"Bu..."
Kelimeleri bir araya getirmekte güçlük çekiyordum. Jisoo hayattaydı ve karşımda duruyordu. Net olarak görebildiğim tek şey Jisoo'ydu. Onun arkasında durup bana bakan Taeyong'u ya da çerçevenin gerisinde kalan evi göremiyordum. Jisoo sanki parlak bir ışık yayarak hepsinin önüne geçmişti.
Bunun gerçek olamayacağını düşündüğümde oradan ayrılmaya karar verdim. Fakat geriye attığım birkaç adımın sonunda sırtım Taehyung'un göğsüne çarptı. Geriye dönüp ona baktım. Gözlerindeki ışıltının anlamını kavrayamıyordum. Zira Jisoo ve Taeyong da mutlu görünüyordu. Bu rüya beni dehşete düşürürken onları nasıl mutlu edebiliyordu?
"Rüyada değilsin Jennie."
Jisoo'nun sesi hatırladığım gibiydi. Bazen annemler beni görüntülü aradığında kameranın önüne gelir ve birkaç kelime konuşurdu. Ben de onun oyununu sürdürür ve sorduklarına cevap verirdim. En azından annemlerin hatırı için bunu yapardık. Fakat şimdi Jisoo'nun gözünde hiçbir şeyin değeri kalmamış gibiydi. Kendini ölü gösterip ortadan kaybolmasıyla hiçbir şeyin hatırını saymadığını ortaya koymuştu. Yine de şimdi bundan beni haberdar etmesi... Aklımı karıştırmıştı.
İki katlı evin giriş katında bulunan geniş bir salonda oturuyorduk. Her an buradan kaçıp gitme ihtimalime karşı ben, kapıya en yakın tekli koltuğa oturmuştum. Pencerenin önündeki tekli koltukta Taeyong otururken onun solunda bulunan, büyük bir kitaplığın önündeki kanepede ise Jisoo ve Taehyung oturuyordu. Taehyung'un ısrarı üzerine çıkardığım montumu koltuğun koluna koymuştum. Zincir askılı siyah çantam ise dizlerimin üzerindeydi.
Salondaki sessizlik Taeyong'un sigarasından aldığı derin nefeslerle sık sık bölünüyordu. Sessizlik öyle derindi ki sigaranın zehirli nefesinin Taeyong'un ciğerlerine ulaşırken geçirdiği yolculuğa şahit oluyorduk. En sonunda kafamdakileri toparlayabildiğimde Jisoo'ya tek bir soru yönelttim: "Neden?"
Jisoo Taehyung'un kolunun altından çıkıp oturdukları kanepede biraz öne kaydı. Aramızdaki mesafeye rağmen Jisoo'nun yüzü tam benimkinin önündeymiş gibi geliyordu.
"Çünkü benim ahmak kız kardeşim: Ben babamın közleri temizlemek için kullanabileceği bir maşa değilim."
Jisoo'nun cavabı üzerine sinirle yanağımı ısırdığımda ağzıma gelen kan tadı midemi altüst etmişti. Dizlerimin üzerindeki çantayı montumun üzerine koyup ben de oturduğum tekli koltukta öne doğru eğildim. "Peki ya ben öyle miyim?"
![](https://img.wattpad.com/cover/171986528-288-k819694.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Homework | Jenyong
Fanfiction❝Sana bir ev ödevi vereceğim. Evet, yanlış duymadın. Bir ev ödevi. Benden kurtulmak için nedenlerini yaz, en az üç sayfa... Kendi el yazınla yazmalısın ve unutma ödevini yapmak için sadece bir günün var.❞ Homework |@Balaccie| Tüm hakları saklıdır.©