Merhaba, yeni bölüm sizlerle. Umarım beğenirsiniz, iyi okumalar. Hayatınıza iyi bakın...
Step
Pencerenin diğer tarafında durmuş, Aslan'ın acıyla kasılan bedenini izliyordum. Hemşirelerin omuzlarından tutarak yatağa bastırışını, Aslan'ın yumruk olan elini, acıyla haykırıp dikişlerini patlatmaması için bağlı olan yüzünü izliyor, aklımdaki diğer düşüncelerden uzak duruyordum.
Mert, Aslan'a doğru eğildi. Ellerini şakaklarına yerleştirip onunla göz teması kurmaya çalıştı. Aslan'a doğru eğilmiş dudakları kıpırdıyordu. Net göremediğim için dudaklarını okuyamadım ancak ne dediğini tahmin etmek zor değildi. "Ağrı kesiciler vücudundaki bakterinin daha çok öremesini sağlıyor. Sakin kalıp bu cehennem azabına katlanmalısın"
Lanet olsun! Aslan'ın şuan hissettiği acıları tahmin etmek bile imkânsızdı. Ancak biz ne zaman acıya karşı olan bağışıklığımızı kaybetmiştik? Yıllardır yaşadığımız hayat geçmişin acılarını silmiş miydi?
Mert'in sözleri işe yaramış olacak ki Aslan yataktan kalkmak için çabalamaz oldu. Göğsü titriyordu. Aldığı nefeslerin boğazındaki borudan rahat bir şekilde çıkmadığı belliydi.
Sırtımda hissettiğim dokunuşla arkama baktım. Asım abi yanımda durmuş içerideki durumu kontrol ediyordu. "Onu böyle görmek çok zor" dediğinde kafamı onaylarcasına salladım.
"Arda aradı. Zehir'i almışlar, buraya getiriyorlarmış. Anlaşılan katilin kullandığı yosun türü bir yıl önce onun serasından çalınmış"
"Yalan söylemediğine emin miyiz?"
"Değiliz. Belki katille direk iş birliği içerisinde belki de değil. Bilemeyiz. Ancak şimdilik yardım sever görünüyor"
İç çekerek tekrar Aslan'a baktım. Az önceki halinden farklı değildi. Eli hala yumruk halindeydi. Diğer elini de yumruk yapmak isterken olmayan parmaklarının neler hissettireceğini merak ettim.
"Step, son zamanlarda Nil ile aranızda yaşananlar sizi güçsüzleştiriyor. Katilin hedefi halindeyken birbirinizle savaşmanız sizi tehlikeye atacak"
Dişlerimi sıkarak sessiz kaldım. Nil'e karşı hem fazlasıyla öfkeli hem de davranışım yüzünden pişmandım. Onu suçladığım şey iğrençti. Ne olursa olsun asla söylememem gereken sözleri dile getirmiştim.
"Biliyorum, Nil zor biri. Onu küçüklüğünden beri tanıyorum. Her zaman aşırı korumacı ve bildiği yolda ilerleyen biri oldu. Nehir ne zaman düşse, ne zaman hata yapsa onu kaldıran da kurtaran da hep Nil'di. Nehir ile sadece kardeşini değil, çocukluğunu da kaybetti. Son yaptıklarında hatalıydı biliyorum ama onu biraz anlamaya çalış. Hepimiz için zor bir dönem, onun için daha da zor. Kendini hepimize karşı sorumlu hissediyor. Çünkü bütün bunları başlatan onun ailesi, Nil bu durumu hiçbir zaman hazmedemedi"
Elimi enseme atıp sıktım. "Haklısın ancak ben artık ona nasıl yardım edebileceğimi bilmiyorum. Benden istediği ne anlamıyorum. Hayatını kolaylaştırmak için uğraşıyorum ancak o tam aksini yapıyormuşum gibi davranıyor"
"Şimdilik daha sakin olmaya çalış. Bu işi çözdüğümüzde oturup konuşursunuz. Sizin aşamayacağınız bir sorun yok. Bunu hatırla yeter"
"Umarım öyledir" diye mırıldanmaktan başla bir şey söyleyemedim. Asım abi omzumu tekrar sıkıp geri çekilirken "Sen onun kalbisin. Şimdi her şeyden çok kalbine ihtiyacı var evlat" diyerek uzaklaşmıştı. Koridorda uzaklaşırken arkasından baktım. Söyledikleri kendimi daha pişman hissetmeme sebep olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çöplük 2
Action"Hava soğuktu, hayır değildi. Üşüyen bedenim değil ruhumdu. Ruhum artık soğuktu. Hiç olmadığı kadar soğuk. Ne hayatımın aşkı ne de yaşam kaynaklarım beni ısıtamıyordu." (Nil) "Gözlerindeki o boşluk tüm benliğimi etkisi altına almıştı. Tek istediğim...