Günaydın arkadaşlar, yeni bölüm sizlerle umarım beğenirsiniz. İyi okumalar...
Nil
Uzun süre ormanın içinde yürüdüm. Nereye gideceğimi, ne yapacağımı bilmiyordum. Tek bildiğim onun beni bulacağıydı. İçgüdülerim beni ormanın içinde tuttu. Bir süre aynı bölgede dolandım. Takip ediliyormuş gibi hissediyordum. Sanki yavaşça daha yakınıma geliyordu. Yağmur başladığında artık sabrım kalmamıştı. İlk başta yavaşça yağan yağmur kısa sürede sağanak yağışa döndüğünde ormanın içi sanki bir sis perdesiyle örtülmüştü. Yağmur damlaları önce ağaçların yapraklarına düşüyor ardından son hız yeryüzüyle buluşuyordu.
Hissettim. Fazla yakındı. Kollarımdaki kılıflarda takılı olan bıçakları çekerek elime aldım. Yağmur damlaları ellerimdeki çelik bıçakların üstüne hızla düşüyor, çeliğin daha parlak görünmesini sağlıyordu.
Kollarımı iki yana açtım. Ellerimdeki bıçakları sıkıca kavramıştım. Avucumun içindeki yaralar gerilmiş sağ elimdeki dikişlerin zorlandığını hissediyordum.
Tam olarak nerede olduğunu kestiremiyordum. Kendi etrafımda bir tur döndüm. Görünürde ağaçların ıslak gövdesinden başka bir şey yoktu. "Burada olduğunu biliyorum" diye haykırdım ağaçlara doğru. Kulaklarıma gelen bir hışırtı sesiyle arkamı döndüm. Gök kulakları sağır eden bir şekilde gürledi. O an geldiğini hissettim. Zihnimde yankılanan bir ses "Arkana bak!" diye haykırdı. Döndüm. Ancak geç kalmıştım. Arkamdan sağ kürek kemiğimin üstüne aldığım darbeyle vücudumun dengesini kaybettim ve yere düştüm.
Alacağım darbeyi düşünerek yerde sola doğru yuvarlandım ve olası darbeden kaçtım ancak kafamı kaldırdığımda hiç kimse yoktu.
Sırtımı arkamdaki ağaca doğru verirken tek dizimin üstünde kalktım. Soluk soluğa etrafıma baktım. Ağaçların arasından geçen karartıyı gördüğümde yerimden fırlayarak peşine düştüm. Zikzaklar çizerek ağaçların arasından hızla gidiyordu. Yağmur ve sürekli önüme çıkan ağaçlardan görüşüm net değildi. Ancak çok hızlı hareket ediyordu. Ayağım takıldı. Çamurlu zemine ikinci defa düşmeden önce son anda dengemi sağlayarak kurtuldum. Nefes nefese etrafıma baktığımda onu kaybettiğimi fark ettim.
Kirpiklerime biriken sular yüzünden gözümü sürekli kırpmak zorunda kalıyordum. Tüm sezgilerim açık halde doğayı dinliyordum. Ağaçların arasından bir baykuş sesi yükseldi. Gün içerisinde seslerini ilk defa duyuyordum. Gece kadar ürperticiydi. Tüylerim diken diken olurken onu tekrar hissettim.
Bu sefer o bana çarpmadan önce kolumu kaldırıp bıçağı ona doğru savurdum. Sağ tarafımdaydı ancak açıyı yakalayamamıştım. Kolum yan tarafına çarptı. Zihnimde yükselen "O kim?" diyen sese kulak asarak yüzünü görmek için kafamı çevirdim ancak yan tarafına çarpan kolumu yakalamış ve diğer eliyle kürek kemiğime vurarak kolumu sırtıma doğru bükmüştü. Acıyla haykırdım. Kolumu serbest bıraktığında omzumdan boşanan kolum askıdan sarkan bir elbise gibi yan tarafımda sallandı. Sırtımdan aldığım darbeyle yüzüstü yere düştüm. Kalkmaya fırsat bulamadan önce ağırlığını üstümde hissettim. Sonra eli saçlarımı sertçe kavrarken yüzümü çamurun için bastırdı. Nefesimi tuttum. Başımı sertçe yere doğru bastırırken hareketsiz kaldım. Bir süre sonra ciğerlerim sıkışıp gözlerimin önündeki karanlıkta renkli noktacıklar belirmeye başladı. Artık daha fazla hareketsiz kalamazdım. Çırpındım. Elinden kurtulmak için büyük çaba harcadım ancak bir faydası yoktu. Nefes alamazdım. Nefes alırsam ciğerlerime çamurdan başka bir şey dolmazdı. Ancak bedenim hayatta kalma içgüdülerine daha fazla karşı koyamadı. Dudaklarım ayrıldı. Nefes almak için iç çektiğimde tüm çamur boğazıma ve genzime doldu. O an kafamı kaldırdı. Şiddetle öksürdüm. Ağzımdan çamur fışkırırken gözlerimden yaşlar boşalıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çöplük 2
Action"Hava soğuktu, hayır değildi. Üşüyen bedenim değil ruhumdu. Ruhum artık soğuktu. Hiç olmadığı kadar soğuk. Ne hayatımın aşkı ne de yaşam kaynaklarım beni ısıtamıyordu." (Nil) "Gözlerindeki o boşluk tüm benliğimi etkisi altına almıştı. Tek istediğim...