Satır arası yorum yapmayı unutmayın*-*
Romanın biten sayfasını çevirince çıkan o kağıt sesi ellinci kez salonda duyulduğunda telefonundan kafamı kaldırdım. Karşımdaki tekli koltukta bir buçuk saattir okuduğu kitabı çoktan yarılamış olan çocuğa baktım. Doğrusu sıkılmadan uzun süre kitap okuyabilmesine imreniyordum. Benim hiçbir zaman edebiyata merakım olmamıştı. Ellebtte klasikleri okumuştum. Emile Zola veya Tolstoy dan ödev konusu için az kitap okumamıştım ama bunlar zorunluluktan yaptığım şeylerdi.
O bunu bir hobi haline getirmişti. Eğer kitabı bitirmek istiyorsa bir kulağında kulaklık, hemen yanıbaşında duran ki muhtemelen benim zorla eline tutuşturduğum süt bardağıyla saatlerce bu dünyadan koparak kitaba dalıyordu. Kitap onu gerçekten etkilemiş ise o zaman gecesini gündüzüne katarak odasına kapanıp o kitabı bitiriyordu.
Tekrar sayfayı çevirdiğinde kuyruğunu koltuğun kol kısmına yaslamıştı. Uzayan siyah saçlarına baktım, sivri kulakları saçları altında gizlenmişti. Her doğum gününden sonra vücudu belli bir biçimde değişiyordu. On beş yaşında incecik vücut hatlarına sahip bir çocukken şimdi kilo alması sonucu bedeni de cüsse kazanmıştı. Sporla alakası olmamasına rağmen kalsı görünen vücudu türüne ait bir özellik olabilirdi. Dikkat çeken keskin yüz hatları vardı. En çok değişen ise kesinlikle boyuydu.Şu anlık 1.80 cm civarı olan boyu onu ilk gördüğüm zamana oranla epey değişmişti.
-Jenn?
Öylece ona bakmaya dalmışken bana seslenmesiyle irkilmiştim.
-Efendim?
Üzerimde gelişi güzel dolaşan gözleri gözlerimi bulduğunda bir şeyleri tartmak istiyor gibi bir hali vardı.
-İyi misin, bir sorun mu var?
Elimdeki telefonu kapatıp koltukta yanıma bıraktıktan sonra ona odaklandım.
-Hayır sadece seni ilk gördüğüm zamandan bu yana ne kadar çok değiştiğini düşünüyordum.
Elindeki kitabın kalmış olduğu sayfasına siyah bir ayraç yerleştirdikten sonra kitabı önündeki sehpaya bıraktı.
-Hımm ne kadar yakışıklı olduğumu düşünüyordun yani. Sekiz ayda büyüyüp çok çekici bir erkek oldum sonuçta.
Buram buram ego kokan laflarına yüzümü buruşturduğumda oturduğu koltuktan kalkıp yanıma geldi. Yan tarafıma oturup kollarını bana sardı. Ayaklarını kucağıma bıraktığında ağırlığı karşısında nefessiz kalmıştım.
-Martin çok ağırsın.
Küçükken sürekli yaptığı bu hareket şimdi beni öldürüyordu.
-Hadi ama o kadar ağır değilim.
Bir bacağını çektiğinde nefes alabilmiştim.
-Artık küçük bir çocuk değilsin.
-Imm sen bunun farkında mıydın ?
Anlamadığım cümlesini bitirdiğinde burnunu boynuma yaslamıştı.Derin bir nefes aldığında sanki aldığı benim nefes hakkımmış gibi nefesimi tutmuştum. Ufak bir öpücüğü kulağımın altına bıraktı.
-Acıktım.
Gerçekten küçük bir çocuktu. Onu gülerek üzerimden ittiğimde kendini koltuğa bıraktı.
-Ne yemek istermiş benim küçük bebeğim?
Alt dudağını ağzının içine yuvarlayıp kaşlarını kaldırdığında gözlerimi kıstım.
-Martin seni aç bırakırım.
Yaptığı saçma imadan dolayı kızarmış bile olabilirdim.
-Ben bir şey demedim ki sadece düşünüyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Domestic
Romansa-Tamamlandı- Bu kitap ailesiz bir kız olan Jenny ve kurt melezi olan Martin'in hikayesini anlatmaktadır. Martin ilk bölümlerde 10 yaşında, Jenny ise 20 yaşındadır. (...) -...ve güzelim ben hediyemi şimdi istiyorum. Dudaklarım üzerinde hissettiğim...