twentyゃ Silüet

406 47 8
                                    

Kim olduğumu bilmiyordum. Nerede olduğumu ya da amacımın ne olduğunu... Annemlerin bir telefonuyla ikiz kız kardeşimin öldüğünü öğrenmiş ve eve dönmüştüm. Dönüşümle birlikte eksilmeye başlamıştım. Kaybettiklerimin yerini alan boşluk bir süre sonra beni sanki boş bir kabuktan ibaretmişim gibi hissettirmeye başladığında beni asıl eksilten şeyin ne olduğunu fark ettim. Jisoo ile yaşayamadıklarımız beni eksiltiyordu. Onun bana bıraktıkları ve benim ondan istediklerim...

Ondan en çok Taeyong'u istedim ama onun yokluğunda bile bana ait olamayacak tek şey sanırım Taeyong'du. Jisoo'nun gidişiyle omuzlarıma kalan yüke razıydım fakat en çok istediğim şeyin bana ait olamayışı beni çıldırtıyordu.
Dış kabuğum, etrafında olup biten her şeyi fark ediyor ama bir tepkide bulunamıyordu. His kaybına uğramış, duyarsızlaşmıştım.

Cam parçalarının bacaklarımda açtığı yaralar iyileştiğinde bile yataktan kalkmak istememiştim. Babama şirkete gitmek istemediğimi söylediğimde bana sadece bir hafta verebileceğini söylemiş ayrıca şirketin benim için artık bir seçenek olmaktan çıktığını ve bir zorunluluk olduğunu açık açık belirtmişti.

Kendimi şirketin asansöründe bulduğumda asistanımın beni toplantı salonuna yönlendirmesine izin verdim. Ne hızlı ne de yavaş sayılabilecek, normal adımlarla toplantı salonuna ilerlerken geçen bir haftada işlerin nerelere geldiğini öğrenecek olmak şimdiden canımı sıkmaya başlamıştı. Sonunda toplantı salonuna girdiğimde asistanımın söylediğinin aksine salonda kimse yoktu. Sunum tahtası birden aydınlandığında kendi adım seslerimi takip ederek tahtanın önüne ilerledim. Çünkü bir erkek silüeti beni orada bekliyordu.

Homework | JenyongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin