Bölüm 13

4.3K 570 91
                                    

Merhaba yeni bölüm sizlerle, umarım beğenirsiniz. Hayatınıza iyi bakın...

Arda

Kurt ile Can gideli yarım saat oluyordu. Zehir'in evinin olduğu caddede yol kenarına park etmiş bekliyorduk. Kurt gitmeden önce adamın bugün evden hiç çıkmadığını söylemişti. Bu da beni kuşkulandırıyordu.

Aynı tip müstakil evlerden oluşan bir mahalledeydik. Bizim tercih ettiğimiz gibi şehrin kalabalığından uzaktı ancak yeteri kadar gözlerden uzak değildi. Evler birbirine yakındı. Meraklı bir komşu rahat bir şekilde eve kaçta girip çıktığını kontrol edebilirdi.

"Belki de komşuları sorgulamalıyız" dediğimde geldiğinden beri sessizce kendi kabuğuna çekilen Nil güldü. "Elbette, böyle bir mahallede bu durum hiç dikkat çekmezdi zaten"

İç çekerek evleri inceledim. Haklıydı. Evlerin önündeki arabaların hepsi belli bir kalitedeydi. Burada yaşayan insanlar genelde takım elbiseli takımındandı. Zehir kendine kaliteli bir yaşam kurmuş gibi görünüyordu.

"Bana onunla yaptığın konuşmayı anlat" diyen Nil'in sözleriyle bakışlarımı Zehir'in evine çevirdim. "Anlatılacak çok bir şey yok. Ona cinayetlerin işlendiği saatlerde nerede olduğunu sordum. O da işinde ve evinde olduğunu söyledi. Yine de Birim'e o kadar çabuk gelmesi beni kuşkulandırmıştı. Ona bunu sordum ve özgürlüğüne kavuşması için imzalattığımız anlaşmayı hatırlattı. İstediğimiz zaman onu çağırma hakkına sahiptik. O da buna uymuştu. Yani her şey fazlasıyla kusursuzdu."

"Bakalım ne kadar kusursuz?" diyen Nil arabanın kapısını açıp aşağı indiğinde "Hey, nereye gidiyorsun?" diye bağırdım. Cevap verme zahmetinde bile bulunmadan ilerlemeye devam etti. Hedefi Zehir'in evi gibi görünüyordu.

"Lanet olsun" diyerek arabadan inip peşinden koştum. Nil evin terasına çıkan tahta merdivenleri rahat tavırlarla çıktı. Elini yumruk yapıp kapıya sertçe vururken yanındaki yerini almıştım.

"Ne yapmayı planlıyorsun?" diye sinirle fısıldadığımda gülerek "Arkadaşça sohbet" diye karşılık verdi. Çifte lanet olsun. Sonunda çatlak Nil geri dönmüştü.

Kapı açıldığında her türlü manzaraya hazırlıklıydım ancak böylesine değil. Zehir yüzünde geniş bir gülümsemeyle kapıyı açtı. Karşısında bizi gördüğünde ise gülümsemesi dondu. Üstü çıplaktı. Kafasında pembe bir saç bandı takılıydı ve bir koluyla yan tarafına sabitlediği bir bebek tutuyordu.

Nil'e baktım. Kaşlarını kaldırmış karşısındaki manzaraya bakıyordu. Şaşkınlığını üstünden atması kısa sürdü. Genişçe gülümserken "Selam Zehir" diyerek adama yaklaştı. Elini onun çıplak göğsüne koyup geriye iterek eve girdi.

Nil ilerleyerek "Bu taraftan geçiyorduk sana bir uğramak istedik" derken içeri doğru onu takip ettim.

Zehir ikimize de baktıktan sonra güldü. "Zeyd, bana ailemin yanında Zeyd deyin" dedikten sonra eliyle içeriyi işaret ederek "Sonunda arabanın içinde oturmaktan sıkıldınız demek ki" dedi.

Zehir kapıyı kapatırken kaşlarımı kaldırdım. Bana bakan Nil'in yüzünde alaycı bir sırıtış belirdi. Zehir "Bu taraftan" diyerek öne geçip bizi evine davet ederken "Sizden öncekiler sabırlıydı ancak komşuların dikkatini çekiyorlardı" dedi. Kucağındaki kızı babasının kolunun arkasından kafasını sarkıtarak bize gülümsedi. Ardından yeni çıkan seyrek dişlerinin arasından dilini uzatarak bize dil çıkardı. Güldüm. Bana kızımı hatırlatmıştı.

Evin salonuna girerken "Dövmeli olan mahallemizin alışık olduğu tiplerden değildi" diyen Zehir konuşmasına devam ediyordu. Kapıda durduğumda içerinin karışıklığına bakıp kaldım. Evin tüm eşyaları kenara çekilmiş ve ortaya geniş bir oyun alanı kurulmuştu. Pembe minderlerin arasında oturan bir kız çocuğunun sırtı bize doğru dönüktü. "Anneciğim mi gelmiş babacığım?" diyerek arkasına döndü.

Çöplük 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin