Taeyong benim için işlerin gidişatını değiştiren, olağanüstü bir hız kazanmasını sağlayan reddedilemeyecek kadar değerli biriydi. Onun sayesinde buraya alışmıştım. Onun sayesinde annemlerin üzerime titremesine, Jisoo'dan kalan boşluğu benimle kapatmak için beni kukla gibi oynatmalarına katlanabiliyordum. Fakat sonra onun Jisoo'ya ait olduğunu öğrendiğimde sular altında kalmış gibiydim. Gittikçe dibe batan, çürümüş, tahtadan basit bir gemiye dönüşmüştüm. Okyanusun dibini boyladığımda ise benimle birlikte ne varsa onları da mahvetmiştim. Beni batıran öfkeydi; Jisoo'ya olan öfkem. Ona ve beni bırakmasına karşı olan öfkem beni kontrol eden asıl şeydi. Tüm hayatımız sanki birbirimize olan öfkemiz etrafında şekillenmişti. En azından benimkinin böyle olduğunu düşünmüştüm. Şimdi bunun bir saçmalıktan ibaret olduğunu fark etmek bana ağır gelmişti.
Bakışlarımı Taeyong'dan Jisoo'ya çevirdiğimde "Bunun senin için anlamı ne?" diye sordum. Bu kez Taeyong'un bizim yanımıza geldiğini fark eden Jisoo dönüp ona baktı ve Taeyong yanımıza gelene kadar bir şey söylemedi. Jisoo Teyong'un koluna girip elini onun göğsüne koyduğunda göğsümde birleştirdiğim kollarım istemsizce kasıldı.
"Keşke günlüğüm burada olsaydı sana son sayfalardaki Taehyung yazılarını göstermek isterdim. Fakat sen onu çoktan yok etmişsindir. Tıpkı diğer eşyalarım gibi." Jisoo'nun sözleri beni elektrik gibi çarpmıştı. Taehyung ile yakın olduklarını birbirlerine olan bakışlarından, sürekli gerçekleştirdikleri tensel temaslardan fark etmiştim ama Taehyung'un Jisoo için kim olduğunu düşünecek vaktim olmamıştı. Lanet olsun, diye geçirdim içimden. Jisoo'nun günlüğüne yazdığı tüm o sözler Taeyong için değil miydi?
"Onu seviyorum çünkü onunlayken acı, haz, korku veya mutluluk... Hiçbirini tek ve diğerlerinden ayrı hissetmiyorum. Hepsi iç içe geçip eriyor. Sadece hissettiğimi, yaşadığımı ve nefes aldığımı duyuyorum."
Jisoo'nun günlüğüne çizdiği garip çizimleri, her tarafı kaplayan t harflerini hatırlıyordum. Şaşkınlığımı gizlemeye çalışsam da Jisoo bunu çoktan fark etmiş görünüyordu. "Evet, Taeyong'u seviyorum. O benim için çok özel. Tıpkı hiç sahip olamadığım bir erkek kardeş gibi. Fakat benim sevdiğim adam Taehyung." Jisoo sözlerini bitirdiğinde bakışlarımı ondan çekip kısa bir süreliğine Taeyong'a çevirdim. Taeyong'un gözleri ise başından beri benim üzerimdeydi.
"Gerçekleri kaldıramayacak oyuncak bir bebek değilsin Jennie. Gerçekleri kendi lehine çevirebilecek kadar zeki bir kızsın sen. Gerçeklerin tadını çıkar." Jisoo sözlerinin ardından Taeyong'un kolundan çıkmış ve onu benim önüme iteklemişti.
"Sanırım sizi yalnız bırakmam gerekiyor." diyerek odadan ayrıldığında Taeyong'a baktım. Gerçeklerin tadını çıkarmaya hazırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Homework | Jenyong
Fanfiction❝Sana bir ev ödevi vereceğim. Evet, yanlış duymadın. Bir ev ödevi. Benden kurtulmak için nedenlerini yaz, en az üç sayfa... Kendi el yazınla yazmalısın ve unutma ödevini yapmak için sadece bir günün var.❞ Homework |@Balaccie| Tüm hakları saklıdır.©