20. Bölüm İnfaz

38 16 15
                                    

Yaşadıklarım kabustan farksızdı. Savaş alanında tetikte duran bir asker gibiydim. Her an bir yerden biri çıkıp saldıracakmış gibi.

Adının Evran olduğunu öğrendiğim kişiyle Mera'ya doğru gidiyorduk. Otobüste bulunan herkesi öldürmüştü. Birilerinden kaçıyor gibiydik. Sorduğum soruları yanıtsız bırakıp beni bilinmez bir girdaba sürüklüyordu. Arabasına neden bindiğime dair bir fikrim yoktu. " Gitmemiz gerek." Demişti ve sorgusuz itaat etmiştim.

Artık beynim uykusuzluktan iflas etmek üzereydi. Gözümü açık tutmakta zorlanıyordum. Evran'ın küfürler savurmasıyla kendimi toparlamaya çalıştım. " Kemerini tak." Demesiyle ikiletmeden kemerimi taktım. Dikiz aynasından bakınca takip edildiğimizi gördüm. Şansıma lanetler yağdırırken Evran aracın hızını arttırmıştı.

Hızdan dolayı ağaçları net göremiyordum. Mera'ya geldiğimizde ara sokaklara girip izimizi kaybettirmiştik. Artık olağan şeyler bana normal gelmeye başlamıştı. Şaşıracağım bir şeyin olacağına ihtimal vermiyordum artık.

Araba izbe bir yerde durduğunda arabadan inip çevreme bakındım. Varoş yerleri andırıyordu. Evran yıkık dökük bir eve girince bende peşinden gittim. İçerisi dışarısından daha iyi durumdaydı. Evran beni dinlenmem için bir odaya yönlendirince etrafı incelemekten vazgeçtim.

İşlerinin olduğunu söyleyip birkaç saate döneceğini ve o süre içerisinde dinlenmemi söyledi. Başımla onaylayıp odayı incelemeye başladım. Duvar tarafında tek kişilik bir yatak ve pencereye yakın bir çalışma masası vardı. Çift kapaklı krem renginde bir giysi dolabı vardı. Dolapta da birkaç parça kıyafet vardı.

Kendime uygun birkaç kıyafet seçip banyo olduğunu tahmin ettiğim yere gittim. On dakikalık bir duşun ardından vakit kaybetmeden kendimi yatağa bıraktım.

****** ***** ***** ****** ****** ******

Birinin beni sarsmasıyla bilincim yavaş yavaş açılmaya başladı. Son yaşadıklarım aklıma gelince üstümdeki örtüyü atıp ayağa kalktım. Ayağa kalkmamla yatağa yığılmam aynı zamanda oldu.

Sanırım gözüm yerinden çıkmıştı. Gözümde şimşekler çakıyordu. Kendimi toparlayamadan ellerim arkamdan sıkıca bağlanmıştı. Sol gözümü açık tutamıyordum. Yüzümde sıcaklık hissedince kaşımın açıldığını anladım.

Kollarımdan tutulup dışarı çıkarılırken aklımdan türlü senaryolar baş gösteriyordu. Evran'ın beni tuzağa düşürmüş olasılığı aklımı kurcalıyordu. Mantıklı yanımda öyle bir şeye ihtimal vermiyordu. Sonuçta beni kurtarmıştı.

Düşüncelerime Evran'ın benden farkı olmadığını görünce son verdim. Adamlar benimle onu tabiri caizse arabanın içine fırlatmışlardı. Evran'a baktığımda yüzü öfkeden kararmıştı. Cevap alamayacağım için soru sormaktan bıkmıştım.

Yaklaşık bir saat sonra ormanda inşa edilmiş hapishane tarzı bir yere getirilmiştik. İçeri girdiğimizde yanılmadığımı gördüm. Yukarı çıkarılırken aşağı bodrum olduğunu tahmin ettiğim yerde çığlık sesleri geliyordu. Burası resmen işkence merkeziydi. Yanından geçtiğimiz odalarda türlü işkence aletleri bulunuyordu. İşkence edilen insanları düşününce midem kasılmaya başladı.

Bu anı sanki daha önceden yaşamışım hissine kapıldım. Bu hisle tuhaf bir ürperti geçti bedenimden. Bizi bir odaya koyduklarında ellerimizi çözmüşlerdi. Elim yüzüme doğru gidince gözüm daha çok sızlamaya başladı. Gözüm tamamen kapanmıştı.

Oda da otuzlarının ortasında gibi duran biri vardı. Nedense bana Evran'ın ilerki yaşlarını anımsatmıştı. Kirli sakallı saçları dağınık ve siyahtı. Siyaha çalan gözleri vardı. Yakışıklı adamdı. Düşüncelerimin kaydığı yönü fark edince gözlerimi devirdim.

ŞEYTANIN GÖZÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin