《17》

21.8K 1K 74
                                    

Yorumlayın*-*

Gecenin saat dördünde sessizce evin kapısından içeriye giriyordum. Aslında bir gibi inmesi gerken uçak rötar yapıp geciktiği için bu duruma düşmüştüm. Parmak uçlarımda ilerlerken karanlıkta bir yerlere takılmamaya da dikkat ediyordum. Merdivenler hiç olmadığı kadar uzun ve ev hiç olmadığı kadar sessiz geliyordu, Martin den ses seda yoktu.

Odamın kapısından içeriye girdiğimde çantamı kapattığım kapının arkasına koymuş ve karşımdaki görüntüyle donakalmıştım. Yatak başlığına sırtını yaslamış ve kucağındaki benim yastığıma sarılı halde başı sarkmış Martin beni beklerken uyuyakalmış gibi görünüyordu. Bu güzel görüntü karşısında ayaklarım hareket etmek istemezken bulunduğu rahatsız pozisyon ilerlememi sağlamıştı.

Her adımımda içimde kabaran özlem onu uyandırmam için bana yalvarırken şu anki şirin görüntüsü hatrına bunu yapmayı reddediyordum. Kucağındaki yastığımı usulca çektiğimde hafif kıpırdansada uyanmayan koca bebeğe sarılmak için yanıp tutuşuyordum. Elimi ensesine koyup kendime yasladığımda bir yandan da uyanmaması için üstün çabalar sarf ediyordum.

-Bebeğim sırıtını başlıktan çekelim de rahat yat tamam mı?

Fısıldayarak sorduğum soru üzerine hafif mırıltısı ardından yatakta biraz kayıp başını boynuma yaslamıştı. Belime sarıllan kollarına karşı koymak istemesem de üzerimi değiştirmem gerekiyordu. Belimde sımsıkı duran kollarını uzun uğraşlar ardından çözdükten sonra üzerimi değiştimek için acelece hareket ediyordum.

Martin çok uykusuz kalmadığı günler haricinde asla bu kadar derin, yani insanlar için hafif onun için derin sayılan uykulara yatmazdı. Normal günlerde benim bırakın fısıltıma uyanmamayı elimi ensesine koyduğumda uyanması gerekirdi. En iyi ihtimal tam Ram uykusunda olmasıydı kötü ihtimal ise uykusuna dikkat etmemesiydi. Üzerimi değiştirip kafamdaki soruları yarın Martin yardımı ile cevaplamaya karar vererek yatağa yanına yattım. Benim yatağın içine yatmamla bana dönen vücüdu her zamanki yatış şeklimizi almamızı ister gibiydi. Belime sarılan kollarını ve göğsüme yasladığı başı bu tezimi doğrular gibiydi. Boynuna kollarımı dolayıp sarılışına karşılık verirken yarın onunla uyanma düşüncesi tebessümü dudakladımdan eksik etmiyordu.

-İyi geceler bebeğim benim.

...
-Rüya mı görüyorum?

Uykulu gelen ses kulağıma ulaştığında umursamayarak uyumaya devam ettim. Yanağıma dokunan el ile suratımı buruşturup arkamı döndüğümde hafif bir kıkırtı duydum.

-Rüya değilsin.

Arkamdan sarılan kollar ve boynuma bırakılan öpücükler ile uykumun en tatlı yerinde uyanmak üzereydim. Huysuz hareketlerim birbirini izlerken uykuya dalalı çok olmadığından emindim.

-Artık uyanıp benimle ilgilenmen gerekiyor.

Gözlerimi kısarak arkamı dönüp ona baktım. Yeni uyandığı her halinden belliydi. Saçları dağılmış, yüzünde yastık izi duruyordu. Başını göğsüme çekip yalvararak mırıldandım.

-Sabah dörtte geldim Martin. Uyuyalım.

-Saat şu an on iki Jenn.

Kısık gözlerim biraz daha açıldığında inanmazca kafamı salladım. O kadar uykusuz hissediyordum ki. Onun ise bana olan özlem dolu bakışları uyanmam için yeterli sebeplerden biriydi.

-O zaman uyanalım bakalım.

Göğsüme iyice uzanıp derin nefesler eşliğinde bana sarıldığında onca günün acısını şu iki saniyede çıkarmak ister gibiydi.

Domestic Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin