Kucağımda Uğur ile evden çıkarken çocuklar koşarak yanımdan geçip benden önce arabaya ulaşmışlardı. Bugün babalarında eğlence günü yapacakları için mutluydu. Üç aydır gelenek haline getirdikleri Cumartesi günleri eğlence günleri olmuştu. Nasıl eğlendikleri konusunda bir fikrim yoktu çünkü hiç davet edilmemiştim. Üç ay içinde Step aramıza kalın duvarlar örmeye devam etmişti. Çocuklarla ilgili konular dışında bir şey konuşamaz hale gelmiştik. Onunla iletişime geçebilmek için sürekli çocukları bahane ediyordum. Dört tane çocuğunuz olmasının faydalarını bu gibi durumlarda görmeniz mümkündü, sorunları hiç bitmiyordu. Çocuklar çok nadir babalarında kalıyorlardı. Genelde Step geliyor, çocuklarla vakit geçirdikten sonra evine gidiyordu. Çok saçma bir düzenimiz olmuştu ancak çocuklar alışmış gibi görünüyordu. Yani Step'in bize dönmesini sağlamak için çocukların mutsuzluğunu da öne süremiyordum. Elim kolum bağlı kendi ellerimle yok ettiğim hayatımı izlemekle yetiniyordum. Yıllarca paylaştığımız yatağa akşamları tek başına girmek acı veriyordu. Kullandığım ilaçların etkisiyle eskisi gibi kâbuslar rüyalarıma musallat olmuyordu ama hastanede geçirdiğim zamanı da eklersek bir yıldır huzurlu bir uyku uyuyamamıştım.
Ayrıca henüz Lisa'yı öldürmemiştim. Şaka yapıyorum. Onu öldürmeyi ciddi bir şekilde hiç düşünmedim. Aslında kadını bir daha görmediğim için bu kadar rahattım. Lisa şimdilik ilgi alanımın dışına çıkmıştı.
Uğur'u bebek koltuğuna yerleştirdikten sonra kalan küçük alana itişerek sığmaya çalışan diğerlerine baktım. En sonunda Umut pes ederek biraz öne çıkmış ve Utku ile Tutku arkalarına yaslanarak sırıtmışlardı. Bana bakıp gülümseyerek "Gidebiliriz anne!" dediklerinde "Emredersiniz efendim" diyerek kapıyı kapatıp öne geçtim.
Yola çıktıktan bir süre sonra Umut iki koltuğun arasından öne uzanarak radyoyu açmaya çalıştı. Hafifçe eline vurarak ona engel olup "Ne istiyorsan bana söyle bebeğim. Yaptığın şey çok tehlikeli" dedim.
"Anne sadece radyoyu açacaktım. Bunun nesi tehlikeli" diyerek surat astığında aynadan gözlerine baktım. "Ani bir fren yapsam öne düşüp başını çarpabilirsin Umut"
Açıklamam yeterli olmuş olacak ki dudaklarını büzerek sessiz kalmayı tercih etti. Işıklarda durduğumda istediğini yerine getirerek radyoyu açtım. Birkaç kanal gezdikten sonra pop şarkılarının çaldığın bir kanalda durdum. "Anne Rock kanalı aç" diyen kızıma kaşlarımı kaldırarak bakarken "Senin yaşındaki kızlar genelde pop dinler" dedim.
"Ben senin bildiğin kızlardan değilim" diyerek burnunu havaya kaldırdığında güldüm. Kanalı değiştirirken kafamı iki yana sallıyordum. Ah kesinlikle farklısın Umut diye mırıldandım sessizce.
Step'in evinin önüne geldiğimizde arabayı park edip aşağı indim. Çocuklar benden önce kapıları açıp aşağı inerek eve doğru koşmuşlardı. Uğur'u kucağıma alıp arkalarından giderek evin önündeki küçük bahçeyi geçtim. Çocuklar hep birlikte kapıyı yumrukluyorlardı. Step kapıyı açtığında "Merhaba baba" diye bağırarak yanından geçip içeri girdiler.
Kapının önünde durduğumda gülümseyerek "Merhaba" dedim. Aynı şekilde gülümseyip "Merhaba" dedikten sonra Uğur'u almak için uzandı. Oğlumuzu kucağına alıp geri çekildiğinde bir süre ne diyeceğimi bilemeyerek yüzüne baktım. Parmaklarımı pantolonumun cebine sokarken "Bugün ne yapıyorsunuz?" diye sordum. Sesim beni de davet et der gibi aciz bir şekilde çıkmıştı. "Bugün aşçılık günü, şimdi mantarlı makarna yapıyoruz. Ardından kurabiye ve kek yapacağız" dediğinde güldüm.
"Sen ne yapacaksın?" diye sorduğunda "Kurt ve Kuzu'nun yanına gideceğim" diye cevap verdim. Hala davet etmesini bekleyerek alt dudağımı ısırıp yüzüne baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çöplük 2
Action"Hava soğuktu, hayır değildi. Üşüyen bedenim değil ruhumdu. Ruhum artık soğuktu. Hiç olmadığı kadar soğuk. Ne hayatımın aşkı ne de yaşam kaynaklarım beni ısıtamıyordu." (Nil) "Gözlerindeki o boşluk tüm benliğimi etkisi altına almıştı. Tek istediğim...