13. Bölüm Karma

42 15 20
                                    

Yaklaşık iki aydır buradaydım. Artık istemesem de kabullenmiştim farklı bir boyutta olduğumu. Okula da gidiyordum. Burada olduğum süre zarfında tuhaf şeylerin olduğunu fark etmiştim ama Sarah bana bir şey anlatmıyordu.

Kızıl bir hafta sonra bana adını lütfetmişti ve okulda ne olursa olsun onunla bağlantım olduğunu belli etmememi, ne olursa olsun göz yummamı söylemişti. Bende onun dedikleri doğrultusunda hareket etmeye çalışıyordum.

Yalnızca evde karşılaşıyorduk nerdeyse. Okulda da ayrı sınıflardaydık. Okula geldiğim zaman sorun olmasından korktum ama tuhaf bir şekilde gelecek olan öğrencinin adı da Dolunay'dı. Sadece soyadlarımız farklıydı. Neyse ki tarih ve coğrafya dersleri hariç tüm dersler aynıydı. Saçma sapan kurt insan cadı dersleri görüyorduk. Okçuluk ve savunma sanatları dersi bile vardı.

Sarah'ın bulunduğu yer neredeyse karmanın en berbat yerindeydi. Evet. Bulunduğum boyutun adı Karma'ydı. İlk duyduğumda çok saçma gelmişti. Ben daha havalı bir şey bekliyordum. Hayal kırıklığına uğramıştım doğrusu.

Beni hiç şaşırtmayan ise okulda gruplaşmalar vardı. Belli bir gruba dahil değilsen dışlanmışsın demektir. Neyseki bir grup beni aralarına almıştı. Ruh hastası gibi konuşmaları vardı ama umursamıyordum. Buradakilerin hemen hemen hepsi birbirlerini küçük düşürmek için ellerinden geleni yapıyorlardı.

İnsan her yerde aynıymış. Burada olduğum süre zarfında kimse bana pek bulaşmamıştı. Sanırım yeni olduğum için avantajım vardı bu yönden. Sarah beni bazı konularda kesin uyarmıştı. Kimseye kendi hakkımda tek kelime bile etmeyecektim. Yoksa bu ölümüme sebep olabilirmiş.

O yüzden pek konuşmuyorum kimseyle. "Baksana Dolunay. Okul çıkışında bir kafeye gitmeyi düşünüyoruz sen de gelsene?" bana seslenen gruptaki kızın adını bilmiyordum. Daha doğrusu gruptakilerin adını bile bilmiyordum.

Yapacak başka bir işim olmadığı için başımla onayladım. Sarah eve genelde geç geliyordu ve yiyeceğimiz oldukça azdı.

Okul çıkışı grupla beraber kafeye gittik ve siparişleri verdiler. Benim param olmadığı için sessiz kalmıştım ama gruptakiler kendilerinin ödeyeceğini söyleyince bende kahve ve meyveli pasta siparişi verdim. Kendi aralarında sohbet ederken bende arada dahil oluyordum. Pekte dinlemiyordum onları.

Aklıma Sarah geldi. Onunda bunları yemesini isterdim. İki saatin ardından kafeden ayrılmaya başladık. Kasaya giderken kızın uzattığı para dikkatimi çekince elinden alıp incelemeye başladım.

"İlk defamı para görüyorsun Dolunay?" kızın alaylı sözünü işitince ağzımda bir şeyler geveleyerek vedalaşıp ayrıldım yanlarında.

İçimden kendime küfürler ediyordum. Çok aptaldım. Bir saat sonra o izbe kasabaya varıp anahtarla kapıyı açıp içeri girdim. Salonun köşesindeki çantamı aldığım gibi içini yere boşalttım.

Yere düşenlerin arasından iki tomar parayı aldım. Alıp incelediğimde bugünkü parayla aynı olduğunu gördüm. Bunca ay aptal gibi bu para aklıma bile gelmemişti. Cidden aklım nerdeydi. Biraz para alıp geri kalanları eşyalarla beraber çantaya geri koydum ve dışarı çıktım.

Hava artık kararmak üzereydi ve ben yeni eve gelmiştim. Saat sekize geliyordu. Eve bakındığımda Sarah hala gelmemişti. O gelmeden marketten aldıklarımı dolaba yerleştirip babamın öğrettiği ciğer sote ve pirinç pilavı yapmaya koyuldum. Yanına salata da yapıp dolaptan ayranı çıkardım.

Saat sekiz buçuk olmuştu ama Sarah hala gelmemişti. Yemeğin altını kapatıp kapıya doğru çıktım. Kapıyı açmamla Sarah ile burun buruna gelmem bir oldu.

İlk tanıştığımızda ki gibi üstü başı berbattı. Ve yine ağlamıştı. Bir şey demeden banyoya girdi. Yaklaşık yarım saat sonra çıktı. Bana bakmadan sofraya oturunca far görmüş tavşan gibi donup kaldı. Kim bilir ne zamandır böyle yemek yemiyordu.

