Bir hayalim vardı, hayatım; yaşadığım bu cehennemden daha farklı olacaktı.. Şimdi göründüğünden daha farklı. Şimdi hayat, hayali öldürdü.Yavaşça adımlarını izlediğim vadi'yi istiyordum. Barizdi. Kolumu bir hamleyle kavrayıp çeken vadi'yi. Elleri soğuk, narin vadi'yi. Çok bilmiş kelimeleriyle istiyordum onu. Bu olmamalıydı...
Beynimin derinliklerin de bir mahzen vardı. Annemi topraktan sonra oraya kapatmıştım.
Vadi... Artık onun da yeri orasıydı.
Eğer onu oraya kilitlemeyi başaramazsam, tökezleyebilirdim.
Zaafım olmasına izin veremezdim. Yıkılacak tek bir yanım bile olamazdı. Taş olmalıydım, duvar olmalıydım. Hiç bir deprem, enkaz yaratamaz olmalıydı. Sarsılmamalıydım bile...
En ufak çatlaktan bile sızabilirdi sızacak olan. Devam etmek zorundaydım. Onu düşünmemeliydim. Hayatını benimle mahvedemezdi, ben ise planlarımı onunla...Odama geri dönmüştüm. Yavaşça kendimi yatağa bırakıp uyumak istiyordum. Aklımda ki vadi'ye dur demeliydim. Hepsi yavaş yavaş buğulanırken, odamın kapısının açıldığını duymakla irkilmem bir olmuştu. Gelen begüm'dü. Bir an gözlerimin açılmasının asıl sebebinin vadi olduğunu farkettim. O değildi. Sinirlenmiştim.
-Şu lanet odaya girmemeni söylemem gerekiyor mu?
-Tıklattım, duymadın. Tıkırtılar duydum, ne olduğunu anlamak için yanına gelmek istedim. Neden bu kadar gerginsin?
Gergindim. Birinin gitmesine gergindim. Ne yapacağını bilmediğim için gergindim. Yardıma ihtiyacı olduğu için gergindim.
-Uyku problemlerim var, o yüzden olmalı. Kendine geldin mi?
-Midem fena. Başım sanki kopacak. Berbatım. Bu arada beni o halde birakmadığın için minnettarım.
-Hatırlıyorsun yani halini. Icecekler ağızla içilir, içki de bir içecek. Dikkat et.
Uykuyu bir kenara bırakıp doğruldum. Dolabı karıştırıp üzerime siyah bir tişört geçirdim. Pantolonumu değiştirme gereği duymadan, postallarımı ayaklarıma geçirmiştim. Kapının hemen önünde beni izleyen begum'e döndüm.
-Eve bırakmamı ister mısın?
-Taksiyle giderim. Zaten fazlasıyla rahatsız ettim, teşekkürler.
Onaylarmış gibi kafa sallayıp mutfağa geçtim. Dolaptan bir kaç parca birşey çıkartıp yemeye başladım. En son ne zaman birşeyler yediğimi hatırlamıyordum. Ben önümdekileri bitirirken, begum giyinmişti bile.
-Yer misin?
-Teşekkürler. Çıkıyorum ben. Tekrar ilgilendiğin için minnettarım.
Kafa sallayıp gitmesine izin verdim. Suratına baktığım da gitme dememi istiyor gibiydi. Önüne dönüp kapıyı sertçe çarptı. Içeriye geçip kadehime sert bir içki koydum. Yudumlarken sigaramı yakıp aklımı vadi'nin ele geçirmesine bıraktım. Neredeydi acaba? Nasıldı? Iyi değildi. Yanına gitmek istiyordum. Gözlerimin önünde olmasını istiyordum. Telefonu çıkartıp onu aradım, iptal ettim. Aradım, iptal ettim.
Derdim neydi? Aramamalıydım!
Ben içkimi yudumlarken, hava ağarmıştı bile...Kapının açıldığını, ardından burağın girdiğini gördüm. Hâlâ sarhoştu. Beni selamlar gibi kolunu kaldırıp banyoya gitti. Bi süre kusma sesleri geldikten sonra yanına çıkmaya karar vermiştim. Kapıyı açtığım da klozete kafasını yaslamış öylece sızmıştı. Sertçe kaldırdım. Bir şeyler mırıldanıyordu.
-Bordo kıyafetli kızla ilgileniyor gibisin...
Bu istemediğim bir gerçekti. Kollarından tutup onu soğuk suya bırakmıştım. Sanki sinirimi çıkartıyor gibi bir halim vardı.
![](https://img.wattpad.com/cover/169568705-288-k379816.jpg)