Duyduğum büyük gürültüyle ne zaman kapattığımı bilmediğim gözlerimi açmam nerdeyse aynı zamanda oldu. Suda nefessiz kalmış gibi aldığım derin nefeslerle çevreme bakındım.
Salondaydım. Babam L koltuğun hemen yanında yerde ayaklarının dibinde de kırılmış sürahi vardı. Annem ve abim sağ çarprazımda birkaç adımlık mesafedelerdi.
Annem ve abim korku dolu gözlerle babam ise bana şaşkınlıkla bakıyordu.
Aklımı kaçırdım sanırım. Hala delirmiş gibi etrafıma bakınıp derin nefesler alıyordum. Ben ne zaman oturma odasına gelmiştim. Yana doğru adım atmaya çalışınca ayağıma bir şey takıldı. Ne olduğuna bakmak için eğildiğimde çantam olduğunu fark ettim. Fark ettiğim diğer bir şey ise okul kıyafetlerimin hala üstümde olmasıydı.
Yaşadıklarımın rüya olması imkansızdı. Rüya olsaydı o bıçak darbesini hissetmezdim. Elimle göğsümü yoklayınca bir şey olmadığını gördüm. Derin nefesler alıp vermeye devam ettim.
Bacaklarım daha fazla beni taşıyamayınca kendimi arkamdaki koltuğa bırakıverdim.
"Sanırım deliriyorum. Ben az önce odamdaydım ve bir şey daha doğru birisi bana saldırdı. Buraya nasıl geldiğimi bile hatırlamıyorum. Lanet olsun ben burada uyumuş olamam. Rüya olamayacak kadar gerçekti."
Sonlara doğru sesim kısılmaya başlamıştı. "ama okul kıyafetlerim üstümde duruyor. Rüya olmadığına yemin edebilirim ama siz yinede inanmazsınız. Çünkü ben bile inanamıyorum."
Daha çok kendimi ikna etmeye çalışıyordum. Annem bir şey demeden oturma odasını terk etti. Abimde peşimden.
Babama bakınca yüzünden hiçbir şey anlaşılmıyordu. Ağzımı açıp bir şeyler söyleyecekken babam anlamadığım bir hızda gelip bana sarıldı. Belkide yaşadığım şeylerden kötü etkilenmiştim ve beynim bana oyunlar oynuyordu.
Babamın bana sarılmasıyla sinir boşalması yaşayıp ağlamaya başladım. Babam bana daha sıkı sarılıp başıma art arda öpücük bıraktı. Öperken de "şşş. Hepsi geçecek sana söz veriyorum. Birlikte atlatıcaz bu durumu. Baban yanında. Sen güçlüsün sakın pes etme."
Diyerek beni sakinleştirmeye çalışıyordu. "Ben delirmek istemiyorum baba. Lütfen bana yardım et.çok gerçekti. Ayna hareket ediyordu."
Babamın kollarında ağlarken rahatladığımı fark ettim. Ağlamalarım iç çekişlere dönünce kendimi daha iyi hissettim. Babamın benden ayrılmasıyla annem ve abiminde bana sarılmış olduğunu fark ettim.
Sonraki saatlerde olabildiğince herkes normal davranmaya çalışıyordu. Benim için endişelendiklerini biliyordum ama elimden bir şey gelmiyordu.
Uyuma vakti gelince gerginliğim en üst sıralardaydı. Küçükken olduğu gibi babamla uyumak istiyordum ama utanıyordum. Utandığım içinde bir şey diyemiyordum.
Saat gece 11' e gelince yavaşça odalarımıza doğru ilerlemeye başladık. Akın ve benim odam üst katta. Annemlerin ki ise alt kattaydı.
Ben merdivenlerden çıkana kadar Akın kendi odasına gitmişti bile. Sinirden ve gerilmekten tekrar gözlerim dolmaya başlamıştı.
Kızgınlığım tamamen kendimeydi. O kadar cesur biri değildim. Hala o küçük çocuk gibi rüya ve gerçeği ayırt edemiyordum. Bu da beni korkutuyor.
Odamın önüne gelince derin bir nefes alıp kapıyı açtım. İstemeyerekte olsa içeri adımlar atıp kapıyı arkamdan kapattım. Etrafıma bakınca her şeyin normal olduğunu fark ettim ama aynanın olduğu tarafa bir türlü bakmaya cesaret edemedim.
Dolaba doğru gidip hızlı bir şekilde gecelik takımı alıp üstümü değiştirdim. Odamın ışığını kapatıp hızlı bir şekilde kendimi yatağıma atıp gece lambasını yaktım.
Bildiğim bütün duaları ederek uyumaya çalıştım ama aklımdaki görüntüler bir türlü gitmiyordu. Artık korkudan mı yoksa sinirden mi anlamadığım bir şekilde ağlamaya başladım.
Hem ağlayıp hem de sessiz sessiz babamı sayıklıyordum. Biliyorum beni duyması nerdeyse imkansızdı ama yinede ona ihtiyacım vardı. Babama onunla uyumak istediğimi söylesem bana kızmayacağını biliyordum ama yine de söyleyemedim.
Kendi kendime keşke söyleseydim. O benim babam. Korktuğumda tabi ki yanımda olmasını isteyeceğim. Kendimi korkuya o kadar odaklamıştım ki kapının çaldığını ilk sefer duymadım.
Babamın "Dolunay." Diye seslenmesiyle kendime geldim. Hemen gözyaşlarımı silip gelebileceğini söyledim.
Benimle rüyam hakkında konuşmak için geldiğini düşünürken babam beni yanıltıp yatağımın içine geldi ve yanıma uzandı. Bana sıkıca sarılıp başımı okşamaya başladı.
"Korkmak utanılacak bir şey değil evlat. Bunun için asla utanma. Korktuğun zaman bana korktuğunu söyle. Ben senin babanım. Senin için yapamayacağım bir şey yok. Bu yüzden ne olursa olsun bana söyle tamam mı? Ne olursa olsun ben her zaman yanındayım. Annen ve abinde öyle."
Babamın sözleriyle tekrar ağlamaya başladım. Anlatamadığım türden bir şeydi. İnsan bilmediği şeyden daha çok korkarmış. Ve ben bundan ölesiye korkuyorum.
Babama sıkıca sarılıp kokusunu içime çektim. Güven kokuyordu. Ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama gözlerimi artık açık tutamıyordum.
"Seni seviyorum baba."
Uykuya dalmadan önceki son sözlerimdi. Babamın da bir şeyler dediğini duydum ama algılayamamıştım. Sonrasında ise kendimi uykunun kollarına bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞEYTANIN GÖZÜ
Genç Kurgu"Onu bul ve koru." karanlığın içinden gelen ses oldukça sert ve pusluydu. Adam anlam veremeden çevresine bakınıyordu. Aynı ses tekrar yankı buldu gecenin karanlığında. "Onu bul ve koru." Adam cesaretini toplayıp boşluğa doğru bağırdı. "Kimi bu...