Merhaba arkadaşlar, yeni bölüm sizlerle umarım beğeneceğiniz bir bölüm olmuştur. İyi okumalar dilerim, hayatınıza iyi bakın...
Kurt
Step ile Nil'in evindeki misafir odasında Kuzu ile birlikte yatakta uzanıyorduk. Sırtı göğsümü ısıtırken elim çıplak karnında geziyordu. Çocuklar saatler önce uykuya dalmış ev sessizleşmişti. Beni eve bırakıp gittikleri için ilk başta iki manyak kardeşe öfke kussam da şuan olduğum yerden memnundum. Gözümüze uyku girmese de birlikte karanlıkta uzanmış evin sessizliğini dinlemek bile huzur veriyordu.
Kuzu kollarımda kıpırdandı. Derin bir iç çektiğinde onu saran kollarımı biraz gevşettim. Farkında olmadan onu sıkıp rahatsız etmiş olabilirdim. Ben kolumu çekerken o bileğimi tutarak kolumu eski yerine yerleştirdi. "Anlat bana" diye fısıldadığında yutkundum.
"Orada olamasam da bilmeye hakkım var. Ne ile savaştığımızı bilmem gerekiyor Adeo. Bana ayrıntıları anlat. Arkadaşlarımızın yaşadığı ölümü anlat."
Gözlerimi kapattım. Hamza'nın kırık boynuyla ipten sarkan bedenini düşündüm. Ardından Demir'in yerde yatan cansız bedeni geldi gözlerimin önüne. Benim sonumda ikisinden biri gibi olacaktı. Katil benim için iki ölümden hangisini seçecekti. Sanırım bu hangi sıralamada olduğuma göre değişirdi. Şimdi önümüzde Nehir ve Demir ile aynı sonu paylaşacak iki kişi daha olacaktı. Sıradaki kimdi? Ben mi?
Yalvarırcasına "Adeo" diye fısıldadığında üşüdüğü hissederek ona biraz daha sokuldum. Burnumu boynuna gömerek kokusunu içime çektim. Teni kakao ve badem kokuyordu. "Demir" diye fısıldadım tenine doğru. Biraz geri çekildikten sonra "Nehir ile aynı sonu paylaşmıştı" diye devam ettim. "Ölüm nedenini bilmiyorum ancak ağzı bir kulaktan diğerine kadar kesilmiş ve parmakları Nehir'in parmakları gibi doğranmıştı. Nehir'in kayıp parmağı onun kesik parmaklarının arasındaydı."
Derin bir nefes alarak "Hamza ikisinden farklı olarak asılmıştı. Üst kattan aşağı bırakıldığı için boynu kırılmış ve ölmüş. Boynu kırılmasaydı da büyük ihtimal boğularak ölecekti. Demir'in kayıp parmağı da ipin bağlı olduğu yerde ipin ucundan sarkıyordu" dedim.
Kollarımın arasında bana doğru döndü. "Arda'nın anlattığı hikaye" dediğinde kafamı sallayarak onayladım. "Demir ile Nehir'i Hamza öldürmüş gibi göstererek aramızdan biri olduğunu söylemeye çalışıyor. Yani Arda'nın fikri bu, bende aynı şekilde düşünsem de emin olamıyorum. Katil tüm sistemimizi ele geçirmiş. Hakkımızdaki her şeyi dosyalarımızdan da öğrenmiş olabilir. Dersine iyi çalışmış ve belli ki uzun zamandır bu iş için hazırlanmış"
Ürperdiğini hissedince onu kendime doğru çektim. Alnını göğsüme yaslarken boğuk bir sesle "Koku?" diye sordu. "Ayırt edici hiçbir koku almıyorum" dedim ancak hemen ardından Hamza'nın öldüğü yer aklıma geldi. Kuzu'yu bırakıp biranda yatakta doğruldum. Kuzu da arkamdan kalkarken "Ne oldu?" diye sordu. Kaşlarımı çatarak düşünmeye başladım. Hamza'nın ölü bedenini görmek beni o kadar sarmıştı ki ayrıntılara dikkat edemeyecek kadar kafam dağılmıştı. "Lanet olsun" diye homurdandım. Kuzu "Kurt!" dediğinde ona dönerek "Çiçek" dedim. Devam etmemi bekleyerek bana baktığında "Şerefsiz tüm cesetleri çiçek kokusuyla imzalıyor" dedim.
"Anlamadım" dediğinde derin bir nefes alarak heyecanla açıkladım. "Nehir'in evi ağır kan kokusunun ardında zambak kokuyordu. İlk başta kokunun onun kullandığı temizlik malzemesi olduğunu sandım. Demir'in evi menekşe kokuyordu. Onun ne kadar titiz olduğunu bilirsin orada da aynı hataya düştüm. Tek aradığım katilin lanet olası bir kokusuydu ama tek aldığım evdeki çiçek kokusuydu. Hamza'nın cesedinin bulunduğu yer ise eski bir fabrikaydı. Orada küf ve toz kokusundan başka bir şey olmaması gerekirdi ancak orada da çok hafif gül kokusu aldım. Cesetlerde koku bırakmıyor ama cesetlerin bulunduğu yere çiçek kokusu bırakıyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çöplük 2
Action"Hava soğuktu, hayır değildi. Üşüyen bedenim değil ruhumdu. Ruhum artık soğuktu. Hiç olmadığı kadar soğuk. Ne hayatımın aşkı ne de yaşam kaynaklarım beni ısıtamıyordu." (Nil) "Gözlerindeki o boşluk tüm benliğimi etkisi altına almıştı. Tek istediğim...