Sinan arabasının el frenini çekerek onu kaydırdı ve sokağa daldı. Sokakta, Deniz'in apartmanı önünde duran bir Audi'yi görünce gözleri kısıldı. Auidi'ye binmek üzere olan iki adam Sinan'ın arabasının farlarıyla aydınlanmıştı. İkisi de siyah renkli kıyafetler giymişlerdi. Sokağa öfkeyle dalan gri sedanı görünce şoför tarafına gelmiş olan adam deri pardösüsü içinden bir silah çıkardı. Sinan küfür ederek direksiyonu kırarken ön camda iki kurşun deliği açıldı. Gri araba önce sol kaldırımda duran metal korkulukları parçaladı, sonra sağa doğru dönüp bir minibüse çarptı. Esra yüzüne çarpan hava yastığının darbesi yüzünden sersemlerken cama çarpan kurşunların seslerini duymaya devam ediyordu. Hızla elini koltuğun yanına attı ve koltuğu geriye yatırdı. Kendini arabanın ön panelinden geriye iterken şoför koltuğunun sırt kısmının nasıl parçalanmış olduğunu gördü. Kendi tabancasını çekiği iki hava yastığı arasından Auidi'ye doğru bütün şarjörünü boşalttı.
Auidi'dekiler karşı ateş başlayınca hızla arabalarına binip, gaza bastılar. Araba uzaklaşırken Esra silahındaki boş şarjörü silkeleyerek attı ve yeni şarjörü taktı. Bu sırada Sinan'ın ıslak nefeslerini duyuyordu. Delik deşik olmuş hava yastıkları sönmüştü. Uzanıp koltuğu yatırdı. Sinan'ın yüzüne iki göğsüne altı kurşun gelmişti. Genç adam ağzını bir şeyler söylemek için açtı ama sadece kan kabarcıkları çıktı. Bakışları donuklaştığında Esra gözlerindeki yaşları silerek onun belindeki tabancayı ve yedek şarjörünü de alıp arabadan çıktı. Bu sırada sokaktaki meraklı komşular pencereden, perdelerinin ardından bakmaya başlamıştı, Esra, "Polisi ve ambulansı arayın!" diye bağırarak Deniz'in apartmanına doğru koşmaya başladı.
Esra'nın ciğerleri yanıyor, kasları yırtılacakmış gibi ağrıyordu ama bunlara aldırmadı. Deniz apartmanın zemin katında, arka tarafta, bahçeyi gören, ufak bir dairede yaşıyordu. Parası buraya yetiyordu, Urfa'da yaşayan ailesine düzenli para göndermesi gerekiyordu. Kapısı aralıktı, kapıyı omuzlayan Esra süratle içeri daldı, Deniz'in evinde fazla eşyası yoktu. Genç polis Alman kurdu Berlin'le birlikte yaşıyordu. Berlin antrede yatıyordu, etrafı köpeğin kanı kaplamıştı. Köpek Esra'nı görünce hafifçe kımıldayarak inledi. Esra göz ucuyla ona bakıp dişleri gıcırdayıncaya kadar çenesini sıktı, el fenerini yakarak ilerledi. Deniz uzun boylu, ince yapılı polis Görev Gücünün en genç elemanıydı. Daha polis akademisinden yeni mezun olmuştu. Her zaman iyimser, güler yüzlü ve esprili olan kısa saçlı, keçi sakallı genç adam dağılmış, devrilmiş bilgisayarlarının arasındaydı. Biraz uzağında tabancası vardı, sırt üstü yatıyordu, eli boğazındaydı. Esra koşarak salona girdiğinde ona boş gözlerle bakıp, bilgisayarını gösterdi ama gücü orada bitti. Esra ağlayarak Deniz'in yanında dizlerinin üzerine düştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BORDO BERELİ SERİSİ
Teen FictionBazı insanlar farkında bile olmadan büyük hatalar yapar... bu zincirleme olayları tetikler, tıpkı bir çığın oluşması gibi. Polis Baş Komiseri Yaman Gökdemir'in öldürülmesi de işte tam olarak böyle bir olaydı. Çünkü ardında bıraktığı kardeşi ona saki...