Ani Ziyaret

523 51 2
                                    

    Yol boyu konuşarak gezdiler. Sonra Manami'nin aklına şirkete ziyârete gitmek geldi. Böylece hem Hiroko'nun Jülide'yi merak etmesini giderecekti, hem de elbise modelleri hakkında beğenisini görecekti. Jülide istemese de kabûl etmek zorunda kaldı. Manami'nin abisi yüzünden kırılmasını istemiyordu. Sonuçta işkolik bir abi, Türkiye'den gelen bir misafir için meşgûl edilmemeliydi. İknâ etmek için yolda kaç defa düşüncelerini sıralasa da, Manami iknâ olmadı ve sonunda şirkete geldiler.

    Şirkette ne şirket, gökdelen mübârek! Jülide'nin beti benzi attı o yükseklik binâyı görünce...

    -Ben bu gökdelene çıkamam Manami, demek zorunda kaldı. Manami de;

    -Ya hadi, korkma bu binâ en son ve en yeni teknolojilerle yapıldı. Çünkü burada mâlesef tsunami ve deprem neredeyse hiç eksik olmuyor. O yüzden artık en sağlam yapıları inşâ etmek için araştırıyoruz.

    -En sağlamına da çıkamam çünkü çok yüksek.

    -Dur bakayım yoksa senin yükseklik korkun mu var?

    -Yok da yani...

    -Var var...

    -Var! Var Manami, evet ne yapayım çok yüksek ama...

    -Ya korkma, ben yanındayım hem abim Hiroko da burda çalışıyor. O niye korkmuyor?

    -Belki o alışmıştır ama ben alışkın değilim işte.

    -Ya gel sen! Unut her şeyi. Korkularını aklına bile getirme.

    Manami Jülide'nin yükseklik korkusu yaşadığını bilmiyordu. Zorla iknâ etti onu. Asansöre binmek içinse ayrı bir uğraş verdi. Herkes Jülide'ye bakıyordu. O da bunu fark edince sakince gülümseyip asansöre binmeye karar verdi. Asansörde Manami şaka yaptıkça Jülide içinden; "nerden de bu kızın ağzına yükseklik korkumun olduğunu ezber ettirdim" diye hayıflanıyordu. Neyse ki en üst kata kadar sorunsuz çıkabildiler.

    Genel müdür odasının kapısına geldiklerinde, kapının ardına kadar açık olduğunu gördüler. Jülide o ana kadar kalbinin atışlarını teskin edemiyordu. Manami; "abim herhalde işleriyle ilgili bir şey bakmaya gitmiştir, biz içeri geçelim rahatça oturalım, hem de sürpriz yapmış oluruz" diyerek içeri buyur etti. Jülide rahat bir nefes aldı. İçerisi bembeyaz bir odaydı. Eşyalar gâyet sâde döşenmişti. Evrak konan dolap, çalışma masası ve misafir koltukları neredeyse herşey bembeyazdı. Bir tek cam masanın ayaklarındaki beyaza altın yaldızı süslemeler işlenmişti ki o da beyaz sayılırdı. Evrak dolabının üstünde çiçek vazoları ve minyatür kadar küçük bir ağaç vardı, Jülide direkt onlarla ilgilenmeye başladı. Çok hoşuna gitmişti. Manami de nasıl bulduğunu sordu. Çok beğendiğini ve her yerin ne kadar iç açıcı bir beyazlıkta olduğunu anlattı. Manami; "babam beyaz rengin iç açıcı olduğunu söylüyor, o yüzden çok seviyor" diye izah etti.

    Onlar konuşurlarken yaklaşan bir ayak sesi duydular. Manami; "ben bir karşılayayım sonra kızmasın" dedi ve kapıyı açtı. Gelen Hiroko'ydu. Manami'yi görünce şaşırdı; "ne işin var senin burda?" diye sordu. Manami de kapıyı biraz aralayıp dışarıda konuşmak istedi çünkü Jülide'nin yanlış anlayıp kırılmasını istemiyordu.

    -Abi yavaş, Jülide duyacak.

    -O da mı burda? Manamiii!

    -Abi n'olur yanlış anlamasın, azıcık şu ses tonuna hâkim ol!

    -Odama evrak almaya gittim, bir geldim. Yani insan bir arar.

    -Bir şey olmaz abi, şirketimizi görsün istedim. Fena mı?

    -Fena! Hazırlıksız yakalandım.

    -Hazırlıksız? Ne hazırlığı abi?

    -Ooof Manami ooof!

    Hiroko heyecandan kravatını biraz gevşeterek geri odasının yolunu tuttu. Manami; "n'oluyor? Nereye?" dese de; "bir dakika Manami, geliyorum" diyerek geçiştirdi. Manami odaya Jülide'nin yanına geri gitti. Jülide üzülmüştü biraz;

    -Ya Manami, abinin yoğun bir zamanına mı denk geldik acaba? O yüzden mi kızdı?

    -Yok Jülide yok. Habersiz oldu diye üzüldü. Haberli olsaymış hazırlık yaparmış. Hem sen misafir misin ki hazırlık falan yapılsın. Sen benim kardeşim gibisin.

    -Hem ben de istemem öyle hazırlık mazırlık. Ama sanki biraz ayıp olmuş gibi hissediyorum. Böyle paldır küldür...

    -Yok yok hiç öyle düşünme. Hem abim de ne zamandan beri seninle tanışmak istiyordu. Tanışmış olur işte fena mı?

    -Ya!

    Jülide şaşırdı biraz. Onlar bu şekilde konuşadursun Hiroko da genel müdür odasının yanındaki odada aynanın karşısında heyecandan kızarıp bozarıyordu. "Ne yapacağım, nasıl hitâp edeceğim?" Derin derin nefes aldı verdi, biraz parfüm sıktı, saçlarını eliyle düzeltti. Kendinden emin bir şekilde odadan çıktı.

JÜLİDE'NİN HİROKO'SUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin