Günaydınnn, iyi okumalar dilerim. Hayatınıza iyi bakınn 😘
Arda
Demir'in yüzü ekranda belirdiğinde vücudum kaskatı kesildi. Kısa bir an resim ekranı süsledi ve ardından kayboldu. Bilgisayar ekranı tekrar normale döndüğünde Zühtü hızlı hareket ederek katilin giderken arkasında bıraktığı izleri takip etmeye çalıştı ancak bir işe yaramadı. Yanımda duran Jack'in bedeni titriyordu. "Sakin ol" diye fısıldadım. Arkasını dönüp bilgisayar odasından çıktı. Asım, Zühtü'ye doğru eğilirken "Resmi tekrar açabilir misin?" diye sordu. Zühtü kafasını iki yana salladı. Gözündeki gözlükler burnunun ucuna düşerken parmağıyla gözlüğünü geri atıp "Arkasında hiçbir iz bırakmadı" dedi.
Derin bir nefes alırken resmi hatırlamaya çalıştım. İlk gördüğüm şey herkes gibi yüzü kesilmiş Demir'di ancak hemen ardından resimdeki ayrıntıları görmeye çalışmıştım. Ancak resimde sadece Demir'in yüzü aydınlanmış ve geri kalan yerler karanlıkta kalmıştı. Resim çok yakın mesafeden karanlık bir ortamda çekilmiş ardından hiçbir ipucuna yer bırakmayacak şekilde temizlenmişti.
"Resmi tekrar görmenin bir faydası yok. Katil sadece Demir'in öldüğünü bilmemizi istedi. Onu bulmamız için bir ipucu bırakmadı"
Herkes gergin bir şekilde bir süre yapılacakları düşündü ancak yapılacak hiçbir şey yoktu. Saat ilerlemiş ve akşam olmuştu. Birim de beklemek istemiyordum. Bu yüzden diğerlerine eve gittiğimi söyleyerek oradan çıktım. Birkaç saatliğine de olsa Buse ile kızımı görmem gerekiyordu.
Step de arkamdan gelirken "Beni de hastaneye bıraksana" dedi. Arabaya doğru giderken "Nil nasıl?" diye sordum. "Kolu omzundan çıkmış, büyük ihtimal katil onu çamurla boğmaya çalışmış. Ellerindeki yaralar açılmış. Neyse ki hala yaşıyor. Merak ediyorum, hepimizin peşindeyse neden onu öldürmedi veya kaçırmadı"
Arabaya binerken sessiz kaldım. Step yanıma oturduğunda "Katil avıyla oynamayı seviyor. Büyük ihtimal Nil'in peşine düşmeden önce onunla biraz eğlenmek istedi" dedim.
"Sanmıyorum. İçimden bir ses katilin asıl hedefinin Nil olduğunu söylüyor"
"Paranoyaklaşma. Öyle olsaydı Nehir değil önce sen ölürdün"
Bunu düşünmek bile sinirlerimi gererken direksiyonu daha sıkı kavradım. Step "Nehir daha kolay bir hedefti" diye mırıldandığında haklı olduğunu bilerek sessiz kaldım.
Hastaneye geldiğimizde onunla birlikte yukarı çıktım. Nil'in durumuyla ilgili doktordan bilgi aldıktan sonra Step ile vedalaşarak oradan ayrıldım.
Otoparktaki arabaya tekrar bindiğimde kafamı kaldırınca onu gördüm. Park etmiş iki aracın ortasında duruyordu. Kafamı kaldırdığımda arkasını dönüp yürümeye başladı. Arabadan çıktığımda "Onu takip et" diyen içgüdüme karşı koyamadım. Peşinden koştum. Hastanenin acil servis kapısından dışarı çıkıyordu. Hızımı arttırdım. Sağa dönmeden önce omzunun üstünden arkaya baktı ve onu takip ettiğimi görerek görüş alanımdan çıktı.
Hastanenin kapısından çıkıp onu en son gördüğüm yerden döndüm. Nefes nefese olduğum yerde kaldım. Küçük bir çarşıya çıkan alanda alışveriş yapan insanlardan başka kimse yoktu. Yürüyerek sokakta ilerlemeye devam ettim. Etrafımı dikkatle izliyor, yakınlarda olup olmadığını kontrol ediyordum. Ancak ilerledikçe sağa ve sola ayrılan ara yollar karşıma çıktı. Herhangi birine sapmış olabilirdi. Arkamı dönüp hızlı adımlarla geldiğim yolu geri gittim. Hastanenin otoparkına girip arabama doğru ilerlerken telefonumu çıkartıp Zühtü'yü aradım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çöplük 2
Acţiune"Hava soğuktu, hayır değildi. Üşüyen bedenim değil ruhumdu. Ruhum artık soğuktu. Hiç olmadığı kadar soğuk. Ne hayatımın aşkı ne de yaşam kaynaklarım beni ısıtamıyordu." (Nil) "Gözlerindeki o boşluk tüm benliğimi etkisi altına almıştı. Tek istediğim...