ediyordum.

-Efken karaca?

Bu bendim! Öylece kafa salladım. Ne olduğunu sormak için dudaklarımı araladığım da bir el uzandı.

-Annen... Bir kaza sonucu vefat etti. Basın sağolsun.

Sadece dizlerimin üstüne çökmüştüm. O kadar körelmiştim ki sevgiye dair herşeye, ne yapacağımı bilmiyordum. Ne düşüneceğimi, ne söyleyeceğimi...

Onu görmek istiyordum. Beyan ettiğimde bir hastanenin en alt katına götürdüler beni. Bomboştum. Afallamıştım. Beyaz önlüklü bir adam kapıyı araladı girmem için. Soğuktu. Ben kadar, en az ölüm kadar soğuktu.

Içeri girdiğim de beyaz önlüklü adam kapıyı kapatıp ardından annemin cansız bedenini çıkartmıştı o büyük girintiden. Karşımdaydı. Beyaz örtünün hemen altında, açılmayı bekliyordu.
Ağzımda acı bir tad vardı. Boğazım sanki tıkanmış gibiydi, yutkunamıyordum.
Sakince yüzünden çarşaf kayıp giderken, dikkatlice izliyordum. Bu yaşıma kadar onu hiç böyle incelememiştim. Dudakları sanki tekrar aralanıp beni azarlayacaktı. Gözleri hemen şimdi açılacak gibiydi.

Elimi alnına koymuştum. Kalkmasını istiyordum. Ona daha önce bu kadar içten dokunmadığımı anımsadım. Henüz kanı çekilmemiş ama renginde de durmayan dudaklarına baktım. Gözlerim göğüs kafesine doğru kaydı. Sanki hala nefes alıyor gibiydi.

Ben bir rüyadayım, birazdan uyanacağım, o ise hayat devam etmek zorunda saçmalıklarını zırvalayacak. Odam dağınık diye yakarıp, sigarayı bırakmam gerektiğini söyleyecek. Tüm bunları dilerken, gözümden akan yaşın tadını almıştım. Bu tuzlu tadı en son ne zaman tatmıştım, bilmiyordum.
Her cehennemin bir cenneti vardı, o benim cennetimdi.

Oradan çıktığımda bacaklarım tutmuyor gibiydi.

Ne ara geldiğimi bilmediğim, her tarafın ölü olduğu o yerde, bende sadece yürüyen bir ölüydüm.

Afallamıştım...

"ÖÇ"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin