Bölüm 25

5.5K 614 124
                                    

Merhaba arkadaşlar, yeni bölüm sizlerle. Bugün biraz geç kaldım kusura bakmayın. Keyifli okumalar dilerim. Hayatınıza iyi bakın...

Kucağımda birleştirdiğim ellerime bakıyordum. Bileğimdeki kesik iyileşmişti. Günler çok hızlı geçiyordu ve benim artık buradan çıkmam imkansız gibi görünüyordu. Hipnoz seansını kabul ettiğim için pişmandım. Hayatımı verdiğim o kararla alt üst etmiştim. Hiçbir şey olmamış gibi hayatıma devam edebilirdim. Yıllardır bunu yapıyordum.

"Nasıl hissediyorsun?" diye soran doktorun sesiyle kafamı kaldırıp ona baktım.

"Yok olmuş gibi" diye fısıldadım. Kafasını iki yana salladı. "Çok fazla gelişme kaydettin Nil. Şuan farkında değilsin ancak iyileşiyorsun" dediğinde sinirle güldüm.

"Her şeyimi kaybettim. Hayatımı..." dedikten sonra dolan gözlerimle yutkundum. Doktor elindeki defteri kucağına koyarak öne doğru eğildi.

"Hayatını tekrar kazanıyorsun. Yıllardır kendinle savaş içindesin Nil. Savaşını yeniyorsun. Korkularını açığa çıkardın. Şimdi yapman gereken tek şey kabullenmek, en zor kısımdayız. Biliyorum kabullenmek istemiyorsun. Ancak buraya kendin gelerek büyük bir adım attın zaten. Şimdi ilerlemeye devam edelim. İzin ver sana yardım edeyim."

"Çok iyi konuşuyorsunuz ama bana yardımcı olmuyorsunuz. Step ile görüşmeme izin vermiyorsunuz. Evliliğim bitiyor ve ben onu kurtarmak için hiçbir şey yapamıyorum"

Sonlara doğru sesim öfkeyle yükselmişti. Doktor kafasını iki yana salladı. "Çünkü ben önce seni kurtarmak istiyorum Nil. Sağlıklı bir birey olmadan buradan çıkarsan evliliğini asla kurtaramazsın. Sana bunu daha önce de açıkladım. Eşin ile görüşmene izin vermiyorum çünkü o senin tetikleyicin. Gerçek kimliğini keşfetmen için tetikleyicilerinden uzak durmalısın. Arda ve Step, bu süre zarfında ikisiyle de görüşmeyeceksin"

"Arda ile görüşmek isteyen kim? Ben Step'i görmek istiyorum. Ona yaptıklarım için af dilemek istiyorum!"

"Bunu hangi Nil söylüyor?"

Hızlı hızlı nefes alıp verirken doktoruma bakıp kaldım. Günler önce Disosiyatif Kimlik Bozukluğu teşhisi koyulmuştu. Doktorum için özel bir hastaydım çünkü iki kimliğimle de barışıktım. Bu yüzden hastalığımın ortaya çıkması zaman almıştı. Yaşadığım hayatta bunu etkilemişti. Çöplük'te her iki kimliğim de birlikteydi. Öldürürken hissettiğim zevki şimdi daha net anımsıyordum. Piramit'i temizlerken özellikle Arda ile çıktığımız görevlerde diğer kimliğim faaliyetteydi. Umut'un annesini öldürüp onu alırken de...

Step ile kurduğumuz düzenli hayatla onu tamamen bilinçaltına gömmüştüm. İyi bir anne, iyi bir eş ve iyi bir insan olmak için çabalamıştım. Ancak Umut büyüdükçe ondaki değişimi daha çok fark eder oldum. Utku, tutku ve Uğur'dan farklıydı. Büyüdükçe aradaki fark gözle görülmeye başlamıştı. Bu da bilinçaltımdaki tüm korkularımı tekrar açığa çıkartmıştı. Ancak tek sorunum Disosiyatif kimlik bozukluğu değildi.

"Pekala, biraz çocuklarından bahsetmeye ne dersin?" diyerek profesyonel bir şekilde konuyu değiştirdi doktorum.

Gözlerimi kapattım. Uğur'un bebek kokusu burnumda tüterken "Onları çok özledim" diye mırıldandım. "Yarın onları göreceksin" dediğinde gülümseyerek gözlerimi açıp "Evet" dedim.

Doktor bana dikkatle baktı. Bu bakışı iyi biliyordum. Hoşuma gitmeyecek bir şey söylemek üzereydi. "Neden bu kadar çok çocuk sahibi olmak istedin Nil?"

Kafamı yana doğru yatırdım. "Çünkü çocukları seviyorum" diye cevap verdiğimde kaşlarını havaya kaldırarak "Dün Nehir ile konuştuk" dedi.

Çöplük 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin