Jülide

1.4K 76 28
                                    

    Jülide; 28 yaşında, yaşının verdiği olgunluğa ermiş, henüz atanamamış genç bir öğretmen adayıydı. Çocukları çok sevdiği için anaokulu öğretmen yardımcısı olmuş, her gün yeni bir eğitim metodu keşfediyordu. Bu sırada da kendini geliştirmek için yabancı dil kurslarına gidiyor, Arapça ve İngilizce öğrenimini ilerletiyordu. Aslında okulda temelini atmıştı fakat konuşma şeklinde ilerletememişti. Tek sıkıntısı turistlerle ana diliymiş gibi konuşabilmekti ve yavaş yavaş alışıyordu.

    Birden aklına küçüklüğü gelmişti. Küçükken geceleri davul sesiyle uyandığında Ramazan orucu tutulduğunu dâhi bilemeyecek yaştaydı. Biberonla süt içip babasının annesiyle keyifli bir şekilde sohbet edip yemek yiyişini izliyor ve etrafa gülücükler saçıyordu. Abisi onu doğduğundan beri nedeni bilinmeyen bir şekilde kıskanıyordu, her gün onun canını yakmak için çeşit çeşit yaramazlıklar yapıyordu. Bu onun canını yakan tek anısıydı.

    Bir gün apar topar ailecek taşındılar. Yeni evlerine alışamamıştı çünkü her yeri inşaattı. Zaman ilerledikçe babasının sayesinde evleri oturulacak düzene gelmişti. Kendisi de mahallenin en ahlâk seviyesi düşük bir okulda ve arkadaş çevresinde olmasına rağmen ailesinin ona kattığı kıymetli hazinesi olan ahlâk ve edepten uzaklaşmadan ortaokulunu bitirip İmam-Hatip Lisesi'ne başlamış, ahlâken ve dînen tüm eksikliklerini burada tamamlamıştı. Onun okulunu bitirdiği zaman mâlesef kız çocuklarının aleyhine oluşan bazı kânunlar hâlâ vardı. O yüzden hayâllerini düşlediği üniversiteye henüz hemen gidip okuyamamıştı ama asla hayâllerinin peşini bırakmamıştı. Sonrasında herşey düzelip yasaklar ve engeller ortadan kalkınca okuyan akrabalarından yardım almak istemiş fakat öz akrabaları tarafından terslenmiş, üstelik hakâretleri kalbi kırıla kırıla içine atmıştı. Jülide buna rağmen babası sayesinde internette araştırıp açıköğretimden okuyabilmenin nasıl olabileceğini öğrendi ve üniversite eğitimini tamamladı.

    Artık kimseye eyvallah etmiyor sadece kendisini ailesine ve çocuklara adamak istiyordu. Dışarıdan da çocuklara dîni bilgiler katabilmek ve onları mânevî olarak kendi gibi olgunlaştırabilmek için çeşitli yerlerden eğitim alan Jülide, yurt dışındaki din kardeşleri için de dîni içerikli birşeyler yapma hevesindeydi. Ama yabancı dili zayıftı. İşte o yüzden kurslara gidip İngilizce ve Arapça'sını ilerletmişti. Hatta bazı kere kurslara gelen yabancı turistlere Türkçe öğretmesi şartıyla İngilizce ve Arapça öğrenip onlarla konuşabiliyordu.

    Bir gün aklına Korece ve Japonca öğrenmek fikri gelmişti. Nedenini bilmiyordu ama istiyordu. Belki de Allah öyle istemişti çünkü sonradan sırası geldiğinde anlayacaktı ama şimdi henüz değil. Sabırla kurslara devam edip not tutuyor, Kore'li arkadaşlarıyla bol bol konuşarak dili daha da pekiştirmeye çalışıyordu. Hani derler ya, bir dil bir insan demek...

    Japoncası da gün geçtikçe ilerlemişti. Neredeyse 2 sene uğraştıktan sonra artık dört dili iyice bilir ve konuşabilir hâle gelmişti. Artık kardeş ülkeleri geziye hazırdı. Önce Japonya'ya gitmek istedi. Çünkü onun kursta tanıştığı ve çok yakından samimi olduğu sohbet arkadaşı Manami onu Japonya'ya davet etmişti. Önce çağıran önce kazanır hesâbı...

JÜLİDE'NİN HİROKO'SUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin