twenty eight ゃ Hiçlik

269 37 22
                                    

Çoğu zaman hayatın ışık hileleri kadar sahtekar olduğunu düşünürdüm. Bizi kandırdığını, gerçekleri birkaç yanılsamayla bizden sakladığını... Bu büyük ölçüde doğruydu ama bazen hayat hiç olmadığı kadar net ve gerçekçi de olabiliyordu. Son yaşadıklarım bunu anlamamı sağlamıştı. Yaklaşık altı aydır belirsizlikler içinde kıvranmıştım. En küçük netliğe bile aç bir şekilde bir handikabın içerisinde sıkışıp kalmıştım fakat beni belirsizliğe iten şey beni yine belirsizlikten kurtaran şey olmuştu: Kız kardeşim.

Jisoo'nun ortaya çıkışından beri her şey daha netti. Daha önce cevap alamadığım soruların artık bir cevabı vardı. Babamın savaşında bir piyon olmaktan kurtulmak için kendi ölümünü planlayan kardeşimin, onun en yakın arkadaşı Taeyong'un ve sevgilisi Taehyung'un bana verdiği cevaplar kızgınlığımı yatıştırmış, öfkemi geçirmişti ama bir yerlerde hala kırgınlığımı hissedebiliyordum. Kırgınlığımı geçirebilecek tek insanın onu yaratan insan olması da işin en garip tarafıydı. Herkes bir yaranın nedeni ve de onun tek ilacıydı.

Arabamı iki katlı evin önüne park ettiğimde saat öğleden sonra iki buçuktu. Yan koltuktan çantamı alıp arabadan indim ve bahçe kapısından geçerek evin önüne ilerledim. Taehyung, Jisoo ve Taeyong içeride beni bekliyordu. Evin zilini çalmadan önce derin bir nefes aldım. Aldığım nefesi yavaşça verdiğimde ise üzerimdeki günahlardan arınmış gibi rahatlamıştım.

Kapı açıldığında Teeyong'u gördüm. Üzerinde açık kahverengi süet bir ceket ve siyah bir kot vardı. Bugün her zamankinden biraz daha renkli giyinmişti. "Daha erken gelmeni bekliyorduk." derken elini bana uzattı. Onun soğuk olan avcuna elimi bırktığımda beni tutup içeri çekti ve kapıyı kapattı. Üzerimdeki ince trençkotu çıkarırken "Şirketteki toplantıya katıldım." dedim ve içeri doğru ilerlerken "Hani şu senin gelmediğin toplantı." diye ekledim. Taeyong'un babası da artık bizim şirketin hissedarı olduğundan toplantılarda söz hakları vardı ama bir toplantıda bile görünmemişlerdi. Babam anlaşmanın böyle olduğunu söylemişti. Paraya ihtiyacı olduğu bir anda yaptığı anlaşmayla şirkete kötü kan soktuğunu söylemiş ama bunun sadece geçici bir süre olduğu eklemişti.

Dördümüz yuvarlak masanın etrafında toplandığımızda Jisoo hepimize bir kupa kahve koymuştu. Taehyung kahvesinden bir yudum aldıktan sonra bana bakarak "Önemli bir şey söyleyecektin." dedi. Sabırsızlığını yüzünden okuyabiliyordum. Taehyong ve Jisoo da yerlerinde kıpırdanmıştı. Bakışlarımı üçünün yüzünde gezdirdikten sonra Jisoo'nunkinde sabitledim. "Oyununu istediğin kadar sürdürebilirsin." dedim. "Yok olabilir, hiçliğe karışabilirsin. Bundan bu masadakilerin haricinde kimsenin haberi olmayacak." 


Yazmayalı bir yıldan fazla oldu ve şu kadarcık bölümü yazarken bile resmen zorlandım. Bölüm bekleyen var mıydı, okuyan olur mu bilmiyorum ama ben bu kurguyu tamamlamak için döndüm. Okuyan olursa gelsin yorumlara biraz dertleşelim. Burayı fazlasıyla özlemişim ♥

Homework | JenyongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin