Merhaba arkadaşlar, geçen bölümden herkesin kafası karışmış :) Ama birkaç tane kurguya yakın tahminler gördüm :) Evet bu bölümden sonra hala kafanız karışmış olursa CUMARTESİ AKŞAMI Saat 21:00'DA DORTGOZKEDİKZ.FANS İnstagram sayfasında canlı yanında olacağım. Sorularınıza orada bana birebir sorabilirsiniz.
Keyifli okumalar dilerim, Hayatınıza iyi bakın ;)
Nil
Gözlerim biranda ardına kadar açıldı. Tüm bedenim korkuyla titriyordu. Gözlerimi kapatıp açtım. Gördüğüm kırık beyaz tavan bana tanıdık bir şeyler çağrıştırdı. Kulağıma gelen mekanik sesler algımı yavaş yavaş açıyordu.
Gözlerimi kapatıp açtım. Doktor. Doktorun odasındaydım. Korkum yavaşça bedenimi terk ederken kafamı çevirip baktım. Hemen başımın ucunda oturan doktor bana dikkatle bakıyordu. Onun biraz arkasında Step ayakta duruyordu.
Göz göze geldiğimiz an bakışlarındaki soğukluk korkunun tekrar tüm bedenimi esir almasına sebep oldu. Öğrenmişti! Her şeyi öğrenmişti. Kalp atışlarımın arttığını belirten aletin sesi odanın içinde yankılanırken doktor hızla ayağa kalktı. Bir elini beni yatıştırmak istercesine saçlarıma koyarken "Sakin ol Nil! Her şey düzelecek" dedi.
Bakışlarımı Step'in soğuk gözlerinden çekemiyordum. Dudaklarım korkuyla ayrıldı. Gözlerim dolarken "Umut?" dedim. Kelimeleri bir araya getiremiyordum. Hiçbir şey hatırlamıyordum. Gördüklerime dair hiçbir şey hatırlamıyordum. Ne görmüştüm? Ne anlatmıştım? Neden bu lanet olası seansı kabul etmiştim?
Doktor birilerine sesleniyordu ancak ben onu duymuyordum. Sanki bir bataklığın içine saplanmış dibe batıyor, beni çıkartması için Step'e yalvarıyordum.
Bakışlarını kaçırdı. Derin bir nefes alarak bana doğru geldi. Elimin ona doğru kalktığından habersizdim. O havada duran parmaklarımı kavradığında içime derin bir nefes çektim. Parmaklarını sıkıca kavradım. Buz gibi olmuş avucumun içini ısıtan parmakların sıcaklığıyla donmuş bedenimi ısıtmaya çalıştım.
Diğer kolumda hissettiğim sızıyla kafamı çevirdim. Yanımda tanımadığım bir kadın vardı. Tenime saplanan iğneye baktım. Kadın kafasını kaldırıp bana gülümsedi. Dudakları kıpırdadı ancak ben onu duymadım. Dudaklarını okuyamadım. Tek düşünebildiğim Step'in neyi öğrendiğiydi.
Bakışlarım tekrar ona döndü. Bedenim rahatlıyordu. Step bana baktığında fısıltıyla "Özür dilerim" dedim.
Elini avucumun içinden çekti. Onun tutmaya gücüm yoktu. Arkasını döndüğünde "Step lütfen beni bırakma" diye yalvardım.
Doktorun yüzü görüş alanıma girdi. "Sakin ol Nil. Eşine çıkmasını ben söyledim. Ağır bir seanstan çıktın. Biraz dinlenmen gerekiyor. Uyandığında eşin burada olacak"
Göz kapaklarım ağırlaşarak kapandı ancak ben uyumak istemiyordum. Tek istediğim nelere sebep olduğumu öğrenmekti. İlacın etkisine yenik düşerken aklımdaki tek düşünce artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağıydı.
Gözlerimi tekrar açtığımda tavandaki lekelerden klinikteki odamda olduğumu anlamıştım. Step'i görmek umuduyla kafamı çevirdiğimde onu duvar kenarındaki tekli koltukta otururken buldum. Öne doğru eğilmiş parmaklarıyla şakaklarına masaj yapıyordu. Onu görmek içimi biraz olsun rahatlattı. Belki de doktor seansa girmeden önce söylediklerinde haklıydı. İstemediğim hiçbir şey söylemeyeceğim konusunda beni ikna etmiş, böylece Step'in de rahat etmesi için hipnoz seansını kabul etmiştim. Ancak hiçbir şey hatırlamıyordum. Doktor bu konuda bir bilgi vermemişti. Neler olduğu hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Ne söylemiştim? Ne anlatmıştım?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çöplük 2
Action"Hava soğuktu, hayır değildi. Üşüyen bedenim değil ruhumdu. Ruhum artık soğuktu. Hiç olmadığı kadar soğuk. Ne hayatımın aşkı ne de yaşam kaynaklarım beni ısıtamıyordu." (Nil) "Gözlerindeki o boşluk tüm benliğimi etkisi altına almıştı. Tek istediğim...