Onu mutlu ve iştahla yemek yediğini görünce içime bir huzur doldu. Geçen süre zarfında öğrendiğim diğer şey ise Sarah'ın bir ailesinin olmamasıydı. Çok küçük yaşta ailesini kaybetmişti. Onları hatırlamıyordu bile.

Sanırım bu beni ona daha çok bağlamıştı. Sofrayı Sarah toplayacağını söyleyip beni salona yollamıştı.

*****  *****  *****

Sabah evden çıkarken Sarah'a biraz para verdim. Para verdiğimi görünce yanakları kızarmaya başlayınca daha fazla mahçup olup utanmasın diye parayı eline tutuşturup koşar adım uzaklaştım.

Bugün ders cadı tarihiydi. İlginç konulardı ama ne zaman bu tuhaf derslere girsem uykum geliyordu. Masal kadar etkili bir dersti. Cam tarafın en arka sırasında oturuyordum. Camdan dışarı bakınca bazı öğrenciler dışarıdaydı. Ders saatleri ve dersler farklı saatlerde işlenebiliyordu.

Güneş ışığının yansımasıyla alev gibi görünen kızıllıklar dikkatimi çekti. Onun Kızıl olduğunu hemen anlamıştım. Yalnız olması dikkatimi çekmişti. Hocanın bana seslenmesiyle Kızıldan bakışlarımı çekip tekrar aynı saniyede bakışlarım kızılı buldu.

Bir grup kızılın yanına gidip içeceklerini başından aşağı dökünce bu bende balyoz etkisi yarattı. Ondan sonra olanları sanki dışarıdan izliyormuşum gibiydi.

3.kattan kendimi aşağı nasıl bıraktığımı. Ne zaman kızılın yanına varıp uzun boylu sıska çocuğu yumruklamaya başlayıp yüzünü dağıttığımı anlayamadım bile. Araya giren 1.50 lik kızın saçlarına yapışıp kafasını çöpün içine koyduğumu hayal meyal hatırlıyordum.

Araya hocaların girmesiyle beni onlardan zor ayırdılar. Üç hoca beni zor tutuyorlardı. Bu sanki ben değildim. Soğuk eller yüzüme temas edince irkilip kendime geldim. Kızılın bana şaşkın bakışlarını görünce rahatladım. Bir şeyler söylüyordu ama kulaklarım uğulduyordu.

Tamamen sakinleşince hocalar beni bıraktı. Çevreme bakınınca çoğu kişinin etrafımızda toplandığını ve kimisi korkuyla kimisi ise şaşkınlıkla bana bakıyordu. Ama umursamadım. Kavga ettiğim grupsa toparlanıp revire gittiler. Kızılın kolunu tutup spor salonunun duş bölümüne götürdüm.

Yedek kıyafetlerimi ayarlayıp duştan çıktıktan sonra ona verdim. Giyinip geldikten sonra beraber sınıflara çıkıp çantalarımızı aldık. Hocaların disipline çağırmaması da ayrı bir ironiydi. Bunlara göz yumması tamamen disiplinsizlikti.

Eve girene kadar ikimizden de tek kelime çıkmadı. Eve girince çantamı yere atıp "Bana anlatman gereken şeyler olduğunu düşünüyorum kızıl. Seni bekliyorum." Aynı zamanda da sağa sola adımlıyordum.

Kızıl "Başına bela aldığının umarım farkındasındır? Sana ne olursa olsun göz yum demiştim. Neden sözümü dinlemedin?" sözlerini sıralarken tekrar sinirlerim gerilmeye başlamıştı.

"Önemli değil. Sen alışık olabilirsin ama bana ters. Belaysa eğer istedikleri, ben belanın alası olurum. Sen benim için değerlisin anladın mı? Kimse benim değerlerime dokunamaz. Onları hor göremez. Ölsem dahi izin vermem. Anladın mı beni? Bunu kafana iyice sok. ve bana bilmediğim şeyleri anlat."

Sözlerimi tane tane ve üstüne basa basa söylemiştim. Beni anlaması gerekiyordu. Ucunda ölüm bile olsa onun için giderdim.

"Özür dilerim. Ben sadece seninde aynı duruma düşmeni istemedim. Benim yüzümden sana da aynı şeyi yapacaklar. Ben alıştım ama sen buraya ait değilsin. Uyum sağlayabiliyorsun ama farklı olduğun anlaşılıyor. Ben başına bela almaya değecek biri değilim." Gözlerinin dolması beni kötü etkilese de düşünmemeye çalıştım.

"Bırakta değip değmeyeceğine ben karar vereyim." Sözlerimi bitirdikten sonra bana ilk defa sarıldı. Boyu benden biraz kısaydı ama kötü durmuyordu. Bende kollarımı ona doladım. "Şşş. Artık yalnız değilsin ben varım. Artık seni ben koruyacağım söz veriyorum. Gücüm yetmese bile senin için sonuna kadar hep direneceğim. Lütfen sende diren. Pes etme."

Artık göz yaşlarını tutmuyordu. Kendime bir söz verdim. Artık onun ailesi bendim. Ve onu her şeyden koruyacağıma yemin ettim.

ŞEYTANIN GÖZÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin