《21》

21.9K 1K 403
                                    

Merhaba, ilk defa bu kadar uzun bir sitem konuşması yapacağım bu nedenle şimdiden özür dilerim.

Arkadaşlar bölümleri çok geç attığımı farkındayım ama bu biraz benim elimde olduğu kadar sizin ve benim içinde bulunduğum çevrenin de elinde.

Boş vaktim olduğunda ya da aklıma yazabileceğim ufak sahneler geldiğinde zaten kısa kısa notlar alıp sizin için bölüm tamamlamaya çalışıyorum ama bazen hevesim kursağımda kalıyor. Bazen ise yazmayı hiç canım istemiyor.

Bunun nedeni kitabımın okunduğu halde bir türlü tek düzelikten çıkmayan vote ve yorum sayısı. İnanın vote çok umrumda değil ama yorum yapmanızı ve onları okumayı dört gözle bekliyorum. Çünkü yazdığım şeylerin geri dönüşünü bana bir tek sizler verebilirsiniz.

Bu nedenle biraz daha özverili olmanızı rica ediyorum. Olmazsanız da siz bilirsiniz bu hayatta her şey karşılıklı.

SORUM VAR!!

DOMESTİC 25. Bölümde final yapsın mı?

Benden bu kadar umarım dikkate alırsınız. İyi okumalar...

Mart ayının soğuğunu belli edercesine esen rüzgar arabadan inip eve koştuğum otuz saniyede bütün vücudumu dondurmuştu. Ağzımdan çıkan buhar sıcak eve girdiğimde hafiften kaybolmuştu. Nihayet sıcaklığın getirdiği rahatlamayla gevşeyen vücudum kasılmayı bırakmıştı. Montu ve beremi çıkarıp askıya astığımda merdivenden gelen adım seslerine kafamı kaldırdım. Üzerindeki gri eşofman altı ve siyah düz badisi ile Martin gevşeyen vücudumun tekrar kasılmasına neden olmuştu. Birkaç ayda iyice kaslanan vücudu tamamiyle kendini verdiği kickboks derslerinin getirisiydi. Yeni duş aldığını belli eden ıslak saçları arasındaki siyah kulakları bile nefesimin kesilmesini sağlıyordu. Ne güzel, bu çocuğa büyük kapılmıştım ben.

-Hoş geldin yavrum.

Yanıma ulaşır ulaşmaz belime sardığı eli ile beni kendi vücuduna çekmişti. Burnunu boynuma sürtüp tam o noktaya sert bir öpücük bıraktığında titrediğimi hissettim. O büyüdükçe daha can yakıcı bir hale geliyordu, bense ona tutulmaktan başka bir şey yapamıyordum.

-Hoş buldum.

Belimdeki ellerini çekmeden sadece kafasını boynumdan çıkardığında, şimdi yüzlerimiz arasında ki ufacık mesafe ile birbirimize bakıyorduk.

On dokuz yaşının getirmiş olduğu bir çok özellik vardı onda. Çocuksu sevgisi günden güne azalmış, belki tam olarak kaybolmamıştı ama yerini daha yoğun bir duyguya bırakmıştı. Artık gözlerinden geçen tutkuyu veyahut şehvet tohumlarını daha net görebiliyordum. Bana dokunmaktan çekinmiyor, kendimi geri çekmeye kalkıştığımda ise bütün otoritesini ortaya koyarcasına buna karşı çıkıyordu.

Küçük yakınlaşmalarımız azalmış, kıvılcımlarımızdan yangınların doğabileceği tutku dolu anılarımız artmıştı. Bu kalbimi ağrıtıyor bazense bu kadar duygu ağır geliyordu.

Dudaklarını dudaklarıma bastırdığında itiraz etmeden dudaklarımı araladım. Bunu yapmamın hoşuna gittiğini başını yana eğip öpücüğü derinleştirmesinden anlıyordum, ona teslim olmamı seviyordu. Elinin biri belimden boynuma kaymış olmayan mesafeleri sıfırın altına indirmek istercesine beni kendine bastırmıştı. Ellerimi onun boynuna doladığım gibi aynı sertlikle kendime çektim, derinden gelen inlemesini duyduğumda sırtım duvara yaslanmıştı. Tam şu an bacaklarımı beline dolayıp bana ne verirse almamı istediğinden emindim ama bütün günümü bir sınavdan diğerine girerek geçirdiğim için tek yapmak istediğim güzel bir yemek yedikten sonra duş alıp uyumaktı.

Domestic Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin