1. Bölüm GEÇMİŞ

168 40 34
                                    

"Anne." Çocuk kardeşiyle kavga ederken annesini yardıma çağırıyordu. Kardeşinin onu ısırmasıyla tekrar çığlık atmaya başladı. "Anne! Kardeşim köpek gibi beni ısırmaya başladı. Anne!"

Kadın oğlunun sözleri üzerine oturma odasına geldi. Çocukların sürekli kavga etmesinden sıkılmış bir halde nefesini vererek onları ayırdı. Kadın bazen evlenmeseydim hayatım daha iyi olurdu diye düşünmüyor değildi. Normal uzunlukta beyaz tenli, uzun dalgalı kahverengi saçları vardı. Gözleri iri ve kehribar rengiydi. Dudakları dolgun ve sol üstte küçük bir beni vardı. Baştan aşağı dikkat çekici bir yapıya sahipti.

Çocuklarına kaşlarını çatarak uzun, uzun baktı. Sonrada oğluna dönüp "Kardeşine ne yaptın? Neden seni ısırma gereği duydu?" diye sordu. Çocuk ne diyeceğini bilemiyormuş gibi bir annesine birde kardeşine baktı. Elamsı gözleri dolmaya başladı. Sonrada annesine bakıp "Beni duymadığı için onu ittim ve yere düştü. O yüzden bana saldırdı." dedi. Kadın dizlerinin üzerinde çöküp oğlunun koyu kahverengi saçlarını okşamaya başladı. Derin bir nefes aldıktan sonra konuşmaya başladı.

"Biliyorsun tatlım. Kardeşin özel biri.Seni duymaması onun hatası değil."

Kadının gözleri dolmaya başladı. Ağlamamak için tekrar derin bir nefes aldı ve devam etti.

"O da seni duymak isterdi. Seninle konuşmak, sırlarını paylaşmak isterdi. Eğer biz ona anlayış göstermezsek, kimsenin anlayış göstermesini bekleyemeyiz. Ona böyle davrandığın için hırçın davranıyor." Kızının ellerini yanaklarında hissedene kadar ağladığının farkında bile değildi. O da ağlamaya başlamıştı. Kadın kollarını açıp ikisine de sarıldı.

Çocuk geri çekilip kız kardeşine baktı. Annesi haklıydı. Onun duymaması kardeşinin hatası değildi. Hiçbir duygusunu kelimelere döküp ifade edemiyordu. Arkadaşı bile yoktu. Evden dışarı bile çıkamıyordu. Kendini onun yerine koymaya çalıştı. Gözleri dehşetle açıldı. Çok kötü bir histi. Birden kardeşini tutup kendine çekti ve kollarını sıkı sıkıya etrafına  sardı.

"Özür dilerim kardeşim. Hepsi benim suçum."

Kardeşi sanki onu duymuş gibi sırtına hafifçe vurmaya başladı. Geriye çekilip kardeşinin gözlerine baktı. Evet. O özel bir kardeşti. Onu seviyordu. Ondan başka kardeşi yoktu. Ona kendisi arkadaşlık edecekti. Onun dili ve kulakları olacaktı. Düşüncelerinden kardeşinin yanağına kondurduğu öpücüklerle son verdi.

Annesi tekrar kollarını açıp ikisine sarıldı. İkisini de çok seviyordu.

"İyi ki sizin gibi iki meleğe sahibim. Bu yüzden dünyanın en şanslı annesi benim." Dedi.

"Bana sahip olduğun için mutlu değil misin yoksa?" Kadın doğrulup sesin geldiği yöne baktı. Göz göze geldiği kocasının yeşil harelerinde muzip ışıltıyı fark edince, alt dudağını ısırmadan edemedi. Bu adam her zaman aklımı başımdan alacak diye düşünüyordu.

Adam karısına yaklaşıp onu beninden öptü. "Cevabımı hala alamadım." Diye tekrar konuştu. Kadın düşüncelerinden sıyrılıp kocasına gülümsedi.

"Sen benim hayatımdaki en büyük şanssın hayatım. Sen olmasan ben bu güzelliklere sahip olamazdım." Kocasının dudaklarına küçük bir buse kondurdu. Adam daha fazlasını bekliyordu ama bakışları çocuklarını bulunca boğazını temizleyip bir adım geriledi.

Eğilip önce oğlunu sonra da kızını öptü. Karısına dönüp " Birilerinin canı sıkılmış gibi." Dedi. Ardından tekrar çocuklarına döndü. " o zaman biz oğlumla alışverişe gidelim. Sen de kızımızla ilgilen olur mu hayatım?"

Kadın başını onaylar gibi aşağı yukarı salladı. Adam arabasının anahtarını alırken "Beş dakikan var evlat. Beş dakika sonra arabada olmazsan seni almadan giderim." Dedi ve dışarı çıktı.

Tam montunu alıp çıkacaktı ki kardeşinin ona dolan gözleriyle bakması onu durdurdu. Kardeşi neden dışarı çıkamıyordu ki. Hem babası da vardı. Ona bir şey olmazdı değil mi?

Elini kardeşine doğru uzatıp elinden tuttu. Onunda montunu alıp dışarı çıktılar. Kardeşine dönüp baktığında onun mutlulukla güldüğünü ve kendisine baktığını gördü.

Kardeşinin elini daha sıkı kavradı. Arabanın arka kapısını açıp koltuğa oturmasına yardımcı oldu. Ardından kapıyı kapatarak ön tarafa babasının yanına oturdu.

Arabanın hareket etmediğini görünce babasına döndü. Babası çatık kaşlarıyla kendisine bakıyordu.

"Kardeşin evde kalmalıydı. Sadece sen benimle gelecektin."

Çocuk babasına "o benim kardeşim. Sürekli evde ve hiç dışarıya çıkamıyor. O da bizimle gelsin. Sen varken bir şey olmaz. Ben ona bakarım." Derken sesi sonlara doğru biraz yükselmişti.

Adam derin bir nefes alıp arkasına baktı. Kızı oturmuş boncuk boncuk gözleriyle ona bakıyordu. Derin bir iç çektikten sonra kapısını açıp arka kapıya yöneldi. Kızının elinden tutarak arabadan indirip eve doğru götürdü.

Kadın bu duruma şaşırıp tek kaşını kaldırarak kocasına imalı bir şekilde baktı. Adam tekrar kaşlarını çatıp karısına baktı ve "Onun evde kalması gerekiyor. İtiraz istemiyorum." Diyerek evden ayrılıp arabasına doğru gitti.

Kadın kızına dönüp işaret diliyle " Dışarı çıkman tehlikeli tatlım biliyorsun. Baban senin için endişeleniyor. Yoksa o da isterdi seni götürmeyi."dedi.

Ama kızı arkasına dönüp koşarak merdivenlerden yukarı çıkıp odasına girdi. Ardından da kapıyı arkasından kilitledi. Ağlayarak yavaş adımlarla yatağına doğru gidip kendini yüzüstü yatağa bıraktı.

Yaşı küçük olmasına rağmen kalbi çok acıyordu. Öyle ki kendini boğuluyormuş gibi hissetti. Annesine seslenmek istedi ama yapamıyordu. Daha çok ağlamaya başladı. Ta ki bilinci yavaş, yavaş karanlığa çekilene kadar.

ŞEYTANIN GÖZÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin