Aradan 7 gün geçmişti. Bu gün salıydı ve müdür karısının hamile olması şerefine (!!!) balo düzenleyecekti. Sizcede çok saçma değil mi? Evde kutlayın, bize ne? Neyse ki hediye felan alınmayacaktı ve 3 günlüğüne okulu Muğla'ya götürecek ve orada 3 gün kutlayacaktı. Tabii biz Çınar ile çıkmaya başlamıştık. Tamam ani gelmiş olabilir ama gönül işte.
Annem hamileyken babama haber vermiş. Babam "Yaptık bakalım bir hata. Neler olacak." demiş.
Garibim ben...
"Kanka ben bunu alacağım." deyip hevesle yanıma koştu Eda. "Olmaz o!" dedi Hasan ve bıkkınca derin bir nefes aldı.
"Kankama dedim ben!" deyip tekrar bana döndü.
"Vallahi ben bilmem kanka ama şunu bil ki sana çok yakışır o." deyip göz kırptım.
(Kırmızı, omuzları düşük, mini elbise.)
"Kankam onay verdi. Ben bunu alıyorum. Hadi kalk! Şimdi sıra sende." dedi ve kolumdan çekmeye başladı.
"Çınar'la seçicem ben kanka." deyip tekrar yerime oturdum. "Ayh! Gö*üm!" deyip Hasan'ın yanına ilerledi.
"Eda, güzelim olmaz o dedim!" deyip sinirle baktı Hasan. "Bana ne be! Kankam beğendi benim." deyip bana öpücük yolladı.
"Hele şükür Çınar!" diye sitem edip yerimden kalktım. • • • • •
Çınar'a "Bak bu elbise güzel. Bunu deneyeyim." dedim ve hevesle kabine ilerledim.
"Elif olmaz o dedi-" Ben giyinmeye başlamıştım bile.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Nasıl?" diye sorup etrafımda dönmeye başladım. Bir kaç bayan görevli de bizi izliyordu. "Bu mu? Mmmm..." deyip süzmeye başladı. Yavrum 'Mmmm' deme içim eriyor.
"Hayır bu çok güzel olmuş, beğenmedim." deyip kabine ittirmeye başladı. "Ne?" diye sitem ettim. Bazı görevliler de gülüyorlardı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Perdeyi açıp bıkkınca Çınar'a baktı- Mikerim seni kızım!
Çınar bir kızın belinden tutmuş taşıyordu. N'oluyor lan ananı sevdiğim!
"S-sağolun bey efendi." deyip hayran hayran baktı kız. Ardından beni fark etti.
"Ne demek." deyip gülümsedi Çınar Bey'de (!).
Kız bir kez daha bana bakıp Çınar'ın yanağından öpüp "Teşekkür borcu." dedi.
Ardından el sallayıp ilerledi.
Topuklularımı hızla çıkarıp elime aldım. "Çınar senle sonra görüşürüz!" dedim ve kızın peşinden koşmaya başladım.
Topuklulardan birini kızın sırtına attım. "N'oluyor ya!" deyip hızla arkasını döndü.
"Senin öpücüğüne kalmadı benim sevgilim!" dedim ve diğerini de karnına fırlattım.
"Lan! Sen benim kankamın sevgilisini mi öptün yellorospu!" diye cırlayıp kızın üstüne atladı Eda.
"Şimdi bittin sen!" deyip o siyah saçlarını elime doladım. "Eda kanka sen Çınar'ı tutmaya çalış. Yoksa Çınar bu kızdan beni ayırırsa ben de onu ortadan ikiye ayıracağım." dedim ve kızın saçlarını çekmeye başladım.
Çınar'dan:
Elif'in hızla kıza atlamasıyla gözlerim fal taşı gibi açıldı. Tam gidip ayıracaktım ki Eda koşarak yanıma geldi. "Çınar! Ayırırsan kelleni koparırım!" deyip elini bana doğru salladı.
"Ahh! Ya kızım bıraksana saçımı! Ah!" diye saçları yolunan kıza baktım.
Eda'ya doğru gelip belinden kavrayan Hasan'a sonradan teşekkür etmeyi aklıma kazıyıp ilerledim.
"Çınar vallahi bir adım daha atarsan ayrılırım senden!" dedi. Sonunda kızı yere savurdu.
"Bana bak! Bir daha Çınar'a y**şak y**şak bakarsan seni eşşek bizim köyde bulunan 367 kmlik gölden gelinceye kadar beceririm!" diye bağırdı. Kız da ağlamaya başlayınca ee mâlum dayanamayıp kıza ilerledim.
Elif'den:
Çınar kızın yanına ilerleyip elinden tuttu (!) ve koltuğa oturtturdu. Yanına oturmayı da ihmal etmedi.
Ayrıldık!
Banane!
Bitti!
Eda arkadan seslenip "Kuzum!" dedi ve önüme geçip bana sarıldı.
"Ağlama sakın bak sonra herkes seni aciz sanar." deyip daha sıkı sarıldı.
"Eda gitsek mi?" diye fısıldadım.
"Tamam." dedi. Ardından kabine ilerleyip üstümü hızla değiştirdim. Çınar'ın giymemi istemediği elbiseyi aldım ve kasaya ilerledik.
Çınar kızı sakinleştirdikten sonra merdivenlerden aşağı inmeye başladı. Beni fark edince "Elif! Beklesene kızım!" dediyse de görevlinin elinden poşeti kaptığım gibi mazadan dışarı koştum. Eda'da bana yetişti.
"Elif! Ya beklesene!" diye bağırıyordu. Tabii Hasan da geride kalmıştı ve o da koşuyordu. "Kanka tuvalete!" dedim ve tuvalete gitmek için sağa döndük.
