Bölüm 21

4.1K 547 128
                                    

Step

Nil uçurumdan aşağı atlarken adını haykırdım. Ağaçların arasından çıkıp uçuruma doğru koşarken ceketimi ve kazağımı çıkartmıştım. Uçurumun ucuna geldiğimde ayakkabılarımla pantolonumu da çıkartıp arkasından atladım.

Buz gibi suyun içine daldığım an etrafım hava kabarcıklarıyla çevrildi. Kısa süre sonra deniz tekrar durgunlaşmaya başlarken etrafıma baktım. Denizin dibine doğru baktım. Yukarı çıkan hava kabarcığını takip ederek daha derine inerken Nil'in dibe batan bedenini gördüm. Daha hızlı yüzdüm. Onu yakalayıp yüzeye çıkartırken nefesim tükenmek üzereydi.

Yüzeye çıktığımda derin bir nefes alırken elimle Nil'in kafasını kaldırdım. Kolumu boynunun altına yerleştirip kayalıklardaki demir basamaklara doğru ilerledim. Hızlı yüzmeye çalışsam da yeteri kadar hızlı değildim. Akıntı basamaklardan uzağa sürüklenmemize sebep olmuştu.

Suyun üstündeki basamağı kavradığımda arkamdan çarpan dalganın etkisiyle elim kayıp suyun içine düştüm. Yüzeye çıkıp Nil'i belinden kavradıktan sonra basamağı tekrar tuttum. Nil ile birlikte kendimi yukarı çektim. Ayağımla kayalıkta basacak bir yer ararken basamağa asılı kalmakta zorlanıyordum. Sonunda ayağımı kayalıktaki bir çıkıntıya yerleştirip doğruldum. Nil baygın bir şekilde kolumdan sarkıyordu. Diğer ayağımla demir basamağa basıp suyun içinden biraz daha çıktım. Denize doğru dönüp sırtımı falezlere yaslarken Nil'i iki kolumla birden karnından tutarak sarstım. Karnına baskı uygulayarak yuttuğu suyu çıkartmaya çalıştım. Üçüncü denememin ardından öksürerek ciğerlerindeki suyu çıkarttı.

Hırıltıyla nefes alıp kafasını kaldırdı. Hemen ardından kafası tekrar önüne düşerken bir elimle alnını tutup kafasını geriye çektim. "Nil" dediğimde cevap vermedi. "Lanet olsun" diyerek yukarı kadar tırmanan demir basamaklara baktım. Onu taşımaktan başka çarem yoktu.

Nil ile birlikte tekrar kayalara doğru döndüm. Onu belinden kavrayıp omzuma yerleştirdikten sonra yukarıdaki basamaklara tutunup tırmanmaya başladım. Demirler zamanla denizden yükselen nemin etkisiyle küflenmişti. Bunun için şanslıydım. Ellerim ve ayaklarım üstünden kaymıyordu. Tek sıkıntı hareket ettikçe omzumdan kayan Nil'in hareketsiz bedeniydi. Arada bir onu tutmak zorunda kaldığım için tepeye tırmanman uzun zamanımı aldı. Sonunda yukarı çıktığımda Nil'i yere yatırdım. Yanına tırmanmadan önce bileğini kavrayarak nabzını kontrol ettim. Çok yavaştı. Dudakları ve elleri morarmıştı.

Yukarı çıkıp biraz ileride duran pantolonumu giydim. Cebimdeki telefonu çıkartıp Mert'i ararken kazağımla ceketime doğru koştum. Mert'e Kurt'un evine ambulans göndermesini söyledikten sonra telefonu kapatırken Nil'in yanına geri dönmüştüm. Yanına eğilip ıslak kazağını ve iç çamaşırını çıkarttım. Kazağımla ceketimi giydirdikten sonra baygın bedenini kucağıma alarak koşmaya başladım.

Eve ulaştığımda Umut, evin girişindeki basamaklarda oturmuş bizi bekliyordu. İki yanında korumalar vardı. Buse ile Kuzu ortada görünmüyordu.

Ağaçların arasından çıktığım an Umut ayağa kalkıp bana doğru koştu. "Baba ne oldu?" diye sorarken sesi korkuyla tizleşmişti.

Umut'a cevap vermek yerine "Kuzu!" diye bağırdım. Eve girip Nil'i salondaki koltuğa yatırırken Kuzu yatak odasından koşarak yanıma geldi. "Bana havlu ve kıyafet getir" dediğimde karşılık vermeden yatak odasına geri dönmüştü.

Umut koltuğun başında ürkekçe durmuş annesine bakıyordu. "İyileşecek" dedim ona bakarken. Gözlerini kaldırıp bana baktı. Gözlerinin içine bakarak "İyileşecek" diye tekrar ettim. Kafasını onaylarcasına salladı. Nil'in ellerini tutup ısıtmaya çalışırken Kuzu havlu ve kıyafetlerle yanıma gelmişti.

Çöplük 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin