Abimle ayrılmaz ikili gibiydik. Konu kızlar olunca hariç tabi ki. Yaklaşık kırk dakika sonra nihayet okula varmıştık. Özel bir okul olabilirdi ama yine de okuldu işte. Devasa bir bahçesi vardı. Futbol sahası ve basketbol sahası da vardı tabi. Turuncu ve beyaz renkliydi.
Servisten inip okula giderken abimin bana trip attığını fark etmem açıkçası biraz uzun sürmüştü.
Hadi ama sanki olmayan bir şeyi söylemiştim. Kızları sıkıştırıp öpen ben değildim sonuçta.
Abim bir liseliye göre oldukça uzun ve atletik yapılı biriydi. Koyu kahverengi saçları, yeşile çalan ela gözleri ve esmer bir teni vardı. Kızların onun peşinden koşmasına şaşmamak gerek. O yakışıklılık bende de olsa eminim benimde peşimden dolanan çok olurdu. Öyle değil mi?
"Akın. Hey buradayım tatlım." Evet yine başlıyoruz. Sesin geldiği tarafa bakınca Tuğçe yılışığının saçma sapan hareketlerini gördüm. Yüzümü buruşturmadan edemedim. Abim cidden de zevksiz biriydi.
Akıllı ve güzel kızlar varken o salak ve yapışkan olanlarda ne buluyor anlamıyorum. Daha doğrusu anlamak işime gelmiyordu.
Tuğçe sarı saçlı kumral bir kızdı. Gözleri kahverengi ve vücudu normaldi. Ya da tipim değildi kısaca. Yüzümü tekrar buruşturup abime baktım. O ise Tuğçe'ye sırıtıp o yöne doğru gitmeye başladı. Mecburen bende peşinden gittim.
O yılışığın sevdiğim tek yanı biz varken başka kızları yanımıza yaklaştırmaması. Eh bir işe yarasın bari bir zahmet.
Abim sabah ki olaydan dolayı gözlerimin içine baka baka dudaklarına kısa sayılmayacak bir öpücük bıraktı. O salakta hemen aşka gelmiş devamını istemişti. Aptal kız okulda olduğunu unuttu sanırım. Mal beyinli.
Kız olmasa kesinlikle kafayı gömmüştüm. Abime gözlerimi devirip yönümü okula doğru çevirdim.
Okuldaki çoğu insandan nefret ediyordum. Hemen hemen hepsi zengin piçleriydi. Tamam bende zengin olabilirim ama en azından piç değilim. Sonuçta kimseyi aşağılamıyorum dimi. İçimden kendime göz devirip merdivenleri çıkmaya başladım.
Okuldaki herkes bir üstünlük kurma çabasındaydı. Gerçi ne bekliyorsam okulun adı bile ÜSTÜNLÜK KOLEJİ. Çok düşündüler galiba bu ismi bulabilmek için.
Ben düşüncelere dalmışken sınıfımın önüne gelmiştim bile. 10/A adam gibi bir öğrenci bile yok. Birde devlet okullarını kötüymüş gibi saçma sapan ithamlarda bulunurlar. Bu okula hiç bakmıyorlar sanırım. Paralı bir okuldan çok şey beklememek gerekiyor doğrusu.
İçeri girdiğimde her zamanki gruplar vardı. Masa başında isyankar ergenler. Orta sıranın ilk iki sırası dedikoducular grubu. Ve son olarak da duvar tarafının son sıralarında ki kendini piskopat diye adlandıran bir grup zavallı.
Dedikodu grubunun bana bakmasıyla onlara göz kırpıp cam tarafının en arkasında olan sırama geçtim. Kızların kıkırdamaları kulağıma gelince göz devirdim. Bu aralar her şeye göz devirir oldum.
Aman ne güzel ilk ders kimyaydı. Hiç ders dinleyecek havamda değildim. Bu yüzden kafamı sıraya koyup uyumaya çalıştım. Çalıştım diyorum çünkü dedikodu tayfasında ki sarışın kız yanıma geldi. Belliki bana takmış durumdaydı. Sol kaşımı kaldırıp ona baktım. Benden çekindiğini anlayınca göz devirdim.
"Ee. Konuşmayacaksan neden rahatsız ediyorsun kızım." Diyince ilkin şaşırdı. Sonra da kekelemeye başladı. Cidden kusmak için güzel bir gündü.
" Cuma günü yapılacak olan kamp etkinliğine katılıp katılmayacağınızı merak ettik. Sen ve abin katılacak mısınız diye sormaya geldim Dolunay?" diyince boş boş kızın suratına baktım.
" Bu muydu yani? Sabahtan beri bunun için mi kıvranıyordun karşımda?" kızın kızarıp bozarmasını umursamadan devam ettim. "Düşünüyorum da dedikoduya ayıracağın vakti beyin egzersizine ayırsaydın daha zeki olabilirdin. Bana aval aval bakmayı keste mal beyinli arkadaşlarının yanına dön."
Sarışın kız bir şeyler söylemek için ağzını birkaç kez açsa da bir şey söylemeyip, saçlarını savurarak arkasını dönüp sınıftan çıktı.
Ardından bakarken pişmanlık duydum açıkçası. Keşke biraz daha laf soksaydım. Güzel bir hismiş. Daha önce de denemeliymişim ama neyse ki daha önümde koca bir üç yıl vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞEYTANIN GÖZÜ
Novela Juvenil"Onu bul ve koru." karanlığın içinden gelen ses oldukça sert ve pusluydu. Adam anlam veremeden çevresine bakınıyordu. Aynı ses tekrar yankı buldu gecenin karanlığında. "Onu bul ve koru." Adam cesaretini toplayıp boşluğa doğru bağırdı. "Kimi bu...