Odaya Kaçan Jülide

358 38 23
                                    

    Hemen kızlar üstlerine çeki düzen verdiler ama tabii yorgunluk, yüzdeki kızarıklık, alındaki ter ve nefes nefese oluşları belli oluyordu. Hiroko şaşkın vaziyette arabayı park edip indi ve kızlara doğru yaklaştı. Jülide'ye yaklaştıkça kalbi ritim yapmaya başlaması aynı anda oldu. Hele nefes nefese, kıpkırmızı yanaklar, alevsi dudaklar aman Allâh'ım o nasıl bir güzelliktir ya Rabbim! Sırf bu kızla evlenebilmek için Müslüman olası geliyordu içinden. Bir daha gitmesin yanından, kimseye açılmasın saçları bir tek ben dokunayım saçlarına... Neler geçiyordu aklından? Hooops oğlum kendine gel bir! Daha soracağı şeyler var hele... Hiroko düşüncelerinden sıyrılınca;

    -Kızlar hayırdır? Bu ne vaziyet? N'oluyoruz?

    -Şey abi şakalaşıyorduk da...

    -Ben de sandım kavga ettiniz...

    -Yok abi olur mu hiç öyle şey?

    -Ne bileyim. Baksana kıpkırmızı olmuşsunuz ve nefes nefesesiniz.

    Hiroko; "nefes nefesesiniz" derken Jülide'ye doğru bakınca Jülide zaten kırmızıydı yanakları, iyice kızardı. "Şey ben içeri geçeyim, bir su içeyim" dedi ve eve doğru âdeta utançtan kaçtı. Hiroko utandığını anladı içinden; "ooof of, ne güzel utanıyor bu kız ya" diye geçirdi. Manami'nin dürtmesiyle pembe hayâllerden sıyrıldı;

    -Abi n'aptın?

    -Ne yaptım ki?

    -Kızcağızı çok utandırdın.

    -Ne yapayım utandıysa? Yapısı öyle onun...

    -Keşke imalı imalı demeseydin...

    -Banane ya, amaaan!

    Hiroko Manami'nin sıkıştırmasından bu şekilde kurtulmaya çalıştı ve evin kapısından içeri girdi. Tam bir baskıdan kurtuldum derken annesi sinirli sinirli ellerini birbirine bağlamış, ayaklarından birini ritim tutar gibi yere hafif vurur vaziyette buldu. Hiroko şaşırdı çünkü bu hareketi sadece çok gerginken yapardı annesi. Acaba neye sinirlenmişti? Tam soracakken annesi sözünü sertçe kesti;

    -An...!?

    -Hiroko, Jülide niye hızlı hızlı odasına gitti? Yüzü de kıpkırmızı! Ne dedin, ne yaptın?

    -Anne ben birşey demedim. İşten geldiğimde burda Manami'yle şakalaşmışlar, ondan öyleydi zaten.

    -Ben seni camda gördüm. Kızın gözünün içine bakarak konuştun. O da utandı hâliyle...

    -Anne ne bileyim ben o kadar utanacağını...

    -Sus! Bir daha kızın üzerine gitme! Bu kız senin bildiğin yüzünde utanması kalmamış, allıkla pembeleşen, boya küpü kızlardan değil!

    -Anne öyle bir söyledin ki ben misafirim sanki, o senin öz kızınmış gibi...

    -Ne yalan söyleyeyim, öz kızım olsa bu kadar beğenirim. Şimdi konuyu dağıtma! Bir daha sakın kızı utandıracak şeyler yapma!

    -Anne, benle ne ilgisi var? O çok utangaçmış...

    -Kardeşin de utangaç. Kızlar böyledir oğlum. Azıcık dikkat edeceksin sen de...

    -Tamam anne yaaa...

    -Bana yaaalama! Bana yaaalama! Yoksa karışmam!

    -Tamam dedik! Şimdi müsaaden olursa odama gidebilir miyim?

    -Git! Ama yemekte hep beraber olacağız ha! Ona göre!

    -Taaamaaam!

    Hiroko güzeeel bir fırçalanmanın ardından odasına gitti. Annesi bile Jülide'nin utanmasının sebebinin kendisi olduğunu anlamıştı ve sürekli gözetlendiğini de bugün daha iyi anlamıştı. Acaba annesi kızı sevdiğini de mi anlamıştı? Ya anladıysa?

JÜLİDE'NİN HİROKO'SUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin