Ormanın içinde uzun bir yolculuktan sonra sonunda başımı sokabileceğim bir yer bulmuştum.
Han olması gerekenden küçüktü daha çok kulübe gibiydi ama bunla yetinmeliydim çünkü yağmurdan dolayı sırılsıklam olmuştum ve atımında yürüyecek hali kalmamıştı.
Tek boş masaya oturdum ve hancıya seslendim.
"Ne alırsınız efendim?" hancının kızı sarı saçlı ve daha on dört , on beş yaşında bir kızdı.
"Bir kök birası ve tavuk istiyorum" dedim ve nazikçe ekledim: "Birde örtü istiyorum çok üşüdüm"
"Hemen getireceğim efendim" dedi ve uzaklaştı.
Handa benim dışımda dokuz kişi vardı.
Bunların sekizi paralı asker olduğunu düşündüğüm pisliklerdi ve birde pelerini ve başlığından dolayı yüzünü göremediğim şu kişi vardı.
Hancının kızı bira ve tavuğu rahat taşıyabilmek için örtüyü omzuna atmıştı benim masama doğru yürüyordu ki paralı askerlerden biri onu belinden kavrayarak kucağına oturttu bira ve tavuğu düşüren kız
"Lütfen bırakın" diyerek ağlamaya başladı.
Babası sadece izlemekle yetiniyordu belli ki onun için canı kızının canından önemliydi.
Bu sefer belaya bulaşmamaya kararlıydım ve önüme döndüm. Kız çığlık atmaya devam ediyordu babasıysa biralarını tazeliyordu bu rezalete daha fazla dayanamadım, dayanamazdım...
"Hey hancı tavuk ve bira istedim ama hâlâ gelmedi!" diye bağırdım.
Paralı askerlerden biri bana döndü ve
"Bizimle ilgilendiğini görmüyormusun çocuk!" dedi.
Kiza baktım ve adamın onun kıyafetlerini çıkartmaya çalıştığını gördüm.
"O kızı rahat bırakın." dedim ve bunu sakince söyledim.
Askerler birbirlerine baktılar ve kahkaha atmaya başladılar.
"Çok beğendiysen bizden sonra becerebilirsin ama sıranı beklemelisin evlat" bunu kızı ilk taciz eden adam söylemişti.
"Değersiz varlığına son vermeden o kızı bırak"dedim.
Kılıcımı lordun adamlarından kaçarken kaybetmiştim ve tek silahım belimdeki hançerimdi.
Hançerimi çektim.
"Elindeki şey bir ekmeği bile kesmez evlat" dedi ve kızı kucağından indirip bir tane tokat attı. Kız yere düşmüştü ve sarı saçlarına kan karışmıştı. Kılıcını çekti ve bana doğru üç - dört adım attı çok dikkatsiz davranıyordu ve arkadaşlarına dönüp sırıttı. Bu boşluk bana yetti ve hançeri fırlattım tekrar bana döndüğünde hançer sol gözüne saplanmıştı kılıcını fırlatıp kendini yere attı acıdan kıvranıyordu aslında bu kavgayı sadece gözünü kaybederek bitirebilirdi ama ben böylelerinin yaşamaması gerektiğini düşünürüm.
Yere düşürdüğü kılıcı aldım ve saçından tutup gırtlağına derin bir kesik attım. Arkadaşları şok olmuşlardı ve biranda hepsi birden ayağa fırladılar. En irileri konuştu "Lanet olsun sen öldün çocuk!" dedi ve kılıcını çekti.
Sinirden gözü dönmüştü ve sağlıklı düşünemiyordu.
Ölümcül bir hata yaptı ce kılıcını erken salladı bense sadece bir adım geri gittim ve kılıcımı onun karnına sapladım.
"Ne derler bilirsiniz ne kadar büyükse okadar sert düşerler." Bunu söyledim ve sırıttım bu onları sinirlendirecek ve hata yapmalarını sağlıyacaktı iki kişi birlikte saldırmayı denediler.
Hançerimi yerdeki adamın gözünden çıkarttım ve gardımı aldım
ilk darbeyi kılıcımla karşıladım ve hançerimi adamın boğazına sapladım bu sırada diğerinin darbesinden son anda kurtuldum ama bacağımda derin bir kesik oluştu.
Onların masalarına doğru geriledim ve masadaki birayı beni yaralan adamın suratına fırlattım.
O gözlerini temizlemeye çalışırken hançerimi kalbine sapladım.
Dört kişi kalmışlardı ve bu sefer etrafımı sarmayı deniyecekler gibi gözüküyordu.
En yaşlıları konuşmaya başladı" 4 adamımı öldürdün ve bana baya bir paraya mâl oldun aşağlık heri..." sözü bitmeden ense kökünden giren bir kılıç ağzından çıktı. Köşede oturan gizemli kişinin bir kız olması beni şaşırtmıştı
"Evet domuzlar şimdi belinizdeki keseleri masaya bırakın ve burdan gidin yoksa diğer arkadaşlarınıza cehennemde eşlik edebilirsiniz!" Başlığını çıkartmış ve dalgalı kumral saçlarıyla birlikte mavi gözleri ortaya çıkmıştı. Adamlardan biri keseyi attı koşarak handan çıktı diğer ikisi kılıçlarını çekmişti.
"Size kaçmanız için şans vermiştim ama siz.."
kızın lafını küfürle bölen paralı asker "Sende nerden çıktın fahişe sende kimsin?" dedi.
Kız "Ölüm" diye fısıldadı ve çok hızlı bir darbe indirdi adamın kılıç tutan eli kopmuştu.
Eli kopan paralı askerin son sözü arkadaşınaydı.
"Kaç!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yetenek #WATTYS2016
ФэнтезиÖlüm kalım savaşı veren Jared ve Lysa'nın hayatları karanlık bir çizgide ilerlemektedir. Zaten kötü giden hayatlarına birde Sylvia dahil olunca ölüm en yakın arkadaşları olur. Ortaçağın karanlık dönemlerinde geçen; büyü, kılıç ve okların ömrü belir...